EŞİK’ten muhalefete uyarı: Belki de bu son şansımız

10. TBMM İzleme Raporu’nu açıklayan EŞİK Platformu, iktidarın TBMM’yi kilitlediğini, muhalefetin ise etkili politika üretemediğini belirtti.

EŞİK, muhalefetin, kadınlar aleyhine sonbaharda Meclis’e gelebilecek tekliflere karşı şimdiden hazırlıklı olmasını isteyerek, “Gelecek tehlikeler kapıda, sonbaharda Meclis açıldığında; belki de bu son demokrasi kırıntılarından bir değişim yaratmak için son şansımız.” dedi.

Fotoğraf: Depo Photos

Eşitlik İçin Kadın (EŞİK) Platformu, “10. TBMM İzleme Raporu”nu açıkladı. Rapora ilişkin yapılan basın açıklamasında, Türkiye’de yaşayan kadınlar, çocuklar, LGBTİ+ların bir gece yarısı “tek adam” kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimiyle daha da korunmasız hale geldiğine vurgu yapıldı.

Sözleşmenin, yürürlüğe girdiği andan itibaren etkin şekilde uygulanmamış olsa da toplumsal cinsiyet eşitliği alanında kazanılmış haklar açısından bir güvence olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi:

“Hala öyle; çünkü sözleşmenin TBMM’de oy birliğiyle kabul edildiği 6251 sayılı uygun bulma kanunu halen yürürlükte. Dolayısıyla Sözleşme’nin tüm maddeleri, anayasal olarak geçerli. Ayrıca Danıştay’a açılan 200’ü aşkın yürütmeyi durdurma talepli iptal davasından sadece birinde yürütmeyi durdurma talebi reddedildi. Diğer davalarda henüz ne yürütmeyi durdurma ne de İstanbul Sözleşmesi ile ilgili iki ayrı Cumhurbaşkanı kararının iptali konusunda bir karar verildi.”

‘İktidar TBMM’yi kilitledi, muhalefet etkili politika üretemedi’

EŞİK Platformu’nun 10 aydır TBMM’yi izlediğinin hatırlatıldığı açıklamada, TBMM’nin, kadınların hayatları dahil toplumsal konularda tamamen devre dışı ve işlevsiz bırakılmaya çalışıldığına vurgu yapıldı.

Tüm raporlarının TBMM’nin iktidar tarafından nasıl kilitlendiğini ortaya koyduğuna işaret edilen açıklamada, “Aynı zamanda muhalefet partilerinin de TBMM’nin kilitlenmesini önlemek için etkili politikalar üretemediğine tanık olduk. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarılma süreci de bunun göstergelerinden biri oldu.” denildi. 

‘Muhalefet ortak tavır sergileyemedi’

Açıklamanın devamında muhalefete ilişkin şu eleştiriler yer aldı: “Muhalefet, İstanbul Sözleşmesi’ni oybirliği ile uygun bulan TBMM’nin iradesine sahip çıkarak, hemen bir araya gelip ortak bir tavır sergileyemedi. Toplumsal muhalefeti bu konu etrafında birleştirmek için bir çaba harcamadı. Son olarak da Sözleşme’nin uygunluk yasası olan 6251 sayılı yasaya hukuken ve fiilen sahip çıkmaya çalışmadı.

Oysaki Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince 6251 sayılı uygunluk yasası yürürlükte olduğu sürece, sözleşmenin hükümleri hala birer yasal düzenleme olarak yürürlükte… Çünkü parlamenter kabine sisteminde aslolan Parlamentonun uygun bulması, Cumhurbaşkanı onayı formalitenin yerine getirilmesi hükmündeydi.”

‘4. yargı paketi ile bir ayrımcı düzenleme daha’

TBMM’nin ve muhalefetin TBMM’deki varlığının işlevsizleştirilmesinin sonuçlarını 4. Yargı Paketi düzenlemesinde de gördüklerinin belirtildiği açıklamada, “CHP, HDP, İyi Parti ve TİP’in tüm uyarılarına rağmen TBMM yeni bir ayrımcı yasal düzenleme daha yaptı. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının boşanılan eşe karşı işlenmesi halini de nitelikli hâl kapsamına aldı, böylece cezai müeyyidesi artırıldı.” denildi.

‘TBMM eliyle geniş bir kadın kesimi aleyhine ayrımcılık yapıldı’

Ancak sözlüler, nişanlılar, sevgililer, nikahsız birlikte yaşayanlar, dini nikahlılar, hiç sevgili olmayan ısrarlı takip mağdurlarının bu kapsamın dışında tutulduğuna işaret edilen açıklamada, “TBMM eliyle geniş bir kadın kesimi aleyhine ayrımcılık yapılmış oldu.” diye kaydedildi. 

