Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen çocukların akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 786’ıncı haftasında gözaltında kaybedilen çocukların akıbetini sosyal medya hesapları üzerinden sordu.

Gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 786’ıncı haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor. Bu hafta gözaltında kaybedilen çocukların akıbeti soruldu.         

‘Çocuklar için adalet talebimizi paylaşıyoruz’

İlk önce konuşan gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, salgın riski nedeniyle kapandıkları evlerden hakikat ve adalet talebinin mekanı haline getirdiklerini söyledi. Ocak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde gerçekleştirdiklerine dikkat çekerek, 23 Nisan vesilesiyle gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet taleplerini ve çocukların hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde kullanabileceği bir Türkiye dileğini kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi.

Ramazan Altunkaynak

13 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın akıbeti soruldu

Ocak’ın konuşmasının ardından 1995 yılında Mardin’de 13 yaşında kaybedilen Davut Altunkaynak’ın kardeşi Ramazan Altunkaynak konuştu. Altunkaynak, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı tek ülkeyiz ama maalesef gözaltında kaybettiğimiz onlarca çocuk varken bir anlamı kalmıyor 23 Nisan’ın. Gözaltında kaybedilen çocuklar için adaleti yerine getirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi. 

‘Çocukların haklarının korunması devletlerin görevi’                

Basın metnini ise 1993 yılında gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya okudu. Taşkaya, çocukların korunması, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasının devletlerin görevi olduğunu hatırlattı.

‘Tanık ifadelerine rağmen iç hukukta cezasız bırakıldı’

Taşkaya, şöyle konuştu: “Ancak bu topraklarda onlarca çocuğun yaşam hakkı, devlet şiddetinin vardığı son nokta olan gözaltında kaybetme yöntemiyle ellerinden alındı. Bu çocukların nasıl gözaltına alındıkları ve nasıl kaybedildikleri tanık ifadelerinde, savcılık iddianamelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararlarında ve TBMM Raporu’nda yer alsa da iç hukukta cezasız bırakıldı.” 

’25 çocuğun gözaltına alındıkları reddedildi’

Taşkaya, gözaltına alındıkları reddedilen çocuklarla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Tunceli Mirik Mezrası’nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin, Mardin Dargeçit’te kaybedilen 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, Şırnak Uludere’de kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril, Hakkari Yüksekova’da kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş, Diyarbakır Lice’de kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak, 15 yaşındaki Servet İpek, 15 yaşındaki Çayan Çiçek ve kaybedilen 25 çocuğun gözaltına alındıkları reddedildi.”

‘Adalete erişmek mümkün olmadı’

Gözaltında kaybedilen çocuklar için bugüne kadar adalete erişmenin mümkün olmadığını belirten Taşkaya, “Adalet arayışındaki ailelerin ve insan hakları savunucularının tüm başvurularına, tanıklara ve delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen, hatta TBMM raporuna rağmen ilgili makamlar ‘Bu çocukları biz kaybetmedik’ cevabını verdi.” dedi.

‘Bu çocukları kim kaybetti?’

Çocukları şiddetten korumakla görevli adli ve siyasi makamlara seslenen Taşkaya, “Bizim iddialarımızı reddediyorsunuz, tanık beyanlarını, AİHM mahkumiyetlerini dikkate almıyorsunuz, TBMM Raporu’nu göz ardı ediyorsunuz. O zaman söyleyin; bu çocukları kim kaybetti? Bu vahşi uygulamaları kim gerçekleştirdi?” diye sordu.