Beştaş: Belediye eşbaşkanlarını serbest bırakın, belediyelerimizi geri verin

HDP Grup Başkanvekili Beştaş, belediyelerine yönelik “kayyım rejiminin” çöktüğünü belirterek, “Onların kayyım modeli varsa, bizim de demokrasi modelimiz var” dedi.

Beştaş, “Belediye eşbaşkanlarını serbest bırakın, belediyelerimizi geri verin” çağrısında bulundu.

Kars Belediye Eşbaşkanı Bilgen ise insanlığın kurtuluşunun demokratik yerel yönetimler olduğunu belirterek, “Bizim de yapmamız gereken ne olursa olsun siyaseti yerelleştirmektir.” dedi.

HDP, üç büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasının birinci yılında Mardin’de açıklama yaptı Fotoğraf: MA

HDP’nin Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyım atanmasının birinci yılında HDP Mardin İl Örgütü binası önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP’li milletvekilleri ve belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri İnisiyatifi ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada, “Her birlikte irademize sahip çıkalım” pankartı açıldı.

Bilgen: Bu sürecin son 20 yılının doğru değerlendirilmesi lazım

Açıklamada konuşan Kars Belediye Eşbaşkanı Bilgen, 48 belediyeye kayyım atandığını ve 17 arkadaşlarının cezaevinde olduğunu söyledi. Bu sürecin son 2 yılının 5 yılının değil son 20 yılının doğru değerlendirmesi gerektiğini belirten Bilgen, “20 yıl önce bugün ülkeyi yöneten siyasi anlayışın, ülkeye, Avrupa’ya, dünyaya vaadi vardı. Demişlerdi ki ‘bizler seçilmiş valiler dönemine geçeceğiz’. Bırakın seçilmiş valiler dönemini, atanmış belediye başkanları ile yönetilmeye en azından bu bölgede 4 milyon kişi mahkum edilmeye çalışıldı.” dedi.

Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen Fotoğraf: MA

‘İnsanlığın kurtuluşu demokratik yerel yönetimlerdir’

Bu yaklaşımın akıntıya karşı kürek çekmek olduğunu ifade eden Bilgen, “Pandemide bütün dünyanın gördüğü, yüzleştiği temsili demokrasilerde, Ortadoğu’daki otoriter rejimlerin de gördüğü bir gerçek var. İnsanlığın kurtuluşu demokratik yerel yönetimlerdir. Dünyanın kurtuluşu yerel demokrasidedir.” diye konuştu.

‘Bizim yapmamız gereken ne olursa olsun siyaseti yerelleştirmektir’

Yerel demokrasinin, demokratik yerel yönetimlerin karşısında durmanın, merkeziyetçileşmek aynı zaman otoriterleşmek olduğuna dikkat çeken Bilgen, şunları ifade etti:

“Otoriterleşmek halkın iradesini tanımamaktır. Bu merkezi de çürütür. Merkezi de ülkeleri de yönetemez hale getirir. Toplumsal barışı ve birlikte yaşamı da tehdit eder. Bizim de yapmamız gereken ne olursa olsun siyaseti yerelleştirmektir. Halkın iradesini siyasetin merkezine koymaktır. Siyaseti toplumsallaştırmaktır. Toplumun kendi kararlarını kendisinin alacağı modelleri hakim kılmaktır.”

Bektaş: Kayyım rejimi çöktü

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da, kayyım rejiminin çöktüğünü söyledi. Yüksekova Belediye Eşbaşkanı Remziye Yaşar’ın savaş karşıtı Tolstoy’un sözlerini paylaşması nedeniyle tutuklandığını belirten Beştaş, “Bu süreçte sadece belediye başkanları değil, belediye meclis üyeleri de görevden alındı. AKP, CHP, MHP’li bin 114 belediye meclis üyesinin seçme ve seçilme hakkını AKP gasp etti.” dedi.