‘Somut delil kriteri getirildi’

Aynı şekilde, 4. Yargı Paketi ile katalog suçlarda tutukluluk için “somut delil” aranması kriterinin getirildiğine işaret edilen açıklamada, “Katalog suçlar arasında yer alan çocuk cinsel istismarı ve tecavüz suçlarında da ‘somut delil’ kriteri getirilmiş oldu. Muhalefet partilerinin bu suçların kapsam dışında tutulması için yaptığı tüm öneriler, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Böylece, zaten fiili olarak tutuklu yargılama ve mahkumiyet konusunda büyük sorunlar yaşanan cinsel suçlar konusunda bundan böyle tutuksuz yargılamayı usul haline getirecek düzenleme ile cezasızlık olasılığı yükseltilmiş oldu.” denildi.

‘TBMM’yi ilgilendiren Peker’in iddiaları karşısında harekete geçilmedi’

Derin devlet bağlantılı organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ülke gündemini sarsan ve doğrudan TBMM’yi ilgilendiren iddiaları karşısında TBMM’de herhangi bir araştırma komisyonu vb. mekanizma harekete geçirilmediği gibi, muhalefet partilerinden gelen bu yöndeki tüm öneriler de reddedildi.

‘TBMM iktidarla birlikte yangınları ve selleri izlemeyi tercih etti’

TBMM’nin 17 Temmuz günü tatile çıkarıldığının anımsatıldığı açıklamada, “Özellikle 28 Temmuz’da başlayan ve ülkenin birçok noktasında halen devam eden yangınlarda kayıplar büyürken, iktidar ise adeta bilerek isteyerek seyirci konumunda kalmayı ve muhalefeti suçlamayı tercih etti. TBMM Başkanlığı bu olağanüstü afet hali nedeniyle TBMM’yi görev çağırmadı ve siyasi iktidarla birlikte yangınları ve selleri izlemeyi tercih etti.” denildi.

‘Belki de son şansımız’

Ülkenin bir yandan seller/yangınlar, bir yandan işsizlik, yoksulluk, her daim adaletsizlik ve anti demokrasi, hepsini yatay kesen toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle savrulduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Gelecek tehlikeler kapıda, sonbaharda Meclis açıldığında; belki de bu son demokrasi kırıntılarından bir değişim yaratmak için son şansımız.” diye kaydedildi. Açıklamada, muhalefete şu hatırlatmalarda bulunuldu:

  • Sırada 6284 düzenlemesi var! Referansını İstanbul Sözleşmesi’nden alan bu yasa da tabii ki İstanbul Sözleşmesi düşmanlarının listesinin başında!  
  • 6284’ün kırpılması, cinsiyet temelli şiddete maruz kalan, bu nedenle öldürülen kesimleri daha da korunmasız hale getirecek.
  • Nafaka hakkının gasp edilmesi, kadınları şiddet gördükleri eve mahkum edecek.
  • İstismar edildiklerinde, doğaldır ki somut delil sunamayacak çocuklar, tutuklanmayacak istismarcıyla karşı karşıya bırakılacak.
  • İstihdamda yer almaları için en ufak bir politika üretilmeyen kadınlar, kamu kuruluşlarının kreş açmasının fiilen yasaklanmasıyla çalışma hayatından iyice soyutlanacak.
  • Yıllardır kamuoyuna erken yaşta evlilik mağduru olarak sunulan bir grup hükümlüye getirilecek afla, erken yaşta evlilik adı altında çocuk istismarı meşru hale getirilecek.
  • Belki sıra, diğer uluslararası sözleşmelere, mesela çocuk istismarını önlemeyi amaçlayan Lanzarote Sözleşmesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne gelecek.

Açıklamada, muhalefete şu çağrı yapıldı: “Tüm muhalefeti Türkiye’yi, Taliban inançlarını tartışmaya gerek kalmayacak şekilde, evrensel hukuk ilkeleri, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, laiklik ve demokrasi eksenine döndürecek adımları atmaları için harekete geçmeye çağırıyoruz.”

Raporda; Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekilmek zorunda kaldığı 1 Temmuz 2021 tarihini de kapsayan bir aylık dönemde (16 Haziran-17 Temmuz 2021) TBMM’nin kadın, kadın cinayetleri, cinsiyet temelli şiddet ve ayrımcılık konusundaki performansı şöyle yer aldı:

  • 71 kanun teklifinden sadece BİR’i
  • 2 Meclis genel görüşme önergesinden HİÇBİRİ 
  • Bin 118 soru önergesinden SADECE 17’si
  • 172 Meclis araştırma önergesinden YALNIZCA 2’si
  • Bin 651 basın toplantısından ANCAK 16’sı
  • 18 grup toplantısından sadece 3’ü, o da BİRKAÇ CÜMLE ile kadın haklarına ayrıldı
  • LGBTİ+ların adı TBMM çatısı altında sadece 5 KEZ anıldı

Yeni1Mecra