AİHM cinsel istismar davasında Türkiye’yi mahkum etti

AİHM, kamuoyunda “N.Ç davası” olarak bilinen cinsel istismar davasında, cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun, yetkililerce gerekli şekilde korunmadığına ve haklarının ihlal edildiğine karar verdi.

AİHM, toplam 28 bin Euro tazminata hükmetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), çocuk istismarı davasıyla ilgili başvuruyu bugün sonuçlandırdı. AİHM, başvurucuya 25 Euro manevi tazminat ile 3 bin Euro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti.

Binaet.org’ta yer alan habere göre; Kararda, çocuğun yargılama boyunca sanıklardan korunmadığı ve buna dair destekten yoksun kaldığı, tekrarlayan tıbbi muayenelerin yapıldığı, duruşmaların sakin ve güvenli ortamdan uzak olduğu, davanın uzun sürmüş olduğu ve hatta 2 sanığın bu süreçte zamanaşımından yararlanmış olduğu ifade edildi.

AİHM, yetkililerin, cinsel istismara maruz kalmış çocuğun korunması görevini tutarlılıkla yerine getiremediğine dikkat çekti.

‘Çocuğa psikolog gibi bir destek sağlanmadı’

AİHM dosyayı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin işkence ve kötü muamele yasağının düzenlendiği 3. Maddesi ile özel ve aile hayatına saygının düzenlendiği 8. Maddesinin ihlali üzerinden değerlendirdi.

Kararda, soruşturmanın başlamasının ardından ifade süreçlerinde veya mahkemede çocuğa, psikolog ya da benzeri bir destek görevlisi verilmediği belirtildi. Bu sebeple AİHM, çocuğun yargılama boyunca uygun şekilde korunmadığına hükmetti.

‘Duruşmalarda saldırganlarla yüz yüze bırakıldı’

Duruşmalarda mağdur çocuk ile sanıkların karşı karşıya gelmemesi için dahi önlem alınmadığına dikkat çekildi:

“26 Haziran 2003’e kadarki duruşmalarda çocuk, kendisine saldırıda bulunanlarla karşılıklı oturmak ve maruz kaldığı saldırıları anlatmak zorunda bırakıldı. 15 yaşından küçük bir çocuğun maruz kaldığı saldırıyla ilgili dosyada yetkililer, çocuğun korunmasında başarısız oldu. Gizlilik kararı da konulmayan bu duruşmalar çocuk için fazlasıyla travmatikti.”

AİHM, bu yargı süreçlerinin çocuğun kişisel saygınlığı açısından olumsuz etkileri olduğunu, bir cinsel istismar mağduruna daha da fazla rahatsızlık verdiğini ifade etti. Ve bu duruşmaların, sanıkların adil yargılanma hakkıyla açıklanamayacağına hükmetti.

’10 tıbbi muayene, saygınlığa müdahaleydi’

AİHM kararında ayrıca, çocuğun yargı kararları sonucu maruz kaldığı 10 ayrı tıbbi muayenenin de ayrıca bir hak ihlali olduğu değerlendirildi:

“Bu açıklanamaz derecedeki fazla sayıda muayenenin birçoğu fazlasıyla agresifti ve çocuğun fiziksel ve ruhsal saygınlığına müdahale niteliğindeydi.”

‘Dava gereksizce ve açıklanamaz şekilde uzatıldı’

Çocuğun güvenliğinin alınmaması sonucu, sanıkların ailesinin agresif tavırlarına da maruz kaldığı ve 24 Mart 2003’te bulunduğu yerleşim yerini polis eskortuyla terk etmek zorunda kaldığı da AİHM kararında yer aldı.

“Yetkililer bu karşı karşıya gelmeyi engelleyecek hiçbir önlem almadı. Ayrıca, bu tür hassas davalarda olduğu üzere dosyanın başka ile nakledilmesi talebi de mahkemece kabul edilmedi.

