Diyarbakırlılar: Kutuplarda 3 Kürt bir araya gelse saldıracaklar

Kürtlere yönelik ırkçı saldırılara tepki gösteren Diyarbakırlılar, hükümetin kullandığı ayrımcı dile işaret ederek, “Kutuplarda 3 Kürt bir araya gelse saldıracaklar” dedi.

Batı kentlerinde Kürtlere yönelik ırkçı saldırılara her gün yenisi ekleniyor. Afyon’un Sultandağı ilçesine bağlı Dereçine beldesinde 19 Temmuz’da mevsimlik tarım işçilerine yönelik saldırıda 7 kişi yaralandı. Hemen ardından 20 Temmuz’da Ankara’nın Altındağ ilçesinde Kürt bir aileye silahlı saldırı gerçekleşti ve 2’si ağır 4 kişi yaralandı. En son Konya’nın Meram ilçesine bağlı Çarıklıköy Mahallesi’nde yaşayan Diyarbakırlı Dal ailesi ırkçı saldırıya maruz kaldı. 60 kişilik saldırgan bir grup, 21 Temmuz’da aile fertlerinden Hakim Dal’ı katletti. Mikrofon uzattığımız Diyarbakırlılar, saldırılara tepki gösterdi.

Devletin rolü

Mustafa Kaya, Hakim Dal’ın öldürülmesine işaret ederek, “Onlar bir öldürürse, biz bin doğarız” dedi. Birçok kentten Diyarbakır’a çalışmaya gelen kişilerin olduğuna dikkati çeken Kaya, “Türk kardeşlerimiz de var burada. Kalacak yerleri yoktu, yanımıza aldık. Aynı evde kalıyoruz. Onların elbiselerini de yıkıyoruz. Kendilerini kötü hissetmesinler diye elimizden geleni yapıyoruz. Ancak bizimkiler batıya gitti mi, kırmızı gören boğaların saldırdığı gibi saldırıya uğruyorlar. Aralarındaki iyi insanlar kendilerini göstermiyor. Kürtlere yönelik saldırılarda devletin rolü de büyük. Kürtleri öldürmek için uğraşıyorlar. Asıl ‘terörist’ Kürtlere bu şekil vahşice saldırandır” diye konuştu.

Hükümetin dili

Hükümete yakın medyanın kullandığı dilin de saldırılarda pay sahibi olduğuna dikkati çeken Hüseyin Vural, “Medya sürekli Kürtleri kötü bir şekilde lanse ediyor. Kürtler ile bir araya gelmemiş ve hiç diyalog kurmamış kişiler de direk saldırıyor. İngilizce, Arapça ya da Fransızca konuşunca bir saldırı yaşanmıyor. Ancak Kürtçe konuştuğun da hemen ‘terörist’ ilan edilip, saldırıya uğrayabiliyorsun” dedi. Vural, hükümetin kullandığı kutuplaştırıcı dilin saldırılara zemin hazırladığını ve hükümet yetkililerinin saldırılarda birincil sorumlu olduğunu kaydetti.

Sait Doğan, 60 kişinin bir kişiyi katletmesini “vahşet” olarak nitelendirdi. Doğan, saldırılara ilişkin valiliklerin yaptıkları açıklamalara da tepki göstererek, “Hepsi palavra” tepkisinde bulundu.

‘Misafirperverlik’

Bir provokasyon dalgasının devreye sokulmak istendiğini belirten Ahmet Bal, “Kürt ile Türk halkı arasında bir çatışma hali yaratılmak isteniyor. Bunu yapanlar da bu çatışmadan nemalanmak isteniyor. Bizim Türkler ile bir sorunumuz yok. Buraya gelen Türklere gösterdiğimiz misafirperverliği herkes biliyor. Buraya ağlayarak gelen memurların Kürtlerin yaklaşımından kaynaklı buradan gitmek istemediği biliyoruz. Belki binlerce örneği var. Ancak nedense biz batıya gittiğimizde sürekli bir saldırıya maruz kalıyoruz. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Büyük bir kesimin bu konuda eğitilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Birlik vurgusu

Haşim Demir, Dal ailesinin yaşadıkları baskılara değinerek, saldırganların ailenin Kürt kimliğine tahammül edemediğini söyledi. Demir, “insanlık dışı ve vahşi” şeklinde nitelendirdiği saldırıların Kürtlere gözdağı vermek amacıyla yaşandığını kaydetti.

Kürtlere yönelik saldırıların yeni olmadığının altını çizen Ali Ekinci ise, “80 ve 90’larda binlerce insan katledildi. Şimdi bu sayıyı azaltmışlar ancak binlerce insanı cezaevinde tutuyorlar. Her gün bir kentten bir saldırı ve bir ölüm haberi geliyor. Kürtler sürekli katledilip tutuklanıyor” ifadelerini kullandı.

“Kuzey Kutup bölgesindeki buzullarda 3 Kürt bir araya gelse saldıracaklar” diyen Ekinci, şunları söyledi: “Suriye, Irak ve İran’da bulunan Kürtlere de her gün saldırı gerçekleşiyor. Nerede bir Kürt varsa ona saldırı gerçekleşiyor. Hadi diyelim buradaki Kürtler başkaldırıyor diye saldırıyor. Ancak bu dediğimiz Kürtler bu devletlere ne yapmış? Bu saldırılara karşı birlik olmak lazım. Siyasi görüşler ayrı olabilir ama birlik noktasında bu görüşleri bir kenara bırakmak lazım. Ya birlik olacağız ya da bir bir gideceğiz” diye konuştu.

MA / Fethi Balaman – Ayşe Sürme