HDP Eş Genel Başkanı Buldan’dan iktidara çağrı: Anneleri derhal serbest bırakın

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın insan hakları eylem planını açıkladığı gün, çocuklarının bir mezarı olsun diye mücadele eden 80 yaşındaki annelerin gözaltına alındığını belirterek, “O anneleri derhal serbest bırakın! Bu zulme bir son verin!” dedi.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle HDP Parlamento Kadın Grubu toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının yapıldığı salondaki sıralara “Erkek Adalet Değil, Kadınlar İçin Gerçek Adalet”, “Jin Jiyan Azadi”, “İsyanımız özgürlüğümüz için”, “Kadın tutsaklar için adalet” dövizleri konuldu. Toplantıya, Rosa Kadın Derneği üyeleri, Barış Anneleri, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun’un da aralarında bulunduğu kadınlar katıldı.

Buldan’ın konuşması öncesi kadın mücadelesini ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesini anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Tüm engellemelere rağmen rengimizle, coşkumuzla, umudumuzla, direncimizle ‘isyanımız özgürlüğümüz için’ diyerek alanları, meydanları bu 8 Mart’ta da kadının rengine boyadık.” dedi.

Tutuklu kadın siyasetçi ve aktivistleri hatırlattı

Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayan Buldan, şöyle devam etti:

“Selam olsun mücadele eden tüm kadın yoldaşlarıma. Selam olsun Figen Yüksekdağ’a, Leyla Güven’e, Sebahat Tuncel’e, Gültan Kışanak’a, Aysel Tuğluk’a, Gülser Yıldırım’a, Çağlar Demirel’e, Ayla Akat Ata’ya, Emine Ayna’ya, Beyza Üstün’e, Nurhayat Altun’a, Edibe Şahin’e, Şevin Alaca’ya, Dilek Hatipoğlu’na, Ayşe Gökkan’a ve buradan adını sayamadığımız tüm tutsak kadın yoldaşlarımıza! Mücadelesi ile bir simge haline gelen, geçen hafta kaybettiğimiz Perihan Abla’ya rahmet diliyorum ve bizlere miras bıraktığı mücadeleye selam olsun diyorum. Selam olsun tüm annelere, Cumartesi Annelerine ve Barış Annelerine! Evlatlarını arayan tüm annelere. Selam olsun, Hatun Aslan ve Meryem Soylu şahsında Mebya-Der’li annelere! Selam olsun özgürlüğün umudu Rojavalı kadınlara! Selam olsun daha gün ışımadan evde, tarlada, fabrikada, iş yerinde yaşamı büyüten bütün kadınlara!”

Sendikal faaliyetlerde bulundukları için Kod 29 uygulaması ile işten çıkarılan Sinbo, Migros ve SML etiket işçisi kadınları, Taksim’de 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşünü gerçekleştiren tüm feministleri de selamladı.

‘En yoksul kesim kadınlardır’

Bütün dünyada derin krizlere ve eşitsizliklere yol açan pandemi sürecinden geçildiğini hatırlatan Buldan, “Bu krizlerin en fazla vurduğu toplumsal kesim hiç kuşkusuz kadınlar olmuştur. Çünkü dünyanın her yerinde hala en yoksul kesim ne yazık ki kadınlardır. En büyük işsiz grubu, en güvencesiz işlerde çalışanlar, işlerini ilk kaybedenler elbette pandemi sürecinde kadınlar olmuştur.” dedi.

‘Pandemide her 2 kadından 1’i işten çıkarıldı’

Türkiye’de mevcut çoklu krizlerin pandemi sürecinde daha da derinleştiğine vurgu yapan Buldan, “DİSK’in verilerine göre Kasım 2020 itibariyle geniş tanımlı işsizlik oranı kadınlarda yüzde 38’dir. Yani her 10 kadından 4’ü işsizdir. Pandemide her 2 kadından 1’i ya işten çıkarılmıştır ya da ücretsiz izne tabi tutulmuştur. Bu pandemi sürecinde de iktidar, kadınlara hiçbir destek sunmadığı gibi tam tersine krizi fırsata dönüştürmüştür.” şeklinde konuştu. 

‘Kadınlar Kod 29 koduyla erkek şiddetine açık hale getirilmekte’

İktidarın Kod 29’u sermayedarları için fırsat olarak kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini söyleyen Buldan, “Kod 29 ile işten çıkarılanlar için kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işsizlik ödeneği verilmemesi bir yana, kadınlar ‘ahlaksızlıkla’ suçlanmakta, erkek şiddetine açık hale getirilmektedir.” dedi.

