Covid-19 Türkiye’de istihdamı 6 yıl geriye götürdü

Önceki yıllarda tanık olduğumuz “istihdamsız büyümenin” yerini “istihdamsız ve büyümesiz” bir sürece bırakacak.

Umalım ki iktidar bir istihdam seferberliği daha başlatmasın. Yoksa ortada ne fon kalır ne de istihdam. Şimdiye kadar olduğu gibi…

Sinan Ok

Olağanüstülüğün olağanlaştığı bir yılı yaşıyoruz. Hala devam eden salgın nedeniyle alınan tedbirler ve sonuçları tüm tahminleri aşan düzeyde etkilerini açığa çıkarıyor. İstihdam alanında milyonlarca kişinin işini kaybettiğine dair veriler neredeyse hergün yayınlanıyor[1]. ILO’nun son raporuna göre[2]; Covid-19 nedeniyle dünya genelinde; işyerlerinin kapalı olması, çalışma saatlerinin düşmesi, genç-kadın ve güvencesiz işçilerin bu süreçten daha olumsuz etkilenmesi de devam ediyor. Covid-19 sürecinde işsiz kalmak, daha kısa sürelerle işe gitmek, işyerlerinin kısmen veya tamamen kapalı olması ve ücret almaya rağmen işe gitmemek gibi nedenlerle “toplam çalışma saatlerinin azaldığı” ifade ediliyor. Yılın ikinci yarısı için tam zamanlı 140 milyon kişilik çalışma saatinin azaldığı tahmin edilmektedir.  

Türkiye’de ise bir tür “veri çarpıtması” ile karşı karşıyayız. TÜİK’in “bu süreçte işsizliğin azaldığını iddia eden bültenleri” nedeniyle koronavirüsün işgücü piyasasına etkileri tam olarak tartışılamıyor. Sadece TÜİK değil İŞKUR verilerinde de hem kayıtlı işsiz sayısı hem de işsizlik ödeneği alan sayısının önceki dönemlere göre azalması konu hakkında ilave yorumların ve değerlendirmelerin yapılmasını zorunlu kılıyor. Gerek DİSK-AR’ın son raporunda ifade edilen[3] 11 milyondan fazla kayıp, gerekse işgücü alanında Seyfettin Gürsel[4], Aziz Çelik[5] başta olmak üzere konu hakkında birçok hocanın dikkat çektiği “çöküş” tarihsel bir istihdam kaybının yaşandığını gösteriyor.

TÜİK verileri de istihdam kaybını gösteriyor aslında. Son açıklanan Mayıs Dönemi (Nisan-Mayıs-Haziran verilerinin ortalaması) verileri incelendiğinde Türkiye’de istihdamın 2014 yılı düzeyinin altına düştüğü görülmektedir. İstihdamdaki bu tarihsel azalışın kalıcı olup olmadığını geçebilirsek “normalleşme döneminde” görebileceğiz. Ancak hem Türkiye’de hem de dünya genelinde vaka sayılarının yeniden arttığı bu süreçte normalleşme uzak görünüyor. Özellikle Türkiye için ekonomide normalleşmenin 2021 yılında dahi olamayacağını şimdiden öngörebiliriz. Biz istihdam ve işgücü piyasasının 6 yıl gerileyen verilerine dönecek olursak nüfus artışını absorbe edemeyen işgücü piyasasının tablosu açığa çıkacaktır.

Yukarıdaki tabloda Hanehalkı işgücü anketlerinin 2014, 2019 ve 2020 Mayıs dönemlerine ilişkin temel veriler gösterilmiştir. Kırmızı renkle gösterilen veriler 2020 yılı verilerinin 2014 yılına göre değişimi, yeşil renkle gösterilen veriler ise bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimi göstermektedir. Verileri 2014 yılı ile kıyaslamamın nedeni hem TÜİK veri dizisinin 2014 yılı öncesi ile uyumlu olmayışı hem de 2020 yılında açıklanan istihdam verisinin 2014 yılından daha düşük olmasıdır. Buna göre 6 yıl içerisinde Türkiye’de;

  • 15+ yaş nüfus 5 milyon 552 bin kişi artarken işgücü sadece 595 bin kişi artmıştır.
  • 595 bin işgücü artışına rağmen 680 bin kişilik istihdam azalışı yaşanmıştır.
  • 15 + nüfus yüzde 10 artarken işgücü yüzde 2 artmış, istihdam yüzde 3 azalmıştır.
  • İşsiz sayısındaki artış ise yüzde 50 oranındadır.
  • Erkek işsiz sayısındaki artış yüzde 60, kadın işsiz sayısındaki artış yüzde 33’tür.
  • Tam zamanlı (40 saat ve üzeri) çalışmayanlar yüzde 127 oranında artmıştır. Bu veri hem artan işsizliğin hem de AKP’nin esnekleştirme politikasının da bir sonucudur. Erkeklerdeki artış yüzde 138 iken kadınlarda da yüzde 101’lik artış yaşanmıştır.
  • Nüfustaki artış işgücüne dahil olamadığından işgücüne dahil olmayan nüfus yüzde 18 artmıştır.

