Cumartesi Anneleri Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 785’inci haftasında 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün (26) akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri adalet arayışına internet üzerinden devam ediyor Fotoğraf: Jin News

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 785’inci haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor.

Bu hafta 39 yıl önce gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbeti soruldu. Açıklamayı 1995’te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile 12 Eylül 1980 kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren yaptı. Nurettin Yedigöl’ün dosyasında kaybedildiği günden bu yana adaletin işletilmediğine dikkat çeken Tosun, faillerin cezasızlıkla korunduğunu belirtti.

‘Bir mezar istiyoruz’

Jin News’in geçtiği bilgilere göre; Daha sonra konuşan Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, kardeşinin akıbeti için 39 yıldır çalmadık kapı bırakmamalarına rağmen adalet arayışlarına cevap verilmediğini ifade etti. Yedigöl, “Bir mezar istiyoruz. Abim nerede yatıyor? Mezarı nerede? İstediğimiz bu. Nefes aldığım sürece abimin akıbetini sormaya, aramaya devam edeceğim.” dedi.

Daha sonra söz alan insan hakları aktivisti Ümit Efe, Yedigöl’ün kaybına tanıklık ettiği anları anlattı. Nurettin’in 1981 yılında İstanbul Maltepe’de bulunan işçi evlerinde kurulan bir polis karakolunca gözaltına alınarak Gayrettepe Emniyet Amirliği’ne götürüldüğünü söyleyen Efe, kendisinin de o sırada aynı Emniyet Amirliği’nde gözaltında olduğunu anlattı. Efe, şunları aktardı:

‘Birlikte işkenceye maruz kaldık’

“Nurettin’i gözaltına alındığı gün gördüm. Birlikte işkenceye maruz kaldık. Nurettin’e dönük çok pervasızca, hoyratça, acımasızca ve gözden çıkarılmışçasına işkence yapılıyordu. 4 gün boyunca işkence odasından hiç çıkarılmadı. Hiç hareket edemiyordu. Vücudundaki hiçbir uzvu hareket etmiyordu. Yerde yatıyordu. Çekerek götürüp getiriyorlardı. 4’üncü gün bekleme odasında sadece ayakkabısı ve lacivert kazağı duruyordu. Nurettin’in nerede olduğunu sorduğumuzda ‘kaçtı’, ‘yok’, ‘böyle birini gözaltına almadık’ gibi cevaplar verildi. Biz o günden bu güne Nurettin’in akıbetinin açıklanmasını istiyoruz.”

‘Herkes için adalet sağlansın’

12 Eylül 1980 kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de, Covid-19 salgınının bir an önce kontrol altına alınmasını isteyerek, toplumun salgını en az zararla atlatması temennisinde bulundu. Eren, “Umuda, iyiliğe ve dayanışmaya ihtiyacımız olan bu günlerde ‘ayırımsız herkesin yaşam hakkının korunması, herkes için adalet ve eşit hakların sağlanması’ talebimizi yükseltiyoruz” dedi.

‘Etkili bir yargı faaliyeti yürütülmedi’

Eren daha sonra Nurettin Yedigöl’ün kaybediliş hikayesini paylaştı. Yedigöl’ün İstanbul’da 10 Nisan 1981 tarihinde gözaltına alınarak Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldükten sonra bir daha kendisinden haber alınamadığını söyledi. Eren, yapılan tüm başvurulara “Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı” yanıtı verildiğini kaydetti.

‘Yedigöl’ün akıbeti açığa çıkarılsın’

Yedigöl’ün gözaltında oluğuna dair 10 kinin tanıklık ettiğini belirten Eren, başvurular üzerine yapılan tüm soruşturmaların takipsizlikle sonuçlandığını kaydetti. Dosyada etkili bir yargı faaliyetinin yürütülmediğini kaydeden Eren, Yedigöl’ün akıbetinin açığa çıkartılması, onu kaybedenler üzerindeki cezasızlığa son verilmesi için adli ve siyasi makamları göreve çağırdı.