‘4,5 milyonun hakkı gasp edilmiştir’

Kayyım atanan belediyelerde 4 milyon seçmenin, yurttaşın iradesinin de gasp edildiğini ifade eden Beştaş, “HDP’ye oy vermiş olan 6 milyon insandan 4,5 milyonunun hakkı gasp edilmiştir. Modern dünyanın neresinde böyle bir kepazelik var. Daha çok alçalarak, daha çok yükselmeyi hedefleyen bir akımla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

Beştaş, yerel yönetim deneyimlerinde, eşbaşkanlık, kadın kentleri, kadın belediyeciliğinin en önemli çıktıları olarak Türkiye ve dünya kamuoyu gözü önünde olduğunu söyledi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Fotoğraf: Ma

‘Nefretin, kötülüğün adı bugün kayyımdır’

Yerinden yönetimin esas alındığı, Kürt sorununun çözümü, şeffaflık, kadın politikalarında pozitif ayrımcılık gibi toplumsal belediyeciliği büyüterek, ilmek ilmek ördüklerini ifade eden Beştaş, “Bir halkın kendini yönetme, doğduğu yerde kendini doyurma refleksine nefretle karşılık verdiler. Nefretin kötülüğün adı bugün kayyımdır.” diye konuştu.

‘Belediyelerin 4 tarafı beton duvarlarla kapalı’

Belediyelerin şu an 4 tarafının beton duvarlarla kapalı olduğuna dikkat çeken Beştaş, “Neden? Çünkü hırsızlıklarını korumaya, gizlemeye çalıştılar. Bu nedenle kayyım gasptır, düşman hukukudur dedik. Dayanışmanın bitirilmesidir, kayyım özel bir suç mekanizmasıdır aslında.” diye kaydetti.

‘Kayyımlar neye ve kime güvenerek bu kadar hukuksuzluk yapıyorlar?’

Kayyım politikalarının öylesine yapılan bir hamle olmadığını planlı bir çizgiye dayandığına vurgu yapan Beştaş, şöyle konuştu:

“Bunlar rant paylaşımı, yolsuzluk için atandılar. Sıradan devlet memurları değillerdir, baktığınızda meselenin Kürt kazanımları ve değerlerine dönük saldırılar olduğunu görürsünüz. Millet iradesini sözde korumaya yönelik bir tutum değildir. Bu 1 yıl boyunca kayyıma dair yaptıkları propagandaların hepsi çöktü. Gidici olduklarından 1 yıl içinde büyük hırsızlıklar yaptılar. Halk deyimiyle ellerini hızlı tuttular. Bu kayyımlar neye ve kime güvenerek bu kadar hırsızlık, hukuksuzluk yapıyorlar? Suçlarını yüzlerine söylediğimizde mecliste ya da ilgili platformlarda vatan millet Sakarya’yla başlayanların düşüncesi yolsuzluktur. Kürtlerin en demokratik haklarını gasp etme söz konusu olduğunda elinden geleni yapıyorlar.”

‘Mardin Belediyesi’nde Türkiye’nin en büyük soygunu ile karşılaştık’

Kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluklara ayrıca değinerek konuşmasına devam eden Beştaş, şu ifadeleri kullandı:

“Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde son 2 aydır bulunan bulgu, belge ve kayyım pratiklerine bakıldığında, Türkiye’nin en büyük soygunu ile karşılaştığımızı görüyoruz. Şehre ait ne varsa rüşvet, yolsuzluk çarkına döndüğü kentin Valisi Mustafa Yaman olduğu ortaya çıkmıştır. Mardin Büyükşehir Belediyesi ilk dönem kayyımı olan Vali Yaman’a dair had bilmez haksızlıklarına, yolsuzluk ve rüşvetlerine dair belgeler sunmuştuk. 31 Mart sonrası görevden alınanlar yeniden göreve getirilerek kayyım kaldığı yerden pis işlerine devam etti. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin hazırladığı raporda Mustafa Yaman’dan övgü ile bahsedilerek, iyi bir model oluşturduğu görülmüştür denilen bir düzey var. Belediyede fuhuş şebekesi kuran, aile yakınlarını işe alan, yüzlerce taşınmazı satan, bankamatik memurları alan, şehrin altından üstüne her şeye ihanet eden belediyeye kayyım modeli denir.”