Covid-19 etkisini net olarak görmek için verileri bir önceki yılın aynı dönemi ile de kıyaslamak da mümkündür. Türkiye’de geçen yılın aynı dönemine göre;

  • 15+ yaş nüfus 1 milyon 79 bin kişi artarken işgücü sadece 2 milyon 742 bin kişi azalmıştır.
  • 2 milyon 742 bin kişi işgücü azalması yanında 2 milyon 411 bin kişilik istihdam azalışı yaşanmıştır.
  • 15 + nüfus yüzde 2 artarken işgücü yüzde 8 istihdam yüzde 9 azalmıştır.
  • İşsiz sayısındaki yüzde 8’lik azalış 2019 yılının Brunson krizinden miras kalan rekorlara göre yapılan bir hesaplama olup yanıltıcıdır. Korona etkisini görmek için işsiz sayısına değil istihdam azalışına bakmak gereklidir. Erkek istihdam sayısındaki azalış yüzde 8, kadın istihdam sayısındaki azalış yüzde 11’dir. Yani korona sürecinde kadın istihdamı daha çok olumsuz etkilenmiştir.
  • Sadece istihdam azalışına bakmak da durumu tam açıklamamaktadır. Tam zamanlı (40 saat ve üzeri) “çalışmayanlar” yüzde 338 oranında artmıştır. Bu veri hem artan işsizliğin hem AKP’nin esnekleştirme politikasının hem de korona nedeniyle kısmi süreli çalışmanın da sonucudur. Erkeklerdeki artış yüzde 325 iken kadınlarda da yüzde 378’lik artış yaşanmıştır.
  • Nüfustaki artış işgücüne dahil olamadığından “işgücüne dahil olmayan nüfus” yüzde 13 artmıştır.

Sonuç olarak ekonomik etkileri hala devam eden korona döneminde Türkiye’nin istihdamı 6 yıl önceki düzeye düşmüş ve işgücü tarihsel bir azalış göstermiştir. Bu süreçte çalışma çağına dahil olan her yüz kişiden 89’u işgücüne dahil olamamıştır. 2016 yılı sonrasında OHAL dönemi, 2018 yılından sonrasında Türk Usulü Başkanlık (TUB) dönemi ülke ekonomisinde istihdamsız bir süreç başlatmıştı. Korona salgınına kriz koşullarında yakalanan ve TUB sistemi ile devam eden ülke ekonomisinde istihdam artışının yaşanması ancak mucizeyle olabilir. Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu cari açık, bütçe açığı ve ilave kur şokları sonbahar ayları itibariyle yeni bir istihdam kaybı dalgasına yol açabilir. Korona döneminde verilen kredi ödemelerinin başlayacak olması, işten “çıkarma” yasağının bitecek olması, zaten borç krizi içerisinde olan işletmelerin yeni alım yapmakta direngen davranması gibi nedenlerle istihdam artışı mümkün görünmemektedir.

Ekonominin hem 2. Çeyrekte hem de yıl boyunca büyüme verilerinde hedeflenen düzeyleri tutturamayacağını tahmin etmek mümkündür. Dolayısıyla önceki yıllarda tanık olduğumuz “istihdamsız büyümenin” yerini “istihdamsız ve büyümesiz” bir sürece bırakacağını söyleyebiliriz. Son 6 yılda iktidarın başlattığı ve milyarlarca işsizlik fonunu harcadığı “milli istihdam seferberliklerinin” istihdamı getirdiği hal budur! Umalım ki iktidar bir istihdam seferberliği daha başlatmasın. Yoksa ortada ne fon kalır ne de istihdam. Şimdiye kadar olduğu gibi…


[1] https://www.bls.gov/covid19/employment-situation-covid19-faq-july-2020.htm

[2] https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@dcomm/documents/briefingnote/wcms_749399.pdf

[3] http://disk.org.tr/2020/07/temmuz-2020-issizlik-ve-istihdam-raporu-turkiye-tarihinin-en-buyuk-issizligi/

[4] https://t24.com.tr/yazarlar/seyfettin-gursel/istihdamda-erime-issizlikte-artis-devam-ediyor,27651

[5] https://www.birgun.net/haber/covid-19-doneminde-issizlik-ve-is-kaybi-tuik-in-bildigi-ama-soyle-ye-medigi-gercekler-308063