EŞİK: İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadınları ve çocukları ateşe atmaktır

Eşitlik İçin Kadın Platformu’nu (EŞİK) oluşturan 310’dan fazla kadın örgütü, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir söz olduğunu belirterek, bu sözden dönmenin “ülkede kadınları ve çocukları ateşe atmak” olduğuna dikkat çekti.

Platform, 5 Ağustos günü toplanacak olan AKP MYK’sına seslenerek, “Sözleşmeden geri çekilme yönünde karar verirlerse ortaya çıkacak sonuçlardan sorumlu olacaklardır.” dedi.

Fotoğraf: Kadınlar Birlikte Güçlü

Eşitlik İçin Kadın Platformu’nu (EŞİK) oluşturan 310’dan fazla kadın örgütü ve destekleyen 15’e yakın sivil toplum örgütü, AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesine yönelik girişimlerine karşı yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 6’ıncı yılında Türkiye devletinin sözleşmeden çekilmeyi konuştuğuna dikkat çekildi.

‘Devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor’

6 yılda kadına yönelik şiddetin tırmanmasına rağmen sözleşmenin etkin şekilde uygulanmasının değil kaldırılmasının gündeme getirildiğine işaret edilen açıklamada, bu durumun devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geldiğine vurgu yapıldı.

‘Türkiye imzalayan ilk ülke’

Açıklamada, Türkiye’nin 9 yıl önce İstanbul’da törenle imzaya açılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ni diğer adıyla “İstanbul Sözleşmesi”ni ilk imzalayan ülke olduğuna işaret edildi.

‘Karalama kampanyaları devlet tarafından benimseniyor’

Açıklamada, o gün hükümette olup imza atan aynı siyasi partinin bugün kadınlara vermiş olduğu şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, failleri gerektiği şekilde cezalandırma sözünü yerine getirmekten vazgeçeceğini ilan ettiğine vurgu yapıldı. İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin son birkaç yıldan bugüne göz yumulan karalama kampanyalarının devlet tarafından da benimsendiğine işaret edilen açıklamada, şunlar ifade edildi:

“Numan Kurtulmuş’un son açıklamasının hemen üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapmış olduğu ‘Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın.’ açıklaması ile resmi nitelik kazanmıştır. AKP MYK toplantısında İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinin görüşülmesi ve bazı tarihlerin telaffuz edilmesi bu resmiyetin son derece kaygı verici göstergeleridir.”

‘Sözleşmeyi 45 ülke ve Avrupa Birliği imzalamıştır’

Türkiye’nin de kurucularından olduğu Avrupa Konseyi’nin hazırladığı sözleşmenin, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandığının hatırlatıldığı açıklamada, “Kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda en önemli uluslararası belge olarak bir dünya sözleşmesi olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bugün Kazakistan ve Tunus gibi çeşitli kıtalardan birçok ülke Avrupa Konseyi üyesi olmadıkları halde bu sözleşmeye taraf olmak için gerekli işlemleri tamamlamaktadır.” denildi.

‘Bu sözden dönmek kadınları ve çocukları ateşe atmaktır’

İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara ve çocukların hayatlarını korumak için verilen bir söz olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Ve bu ‘sözden dönmek’, günde en az 3 kadının öldürüldüğü, bilindiği kadarıyla yılda 28 bin 360 çocuk istismarının yaşandığı bir ülkede kadınları ve çocukları ateşe atmaktır.” diye kaydedildi.

‘Sözleşmeden çekilmek diğer yasalardan da vazgeçildiğinin dünyaya ilan edilmesidir’

İstanbul Sözleşmesi’nin, başta cinsiyeti nedeniyle kadınlara uygulanan şiddet olmak üzere şiddete uğrayan her bireyi korumayı ve şiddeti önlemeyi esas alan uluslararası bir sözleşme olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, şunlar ifade edildi:

“Dolayısıyla sözleşmeden çekilmek, sözleşmenin referans aldığı ve Türkiye’nin de taraf olduğu tüm temel insan hakları belgelerini de tartışmalı hale getirmek anlamına gelecektir. Dahası, Anayasa’daki eşitlik ilkesinden, şiddeti önlemek ve maruz bırakılanları korumakla ilişkili diğer yasalardan vazgeçildiğinin, devlet olarak kadın erkek eşitliği ve kadına karşı şiddeti önleme politikasını terk ettiğinin tüm dünyaya ilan edilmesidir.”

‘Hak ihlalleri artacaktır’

İstanbul Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasının insanların elbette bu haklarından vazgeçecekleri anlamına gelmeyeceğine vurgu yapılan açıklamada, “Ancak korkutucu olan yasaların caydırıcı etkisi zarar göreceği için hak ihlalleri artacaktır.” denildi.

‘İptali için gösterilen sebepler toplumu yanıltmak amaçlı’

İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için gösterilen sebeplerin toplumu yanıltmak ve asıl niyeti gizlemek amaçlı olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi:

“İstanbul Sözleşmesi ve Sözleşmeye paralel iç hukuk düzenlemesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na karşı belli çevreler uzun süredir çarpıtılmış iddialar ileri sürmektedir. Bu iddialar Sözleşme’nin ve 6284 sayılı yasanın ‘aile yapısını bozduğu, nafaka yükümlülüğü getirdiği, ailenin dağılmasını ve boşanmaları artırdığı, özelde Sözleşme’nin eşcinselliği teşvik ettiği’ gibi 9 yıl önce bu yasal metinleri törenle yürürlüğe koyan karar vericileri etkilemek, kamuoyunu yanıltmak amacıyla ortaya atılan asılsız, mantık dışı söylemlerdir.”

‘Eşitlik fikrini yok etmeye yönelik bir hamledir’

Açıklamada, Sözleşme karşıtlarının öne çıkardığı gerekçeler başka olsa da, asıl sebebin sözleşmenin şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak tanımlaması ve kadınlarla erkeklerin eşit olduğu fikrini temel alması olduğuna vurgu yapıldı. Açıklamada, “Aileyi parçalayan asıl olgunun şiddet olduğu bu denli açıkken, şiddeti önleme amaçlı bir toplumsal metni ‘aileyi ve toplumu parçalayacağı’ iddiasıyla yok etmeye kalkışmak aslında eşitlik fikrini yok etmeye yönelik bir hamledir.” denildi.

‘İstanbul Sözleşmesini savunmak acil gündem olmalıdır’

Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmanın, sadece cinsiyet eşitliği talep edenlerin değil, inanç, etnik köken, dil, mezhep, felsefi görüş ve bunun gibi nedenlerle ayrımcılığa maruz bırakılan tüm toplumsal kesimlerin en acil gündemi olması gerektiği belirtildi.

Platform, 5 Ağustos’ta toplanacak AK Parti MYK’sına seslendi

Sözleşmeden geri çekilme niyet beyanları son bulana kadar 310’dan fazla kadın örgütünün yer aldığı platformun nöbette olacağına işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:

“5 Ağustos günü Sözleşmeden çekilme konusunu görüşecek olan AK Parti MYK üyelerine sesleniyoruz;  Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bir ülkede kadınları şiddetten koruyan bir sözleşmeden geri çekilme yönünde karar verirlerse ortaya çıkacak sonuçlardan sorumlu olacaklardır. Bir kez daha hatırlatmak isteriz; Kadınlar kazanılmış haklarından ve şiddetsiz bir hayat mücadelesinden asla vazgeçmeyecekler.”