Dünyanın kadın emeği üzerine kurulu olduğunu ifade eden Buldan, “Yaşam kadınla vardır, kadınla büyümektedir ve kadınla gelişmektedir. Bizler dünyayı ayakta tutan bu devasa emeğin görünür olması için yürüttüğümüz mücadelemizde kadınların ev içinde ve dışında döktüğü her damla alın terin hakkını savunuyoruz, soruyoruz. Bundan sonra sormaya da savunmaya da devam edeceğiz.” diye konuştu.

‘Bu korkunç tablonun sorumlusu siyasi iktidardır’

Pandemi ile beraber kadına yönelik erkek şiddetinin kat be kat arttığına işaret eden Buldan, “Her gün en az bir kadın erkekler tarafından katledilmektedir. 8 Mart haftasında yaşanan kadın katliamları ürkütücü boyutlardadır.” dedi. 

92 yaşındaki Hanım Pınarlı’nın tecavüz edilerek katledildiğini hatırlatan Buldan, “Bu, Türkiye tarihi açısından çok korkunç bir tablodur! Bu korkunç tablonun sorumlusu siyasi iktidardır. Neden mi? Nedeni Samsun’daki diğer korkunç vakada aranmalıdır. Defalarca kolluğa başvurduğu halde kolluk hiçbir şey yapmamış ve bir kadın, bir anne çocuğunun gözleri önünde sokak ortasında şiddete maruz bırakılmıştır.” şeklinde konuştu.

‘İktidarın görevi kınama değil cinayetleri önlemektir’

İktidarın sahiplerinin attığı kınama tweetlerinin yaşanan şiddetteki sorumluluklarının üzerini kapatmaya yetmeyeceğini söyleyen Buldan, “İktidarın görevi kınama mesajı yayınlamak değildir, bu cinayetleri önlemek, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlamaktır.” diye kaydetti.

‘Önergelerimizin reddi için kalkan eller, şiddete onay veren ellerdir’

Türkiye’de cezasızlığın yaşanan bu katliamları cesaretlendiren ve teşvik eden bir politika haline geldiğini ifade eden Buldan, şunları ifade etti:

“Kadın grubumuz defalarca kadın cinayetlerinin önlenmesi için Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi, önerge verdi. Her defasında önergelerimizi reddeden iktidar ve ortağı oldu. Önergelerimizin reddi için kalkan eller, şiddete onay veren ellerdir! Ancak biz mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz, bugün de yine kadına yönelik şiddetle mücadelemizi Genel Kurulda kadın arkadaşlarımız partimiz adına verecektir.” 

‘İktidarın gücüne dayanarak bu iğrençliği yapana dokunulmadı’

Daha geçen hafta mizah içerikli bir paylaşımından dolayı sosyal medya üzerinden kendisine en ağır, iğrenç hakaret ve saldırılar yapıldığını söyleyen Buldan, şöyle konuştu:

“Buna hepiniz tanık oldunuz. Yapanların siyasi kimliği bellidir. Hangi partinin belediye başkan aday adayı, milletvekili aday adayı olduğu bellidir, ortadadır. İktidarın gücüne dayanarak bu iğrençliği yapana dokunulmadı. Biz dokunulmayacağını çok iyi biliyorduk, böyle de oldu. Karışılmadı bile. İşte bu zihniyet, kadın katliamlarının bizzat sorumlusudur. Kadın cinayetlerinin suç ortağıdır bu zihniyetine sahip olanlar. Kadın katliamlarının ortağıdır.” 

‘Kadın düşmanı politikaların odağı erkek iktidarıdır’

Buldan, 8 Mart’ta kadınların gerçekleştirdiği etkinliklere polis müdahalesinin, kadınların saçlarından tutup çekmesinin, LGBTİ’lere yapılan saldırı ve yine cezaevlerindeki çıplak aramaların kadın düşmanı politikaların odağının “erkek iktidar, erkek devlet ve erkek yargı” sistemi olduğunun bir kez daha gösterdiğini söyledi.

Buldan, “92 yaşındaki ninenin vahşice katledilmesinin nedeni işte bu odaktır! Tutuklu bulunan Hakkari Belediye Eşbaşkanımız Dilek Hatipoğlu’na yapılan çıplak arama işkencesinin nedeni de aynı odaktır.” dedi.

‘İstanbul Sözleşmesini yok sayan zihniyetle kadınları katleden zihniyetin kodları aynıdır’

Aynı zihniyeti İstanbul Sözleşmesine karşı iktidarın yürüttüğü kampanyada da gördüklerine işaret eden Buldan, “ ‘Kadın cinayetlerini kınıyoruz’ diyen iktidar temsilcileri, kadına karşı şiddetin önlenmesi için uygulanması gereken İstanbul Sözleşmesi’ni ise ortadan kaldırmaya yeltenmektedir. Bu hayati sözleşmeyi yok sayan bu erkek ittifak zihniyetiyle, kadınları sokakta katleden erkek şiddet zihniyetinin kodları tamamıyla aynıdır. Bunun adı kadın düşmanlığıdır. Bu iktidar bir kadın düşmanıdır.” şeklinde konuştu. 