Soruşturmanın etkili yürütülmesinden dolayı dava 11 yıl sürdü. Açıklanamayan fazla sayıda tıbbi muayeneler de davanın uzamasına sebep oldu. Temmuz 2005 ile Haziran 2010 arasındaki tarihlerde yargısal süreçlerde bir adım atılmadı ve buna dair ve dosyanın Yargıtay’da beklediği uzun süreler için de bir açıklama sunulmadı.”

Ne olmuştu?

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde aralarında yüzbaşı, ilkokul müdürü, kaymakamlık yazı işleri müdürü gibi devlet memurlarının ve korucuların da bulunduğu 30’a yakın erkeğin, 13 yaşındaki N.Ç.’ye tecavüz ettiği haberi 2002 yılı sonlarına doğru medyada yer aldı. Haberin ardından tecavüz olayı kamuoyuna yansıdı.

Cinsel istismar davasının ilk duruşması 23 Şubat 2003 tarihinde yapıldı. İkinci duruşma öncesi N.Ç.’nin ailesinden vekâlet alan kadın ve insan hakları savunucusu çok sayıda avukat davanın hukuki sorumluluğunu da üstlendiler. Bütün duruşmalar kadın örgütleri tarafından da takip edildi.

İkinci duruşmada yargılanan tek bir tutuklu sanık yoktu

Adli Tıp raporunda N.Ç.’nin tecavüze maruz kaldığı ile ilgili beyanın gerçek olduğu da kabul edildi. O dönemde yürürlükte olan TCK’na göre, 15 yaşında reşit olmayan bir çocuğa rızasıyla cinsel istismarın cezası 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezasıydı. Davanın 23 Mayıs 2003 tarihindeki ikinci duruşmasına gelindiğinde ise yargılanan tek bir tutuklu sanık yoktu.

Dava 7 yıl 6 ay sürdü

7 yıl 6 ay süren yargılama sonrası 28 Eylül 2010 tarihinde yapılan 35’inci duruşmada mahkeme kararını verdi. Yargılama uzun sürdüğü için dosya kapsamında kimi suçlamalar zaman aşımından düşürüldükten sonra tümü tutuksuz yargılanan 33 sanıktan 28’i 1 yıl 8 ay ile 9 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 4 sanık beraat etti. Bir sanığın da dosyası ayrıldı.

Sanıkların hepsine ‘iyi hal’ indirimi uygulandı

N.Ç.’nin de istismarda rızası olduğu, zorla alıkonmadığı gerekçesiyle bazı sanıklarda ceza indirimine gidildi. Cinsel istismarda bulunan erkeklere verilen cezaların tümü 5 yılın altında oldu. Hepsine iyi hal indirimi uygulandı. N.Ç.’yi pazarlayan 2 kadına ise 9’ar yıl hapis cezası verildi. Kararın gerekçesinde N.Ç.’nin istemediği kişiyle beraber olmayabileceği ve eyleminin “ahlâki kötülüğünün” farkında olduğu savunuldu!

Yargıtay yerel mahkemenin kararını onayladı

Yerel mahkemenin verdiği ceza, Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından 1 Kasım 2011 tarihinde kısmen onandı. Yargıtay’ın kısmen bozduğu N.Ç. kararına tepkiler yerel mahkemenin kararını da kısmen etkiledi.

Mardin Ağır Ceza Mahkemesi 16 Ocak 2013 tarihinde yine, N.Ç.’nin sanıklarla kendi rızasıyla ilişkiye girdiği kabulüne dayanarak cezaları belirledi. Yeniden yapılan yargılamanın tek farklı sonucu, tecavüzlerin birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde verilen cezanın yarı oranında artırılması yönünde TCK maddesinin uygulanarak cezaların arttırılması oldu.

Mahkeme 2 kadın sanık hakkında 13 yıl 6 ay, erkek sanıklar hakkında ise 1 yıl 13 ay ile 7 yıl üç ay 15 gün arasında değişen hapis cezalarına hükmetti. Dava yeniden Yargıtay’a taşındı. N.Ç.’nin avukatları kararı temyiz ettiler. Bir yandan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular. Yargıtay yerel mahkemenin kararını onadı.