Cumartesi Anneleri, gözaltında öldürülen Süleyman Cihan’ın faillerini sordu

Cumartesi Anneleri, gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek öldürülen ve daha sonra bir binanın 6. katından atılarak intihar ettiği iddia edilen Süleyman Cihan’ın faillerini sordu.

TTB Genel Başkanı Fincancı, “Hala cezasızlık politikası devam ediyor.” dedi.

Cumartesi Annelerinin adalet arayışı 853. haftasında. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor. Bu haftaki açıklamada, 29 Temmuz 1981 tarihinde gözaltında kaybedilen daha sonra cansız bedeni bulunan Süleyman Cihan’ın failleri soruldu. 

Ahmet Cihan: İnsanlık suçunu işleyenler mutlaka yargılanacak

Açıklamada ilk olarak söz alan Ahmet Cihan, abisi Süleyman Cihan’ın muhalif kimliğinden dolayı katledildiğini belirterek, konu ile ilgili açılan davanın ise sonuçsuz kaldığını söyledi. “2012’de açılan bir davada savcının belirttiği emniyetçiler Şükrü Balcı, Mehmet Ağar ve ekibidir” diyen Ahmet Cihan, bunun tamamıyla insanlık suçu olduğunu ve bu suçu işleyen devlet görevlilerinin mutlaka yargılanacağını ifade etti.

Hüseyin Çatalkaya: Beni de aynı yere işkenceye götürdüler

Dönemin tanığı Hasan Hüseyin Çatalkaya da, “Beni de aynı yere işkenceye götürdükleri sırada Süleyman’ın orada olduğunu gördüm. Bana  ‘Ben ölmedim dışarıya iletin’ diye seslendi. Esas sorumlu bellidir. Ben bu sürecin tanığıyım” dedi. 

Avukat Kırdök: Bu dava da zaman aşımına uğradı

Avukat Mihriban Kırdök, Süleyman Cihan’ın ölümünü duruşmada öğrendiğini ifade ederek “Bizim arayışımız hep devam etti. Ama bu tür davalarda cezasızlık politikası işlendiği için bu dava da zaman aşımına uğradı. Ama unutulmamalı ki adalet herkes için gerekli.” dedi.

TTB Genel Başkanı Fincancı: Sorumlular hikaye yazdı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, Süleyman Cihan için hazırlanan adli tıp raporunda birçok yaralanmanın tespit edildiğini söyledi. Yaralama ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı için cezasızlığın devam ettiğine dikkati çeken Fincancı, şunları ifade etti:

“Bu belgelerde gördüm ki vücudundaki yaralanmalar işkenceyle uyumlu yaralanmaydı. Buna ek olarak da öldükten sonra meydana gelen yaralanmalar vardı. Bu ise yüksekten düşme yaralanmasıydı. Otopsi raporu çıktıktan sonra sorumlular bir hikaye yazdı. Bu ise yüksek bir yerden atladığı ve intihar ettiği hikayesiydi.”

“Cihan’ın ölmüş olmasına rağmen yüksek bir yerden attılar” diyen Fincancı, Süleyman Cihan’ın ağır işkence ile öldürüldüğünü ve hala cezasızlık politikasının devam ettiğine işaret etti.  

‘Süleyman Cihan aylarca işkence gördü’

Bu haftaki açıklamayı Cumartesi Anneleri adına Yasemin Bektaş okudu. Süleyman Cihan’ın dosyasının zaman aşımına uğradığını hatırlatarak, 40 yıldır bir cezasızlık halinin sürdüğünü kaydetti. Bektaş, Süleyman Cihan’ın gözaltında öldürülmesi sürecine ilişkin şunları aktardı:  

“31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi ve İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne’den İstanbul’a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul’a yaklaştığı sırada 5 kişilik sivil bir ekip tarafından durduruldu. Yolcuların kimliklerini kontrol eden ekip, Cihan’ı gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Çok sayıda tanık beyanına göre Cihan burada aylarca işkence gördü.”

‘Öldürüp 6. kattan attılar intihar ettiği önü sürüldü’

Süleyman Cihan’ın ailesinin Emniyet ve savcılığa başvuru yaptığını ancak ilgili yerlerin Cihan’ın gözaltında olmadığı yönünde beyanda bulunduğunu söyleyen Bektaş, şöyle devam etti:

“Cihan’ı şubede işkencede gören tanıkların çıkarıldıkları mahkemelerde ısrarla mahkeme heyetine ‘Süleyman Cihan’a ne oldu?’ sorusunu yöneltmeleri sonucunda önce Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi günü, yani 30 Temmuz’da yer gösterme esnasında altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü” 

‘Otopsi raporunda düşmeden önce öldüğü kanıtlandı’

Otopsi raporunda Süleyman Cihan’ın düşmeden önce öldürüldüğünün kanıtladığını belirten Bektaş, şunları ifade etti: “Ayrıca olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Cihan’ı o tarihten sonra aylarca emniyette gören çok sayıda tanık vardı. Gerçekte ise 29 Temmuz 1981 tarihinde gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de çok sayıda kişi tarafından görülmüş. Aylarca işkence gördükten sonra öldürülmüş. Ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü.” dedi. 

‘Failleri kurtarma amaçlandı’

Buna rağmen İstanbul Sıkıyönetim Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Süleyman Cihan’ın öldürülmesinin aydınlatılmadığını söyleyen Bektaş, “Aksine bu insanlığa karşı suçu intihar olarak göstererek failleri kurtarma amaçlandı. Dosya delillere, tanıklara rağmen takipsizlik kararı ile kapatıldı. Kapatma kararına yapılan itirazlar da reddedildi.” dedi.

‘Başsavcılığa yeniden başvuru yapıldı’

Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatlarının 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu anımsatan Bektaş, “Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti.” diye kaydetti. 

‘Dosya zaman aşımı devreye sokularak kapatıldı’

Bektaş, dosyaya sunulan yeni veri ve delillerden birinin de o dönem Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor olduğu bilgisini paylaştı. Bektaş, şunları kaydetti:

“Bu raporla Cihan’ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alınmış oldu. Sürüncemede bırakılan dosya güvenilir kanıtlar ve tanıklar olmasına rağmen, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu”

‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’

Cihan ve diğer gözaltında kaybedilenler için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini söyleyen Bektaş, “Devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 154 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.” dedi.

MA – İSTANBUL