‘Elektronik kelepçeyi muhaliflere vurulan prangaya çevirdiler’

Erkek şiddetini önlemek için ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulamasının başlatıldığını hatırlatan Buldan, “Ancak elektronik kelepçeyi şiddet uygulayan erkek failler yerine kayyım rektörü protesto eden Boğaziçi öğrencilerine, kadınlara, muhaliflere vurulan bir prangaya dönüştürdüler. İstanbul İl Eşbaşkanımız Elif Bulut ev hapsindedir. Kayyım zorbalığıyla görevden alınan Siirt Belediye Eşbaşkanımız Berivan Helen Işık 9 aydır ev hapsindedir! Kadına şiddet uygulayan erkekler ise sokakta ellerini kollarını sallayarak dolaşmaya devam etmektedir.” dedi.  

‘Kürt kadınlar politiktir, bilinçlidir, örgütlüdür’

Kürt kadınlara yönelik kolluk güçlerinin karıştığı suçların davalarına gizlilik kararı konulmasının tesadüf olmadığını söyleyen Buldan, devletin cezasızlık ve faili gizleme politikasının bir sonucu olduğunu belirtti. Buldan, “Kadına yönelik şiddet nasıl politikse, Kürt kadınlara resmi ellerden yönelen şiddet de özel bir politika olarak yürürlüktedir. Kürt düşmanı iktidar şunu çok iyi bilsin ki; Kürt kadınlar da politiktir, bilinçlidir, örgütlüdür!” dedi.

‘Siz önce mevcut yasaları, İstanbul Sözleşmesini uygulayın!’

İktidarın insan hakları eylem planı açıklamasına değinen Buldan, “Siz önce mevcut anayasayı ve yasaları bir uygulayın, İstanbul Sözleşmesini uygulayın! Öncelikle yapılması gerekenler İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasıdır. AHİM kararlarının uygulanmasıdır. İşkenceye, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa son verilmesidir. Ondan sonra çıkıp bir eylem planından İnsan Hakları Eylem Planından, hukuk reformundan söz edin.” şeklinde konuştu.

‘Çıplak arama yönetmeliğini çıkaran bu iktidardır’

Çıplak aramanın ayyuka çıkmış durumda olduğunu ifade eden Buldan, şöyle konuştu:

“Kadın, erkek yüzlerce kişi bu işkenceye cezaevlerinde maruz kalıyor. Çıplak arama yönetmeliğini çıkaran da bu iktidardır, ama ‘Çıplak arama yok’ diyerek inkâr eden de bu iktidardır. Böyle bir ikiyüzlülük siyaset tarihinde ender görülür. İşkenceye sıfır tolerans dediler, insan onuruna aykırı olan çıplak aramanın altına imza atan bir iktidar oldular.”

‘Cezaevinde tutsaklar 103 gündür açlık grevinde’

Cezaevlerinde hak ihlallerinin ciddi boyutlarda olduğunu söyleyen Buldan, “Pandemi bahane edilerek infaz koşulları ağırlaştırılmaktadır. İmralı’da tecrit, sürekli bir yönetim rejimi haline getirilmiş durumdadır. Bunların son bulması talebiyle tutsaklar 103 gündür açlık grevinde. Dolayısıyla tecrit hukuksuzluğunu, çıplak arama işkencesini ve adaletsizlikleri ısrarla sürdüren iktidarın söylediği hiçbir sözün, açıkladığı hiçbir eylem planının inandırıcılığı ve karşılığı yoktur.” ifadelerini kullandı.

‘Erdoğan’ın eylem planını açıkladığı gün 80 yaşındaki anneler gözaltına alındı’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eylem planını açıkladığı gün, çocuklarının bir mezarı olsun, mezarları tahrip edilmesin, ölüleri huzur bulsun diye mücadele eden 80 yaşındaki annelerin gözaltına alındığını belirten Buldan, şöyle devam etti:

“MEBYA-DER’li kayıp yakınlarından 78 yaşındaki Meryem Soylu ve 72 yaşındaki Hatun Aslan geçtiğimiz günlerde tutuklandı. Yaşlarını özellikle söylüyorum ki bu iktidarın nasıl bir utanç tablosu oluşturduğunu herkes çok iyi bilsin ve görsün! Erdoğan’ın bizzat kendisi Berfo Ana’yla görüşmüştü. Bir Cumartesi Annesi olan ve kayıp oğlunu yıllarca arayan, bıkmadan usanmadan arayan bir anne daha sonra çocuğuna kavuşamadan, onun eve gelmesini bekleye bekleye bu hayata gözlerini yumdu. Berfo Ana ile Erdoğan görüşmesi elbette anneler açısından tarihi bir görüşmeydi. Berfo Kırbayır çocuğunun kemiklerine ulaşamadan gözlerini yumdu. Şimdi aynı mücadeleyi yürüten anneleri tutuklamaya devam ediyorlar. Annelerden korkan bu iktidarın zulmünü elbette tarih de biz de unutmayacağız.”

‘Anneleri derhal serbest bırakın’

İktidara seslenen Buldan, “O anneleri derhal serbest bırakın! Bu zulme bir son verin! O annelerin tek suçu barış istemektir, adalet istemektir, hakikatin peşine düşmektir.” dedi.

‘Dillerinde yeni anayasa, ellerinde fezleke’

Bu iktidarın ne dediğine değil, ne yaptığına baktıklarını söyleyen Buldan, “ Yaptıkları ortadadır. Ne dediklerinin, bir kıymeti harbiyesi bizim için yoktur. Dillerinde insan hakları, ellerinde kelepçe! Dillerinde hukuk reformu, ellerinde polis copu! Dillerinde yeni anayasa, ellerinde fezleke! Dillerinde adalet, saraylarında adaletsizlik!” şeklinde konuştu.

‘Erkek iktidarına ve zulmüne kadınlar olarak son vereceğiz’

Erkek iktidarın hiçbir baskısı ve tehdidinin kendilerini yıldıramayacağını, yollarından döndüremeyeceğini söyleyen Buldan, “Başaracağız, kazanacağız, erkek iktidarına ve zulmüne kadınlar olarak bizler son vereceğiz! And olsun ki, sizin bu adaletsizlik düzeninize biz kadınlar mutlaka son vereceğiz! Adaleti aranır olmaktan çıkarıp yaşanır hale biz kadınlar getireceğiz!” dedi.

İktidarın, kadınların ittifakından rahatsız olduklarını bildiklerini belirten Buldan, “Biz onları rahatsız etmeye devam edeceğiz! Bu yüzden sürekli olarak kadınları, partimizi, vekillerimizi, belediyelerimizi ve eşbaşkanlık kurumumuzu hedef almaya devam ediyorlar.” diye konuştu.

‘Hiçbir başvuru kanalında Kürtçe hizmet verilmemekte’

Belediyelerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede Kürtçe hizmet veren yüzlerce kurumun kayyımlar tarafından kapatıldığına dikkat çeken Buldan, şunları ifade etti:

“Alo Şiddet Hattı, 112 Acil Hattı, kolluk gibi hiçbir başvuru kanalında Kürtçe hizmet verilmemektedir. Anadilinde eğitimin yasal güvenceye alınmadığı bir sistem içerisinde anadilinde hizmet verme ve anadilinde hizmet alma hakları da bu ülkede yok sayılmaktadır. Yine devletin hiçbir kurumunda Kürtçe hizmet verilmemektedir. Kürt kadınını şiddete karşı savunmasız hale getirmek için ellerinden geleni yapmaktadır. Amaçları, Türkiye’yi bir bütün olarak kadına karşı şiddet haritasına dönüştürmektir.”

Kürtçe için başlatılan kampanyaya destek çağrısı

Kürt Dili Platformu’nun, Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması için bir imza kampanyası başlattığını hatırlatan Buldan, “Buradan herkesi bu kampanyayı desteklemeye çağırıyorum.” dedi.

‘Gelin Meclis’i erkek meclisi olmaktan çıkartalım’

Parlamentoyu kadın sorunlarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve sorumlu bir kurum haline getirmeyi mutlaka hep birlikte başaracaklarını söyleyen Buldan, şunları kaydetti:

“Parlamentodaki tüm kadınlara da ortak mücadele çağrısını buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Gelin Meclis’i erkek meclisi olmaktan çıkaralım, kadınların meclisi haline getirelim. Şiddetin sona erdirilmesinden kadın yoksulluğunun önlenmesine varıncaya kadar tüm sorunlarımıza birlikte çözüm üretelim. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yaşamın her alanında amasız, fakatsız, koşulsuz bir şekilde sağlayalım.”

Buldan’ın konuşmasının ardından sırasıyla Migros işçileri adına Fatma Yiğit, Rosa Kadın Derneği’nden Fatma Gültekin konuştu.

Yeni1Mecra