Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 788’inci haftasında 12 Eylül askeri darbesinde gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Zeki Altunbaş’ın akıbetini sordu.

“Denize atladı” iddiası üzerine 11 yıl boyunca denizden çıkan cenazeleri oğlu olabilir diye teşhise giden baba Tahsin Altunbaş, bir teşhis dönüşü trafik kazasında hayatını kaybetti.

“Tek isteğim ölmeden oğlumun mezarına çiçek bırakmak” diyen anne Cevriye Altunbaş da bu isteğine ulaşamadan hayatını kaybetti.

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri Cumartesi Anneleri’nin 788. haftasında konuştu. Fotoğraf: MA

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 788’inci haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla soruyor.

Bu hafta 12 Eylül askeri darbesinde gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Zeki Altunbaş’ın akıbeti soruldu. Açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaptı. Mezopotamya Haber Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Üniversite öğrencisi olan Zeki Altunbaş’ın, Yalova’da gençlik hareketinin içerisinde yer aldığını belirten Yoleri, Sosyalist Gençlik Birliği Derneği kurucularından olduğunu ve dernek başkanlığı yaptığını anlattı.

‘Askerden gözaltına alındı işkenceyle sorgulandı’

Zeki Altunbaş’ın 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alındığını belirten Yoleri, şunları aktardı: “Yalova’da zorunlu ikametgaha tabi tutuldu. Bu sırada askere çağrıldı. Zorunlu askerliğini yapmak üzere Çanakkale’ye gitti. Yalova’da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişilerin onun adını vermesi üzerine, 18 Nisan 1981 tarihinde askerlik yaptığı Çanakkale Er Eğitim Alayı’ndan gözaltına alınıp Yalova’ya getirildi. Yalova Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceyle sorgulandı. 25 Nisan 1981 tarihinde eski bir davası olduğu gerekçesiyle İstanbul Selimiye Kışlası’ndaki Sıkıyönetim Mahkemesi’ne götürüldü.”

‘Elleri kelepçeli 2 asker ve 2 polisin arasında kaybolduğu iddia edildi’

Altunbaş’ın aynı gün mahkeme dönüşü Yalova-Kartal arabalı vapurunda elleri kelepçeli bir haldeyken kendisine eşlik eden 2 asker ve 2 polisin arasında kaybolduğunun iddia edildiğini anlatan Yoleri, tutulan kayıp tutanağında da Altunbaş’ın arabalı vapurdaki tuvalete girdiği ve bir daha çıkmadığının yazıldığını aktardı.

‘Denize atlaması imkansız’

Altunbaş’ın ailesinin vapurda incelemelerde bulunduğunu, görevlilerle ve aynı seferde seyahat eden bazı yolcularla konuştuğunu belirten Yoleri, şöyle konuştu: “Zeki’nin asker ve polis eşliğinde vapurda olduğunu görenler vardı. Ama onun denize atladığına tanık olan yoktu. İnceleme sonrasında aile, 1.88 santimetre boyu ve 80 kilo ağırlığı olan Zeki Altunbaş’ın yaklaşık 30 santimetrelik tuvalet penceresinden üstelik elleri kelepçeli halde denize atlamasının imkansız olduğunu açıkladı.”

‘Dosyaya takipsizlikle sonuçlandı’

Baba Tahsin Altunbaş’ın Çanakkale ve İstanbul Sıkıyönetim komutanlıkları başta olmak üzere tüm ilgili makamlara başvuruda bulunduğunu belirten Yoleri, ancak tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyledi. Yoleri, dosyanın 2011 yılında Yalova Cumhuriyet Savcılığı tarafından ‘zamanaşımı’ gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırıldığını kaydetti.

‘Baba 11 yıl boyunca denizden çıkan cesetleri teşhise gitti’

Yoleri, 11 yıl boyunca oğlundan bir iz bulmak umuduyla Marmara Denizi’nden çıkan tüm cenazeleri il il gezerek teşhise giden baba Tahsin Altunbaş’ın 1992’de yine şehir dışındaki bir cenazeyi teşhisi dönüşünde trafik kazasında hayatını kaybettiğini belirtti.

Yoleri, “Tek isteğim ölmeden oğlumun mezarına çiçek bırakmak” diyen anne Cevriye Altunbaş’ın da bu isteğine ulaşamadan 31 Mart 2015 tarihinde yaşamını yitirdiğini hatırlattı.

‘Dosyadaki maddi gerçek açığa çıkarılmalı’

Gözaltında kaybedilişinin 39’uncu yılında Zeki Altunbaş dosyasında maddi gerçeğin açığa çıkartılması ve bu suçun faillerinin cezalandırılması için adli ve siyasi makamları göreve çağıran Yoleri, “Artık yeter! Ağır hak ihlallerinin cezasız bırakılması, bu ihlallerin gerçekleşmesini mümkün kılan koşulların desteklenmesi anlamını taşır” dedi.

Kayıpların faillerinin cezasız kalmaması için devletin cezasızlık politikasına son vermesini isteyen Yoleri, “Kaç yıl geçerse geçsin Zeki Altunbaş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”