Diyarbakır Barosu’ndan Demir ailesine yönelik polis şiddetine ilişkin rapor

Diyarbakır Barosu, Kevser Demir ve 2 çocuğuna karşı polislerin işkence, tehdit ve hakaret suçlarını işlediğine yönelik kuvvetli şüphe oluştuğunu tespit etti.

Baro, soruşturmanın salahiyeti açısından ilgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılarak, görevden el çektirilmelerini istedi.

Diyarbakır Barosu, merkez Bağlar ilçesine bağlı Kaynartepe Mahallesi’nde ikamet eden Kevser Demir’in (55), polisler tarafından darp edilmesi olayına ilişkin rapor yayınladı. Barodan oluşan bir heyet, işkence, tehdit ve hakaret iddialarına ilişkin olayın mağdurları ve görgü tanıklarıyla görüşmeler gerçekleştirdi.

Raporda, olayın mağduru Kevser Demir’in beyanlarına yer verildi. 18 Mayıs saat 17.30 sıralarında evinde yemek yediği esnada bina kapısının önünden bağrışma sesleri duyduğunu anlatan Demir, bunun üzerine kapıya çıktığını ve bu seslerin oğluna ait olduğunu anladığını aktardı.

Kapıda, sivil giyimli üç kolluk personelinin oğlunun üzerinde, oğlunu zapt etmeye çalışır vaziyette gördüğünü anlatan Demir, kolluk güçlerinden birinin, oğlu S.D.’nin sırtına dizlerini koyduğunu, ötekinin ensesinden tutarak yere bastırdığını, diğerinin ise ters kelepçe uygulamak suretiyle alıkoymaya çalıştığını ifade etti.

Polisin ‘burada insan bırakmayacağım’ şeklinde tehdit ettiği iddiası

Oğlunun şiddete maruz bırakılması üzerine polislere hitaben “Oğlumu dövmeyin, suçluysa alıp götürün” dediğini aktaran Demir, 3 polisten beyaz tişörtlü olanın, kendisini 10-15 metre kadar saçından çekerek sürüklediğini, bu esnada kendisine ve oğluna hitaben sinkaflı küfürlerde ettiğini ve “Ben Diyarbakır’a bir yıllığına geldim. Burada insan bırakmayacağım” şeklinde hakaret ve tehditlerde bulunduğunu beyan etti.

Demir, olay yerinden kızı F.D tarafından daireye çıkarıldığı esnada söz konusu polislerin kendilerini eve kadar takip ettiğini ve “Ben eski boksörüm, nereye vursam yıkarım” diyerek karnına tekme attığını, akabinde merdivenlerden aşağı düştüğünü söyledi. Aralarından başka bir polisin “Aldığınız görüntüleri de silin, şikayetçi olmayın bizden” dediğini aktaran Demir, kızı F.D.’nin 19.18’de 155’i arayarak olayla ilgili şikayette bulunduğunu, ancak herhangi bir işlem yapılmadığını belirtti.

‘Polislerin işkence, tehdit eylemlerine ilişkin kuvvetli şüphe oluştu’

Raporda söz konusu olayda, görgü tanıkları ve mağdur beyanlarının tutarlı olduğu gözetildiğinde, polislerin işkence, tehdit ve hakaret suçlarını oluşturan eylemleri işlediğine yönelik kuvvetli bir şüphe oluştuğu tespitine yer verildi.

‘3 saat boyunca sistematik şekilde şiddete maruz kaldılar’

Raporda, mağdur Kevser Demir ile oğlu S.D ve kızı F.D.’nin ayrıca polisler tarafından yaklaşık 3 saat boyunca sistematik bir şekilde; mağdurların onurunu kıran, itibarını zedeleyen, kendilerini değersiz hissetmelerine neden olan, psikolojik ve fiziksel dirençlerini kıran, aşağılanma hissi uyandıran fiziksel saldırı ve şiddet eylemlerine maruz kaldıkları ve bu eylemlerin işkence suçunun unsurlarını oluşturduğu belirtildi.

‘İlgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılmalı’

Raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu sözleşmeler ve Anayasanın işkence ve kötü muameleye ilişkin ilgili maddeleri anımsatıldı. Raporda, yurttaşların doğuştan gelen haklarının ve aidiyetlerinin korunması adına, şu önerilere yer verildi:

* Olayda yer alan kolluk görevlileri hakkında ivedilikle etkin ve şeffaf bir adli ve idari soruşturmanın yapılması, soruşturma sonucunun bütün detaylarının kamuoyuyla paylaşılmalı.

‘Kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılmalı’

* Soruşturmanın salahiyeti açısından ilgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılarak, görevden el çektirilmeli.

* Yaşanan bu durumda devletin cebir gücünü, kolluk kuvvetleri aracılığıyla keyfi bir şekilde bireylere karşı kullanmaktan ve faillerin korunmasına sebep olan cezasızlık politikalarından vazgeçilmeli.

* Kolluk güçleri ve idari yetkililerin temel insan hak ve hürriyetleri açısından kapsamlı eğitime tabi tutulmalı.

* Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası yükümlüklerine tam ve eksiksiz olarak uyması, bu konuda yargı ve idari mercilerin belirtilen hususlara riayet etmeli.

MA – DİYARBAKIR