‘Hükümet bu konuda konuşmamayı tercih ediyor’

Vali Yaman’ın şu anda kararnamelerle merkeze çekildiğini hatırlatan Beştaş, “Adı rüşvet, çerezle anılan Yaman’ın adını silmeye çalışıyorlar. Şimdi bu usulsüzlükleri yapanlar tutuklu. 14 kişi neden tutuklandı? Hükümetten açıklama yok. Bu konuda hükümet konuşmamayı tercih ediyor. Bizim belediyelerde çöp kutusu değişse müfettişler soruşturuyordu yandaş basın manşet yapıyorlardı. Kayyımlar sadece Mardin’de talan yapmadılar. Diğer illerde de yolsuzluk yarışı vardı.” dedi.

Beştaş, 152 soru önergesi, 25 araştırma önergesi ve basın açıklamalarıyla kayyım rejiminin nasıl bir “soygun felsefesi” olduğunu anlattıklarını belirterek, ancak cevap alamadıklarını söyledi.

’47 belediyemizdeki kadın kurumları kapatıldı’

Kayyım atamalarıyla birlikte 47 belediyelerindeki kadın kurumlarının kapatıldığını ifade eden Beştaş, “Açılan tüm kadın kurumlarımız kapatıldı. Eşbaşkanlık suçmuş gibi iddianamelerde yer aldı. Eşbaşkanlık kamu yararınadır, toplum hizmeti için temsiliyettir. Kamu yararına olan bir meselenin kayyım atama gerekçesi olarak yapılmasını asla kabul etmiyoruz” dedi. 

‘Kurt işareti ve üstündeki kamuflajdan dolayı Musa Orhan’ı tutuklamıyorlar’

Beştaş, Batman’da uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüz ettiği İ.E.’nin intihar girişiminin ardından tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmesine değindi. Beştaş, olayla ilgili şunları kaydetti: “Musa Orhan’ı tutuklamıyorlar. Yaptıkları kurt işareti ve üstündeki kamuflajdan dolayı tutuklamıyorlar. Tutuklanmalı, o tecavüzcü o hapishaneye girmeden, hak ettiği cezayı almadan bunun peşini bırakmayacağız.”

‘Tecavüz eden serbest ama cenazesine gitmek yasak’

Dün öğlen saatlerinde yaşamını yitiren İ.E.’nin cenazesinin verilmesinin bahanelerle uzatılarak vekillerin ve halkın cenazeye katılmasının engellendiğini söyleyen Beştaş, “Tecavüz eden eli kolu serbest ama cenazesine gitmek yasak. Bunun bedelini ödeyecekler. Kadın merkezlerine, kadınlara düşmanlık tam da bu sebepledir. Kadınlar bunlara karşı mücadele ediyorlar ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar her zaman vardık, varız ve var olacağız” şeklinde konuştu. 

‘Onların kayyım modeli varsa bizim de demokrasi modelimiz var’

“Onların kayyım modeli varsa bizim de demokrasi modelimiz var” diyen Beştaş, bu gidişatı durdurabileceklerini, 31 Mart’ta tüm dünyaya bunu gösterdiklerini söyledi. “Belediye eşbaşkanlarını serbest bırakın, belediyelerimizi geri verin” çağrısında bulunan Beştaş, şunları kaydetti:

“Sizler gasp ile orada oturuyorsunuz. Bizler yerel yönetimleri aynı zamanda yakıcı sorunun çözümünde en önemli dönemeç olarak görüyoruz. Kayyım politikası bir halkı ve değerlerini küle çevirmek için canlı duruyor. Ama bu konuda, savaşa karşı bu akıl ısrarcı, biz de barış konusunda ısrarcıyız. Atadığı kayyımlar Kürtçe’yi yasaklıyor ama İçişleri Bakanlığı kayyım atama gerekçesini sitesinde Kürtçe yapıyor. ‘Biz Kürtçe gelip Diyarbakır ve Mardinlerde ‘Rojbaş’ deriz ama siz konuşamazsınız’ diyorlar. Kürtler buralarda hak sahibidir. Biz bu konuda tek bir adım geri atmayacağız.”

Beştaş, öte yandan Demokratik Mücadele Programlarının üçüncü aşaması kapsamında “Savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” sloganıyla 10 gün boyunca alanlarda olacaklarını belirtti. Açıklama alkışlarla son buldu.

Kaynak: MA