Gazeteciler soramadı, Soylu cevaplamadı

HaberTürk’te yapılan programda Sedat Peker’in açıklamalarının odağında yer alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya gazeteciler soru sormakta zorlanırken, Soylu’nun soruların büyük bir kısmını cevaplamaması dikkat çekti.         

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarının odağında yer alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk’te katıldığı canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Habertürk program yapımcıları Kübra Par, Veyis Ateş ve Mehmet Akif Ersoy’un yanı sıra TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile Sözcü yazarı İsmail Saymaz’ın yer aldığı programda Soylu, gazetecilerin sorularına net cevaplar vermezken, dikkat çeken açıklama ve suçlamalarda da bulundu.

Programın giriş bölümünde siyasete nasıl başladığını uzun uzun anlatan Soylu, asıl merak edilen soruları sormak için araya giren gazetecilerin sorularını duymazdan gelerek, “terörle mücadele” konusunda görüşlerini tekrarladı.

‘Bu iddiaların hepsi saçmalık’

Israrla Sedat Peker’in açıklamaları hakkında sorular sorulan Soylu, “Şunu söyleyebilirim. Organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca herkesin bildiği, tanıdığı birisinin bu iddialarının hepsi saçmalık. Bunlarla ilgili hiç muhatap değiliz. Dikkat ederseniz 1 ve 2. videoda şahsımla alakalı bir şey yok. Bir şey gördüm. Hepimiz eski Türkiye’yi biliyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız süreçleri de biliyoruz. Bir siyasal kadastrasyon gördük. Bir tasarım, bir kötü plan, bir kirli plan” diyerek yanıtladı.

‘Bir sessizlik hakim’

Soylu konuşmasının devamında, “Söylediklerini ipe sapa gelmez sözler olarak görmedik. Binlerce istihbarat elemanımız var. Bazen suç çetesi çökertiyoruz. Bütün devletlerin vardır. Resmi ve meşru bir şeyden bahsediyoruz. Baktık ki bir eleman bir speakerlık yapıyor. Biz sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye’ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor. Neredeyse herkese ipiniz elimizde diyor ve bir sessizlik hakim” dedi.

Davutoğlu’na ithamlar

Dönemin Başbakanı ve şimdiki Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile ilgili ithamlarda da bulunan Soylu, “Türkiye’nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da fırsat vermeden son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye giriyorlar. Yıl 2015, Ahmet Davutoğlu genel başkan. 7 Haziran seçimleri gelmeden önce bir MYK toplantısında biz HDP ile bir anayasa yapabiliriz diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz şaşırdık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi. Bugünkü gibi hatırlıyorum ilk MKYK toplantısında bugün DEVA Partisinin başkanı Ali Babacan şunu söyledi: Hiç bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız. Dedim ki “Bu seçim tamamlanmamıştır. Kampanyaya devam edelim” ifadelerini kullandı.

Soylu devamla “Bu arada ne oldu? Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP ile AK Parti’nin iktidarı için canhıraş bir mücadele yaptı. Bir kısım arkadaşlar bunun doğru olmayacağını, bunun Türk siyasetinin de doğasına aykırı olduğunu. Türkiye’yi başka bir tarafa getirebileceğini ortaya koyduk. Bir taraftan CHP ile iktidar kurabileceğine inanan birisi bir yandan HDP ile anayasa yapabileceğine inanan birisi. Peki dert ne? Recep Tayyip Erdoğan. Bir ara Sayın Davutoğlu’nun tam anlamıyla dengesi kayboldu. ‘Hepinizin odalarınızda ne konuştuğunuzu tek tek biliyorum ve dinletiyorum” dedi. MYK üyelerine söyledi. “Neler söylediğinizi biliyorum’ dedi. Ve biz donduk. Arkadaşlarla birbirimize baktık. Bunun ne anlama geldiği açık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık” dedi.

Soylu, CHP ile koalisyonun doğru olmadığına dair Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü de anlattı.

‘Bu meselelerin siyasal sonuçlarını tüm Türkiye gördü’

Soylu sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine Davutoğlu’nun etkili olduğu think tank kuruluşlarının birine Mithat Sancar geldi. Sancar orada, bu kritik dönemde bir şey söyledi. Şu: 1- Apo içeriden çıkacak, 2 – Kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, başına geçecek. 3 -Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak. Yani bir anayasa ortaya konulacak. 4… (bunu aklıma gelince söyleyeceğim). Sonra hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. O dönem Davutoğlu ile çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz dört beş arkadaş bir araya geldik, dedik ki bu mesele tehlikeli noktaya gidiyor… Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşlarımızla mücadele başlattık. Üç, dört arkadaşım (isimlerini vermeyeyim).

‘Birileri devreye girdi’

“Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Türkiye’nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur” diyen Soylu, “Neden kimse tepki göstermiyor?” sorusu üzerine “Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye’nin son kalıntılarını süpüreceği anda birileri devreye girdiler. Bugün Suriye’de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. ABD’nin üslerinin sayısı 6’dan 14’e çıktı. Türkiye’ye karşı bir ekonomik saldırı var. Türkiye’nin kendine ait bir anayasası olsun, Türkiye Suriye konumuna düşsün istediler. Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var. Özne seçilmemin sebebi şu: 1- Ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti’nin yöneticiliğini de yaptım. 3- Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz, terörle mücadelemize devam ediyoruz yani” diye belirtti.

‘Erhan Tuncel, Peker’e emanet edildi’

Soylu programın ilerleyen dakikalarında, Dink cinayeti zanlılarından Erhan Tuncel ile Peker’in ilişkisi olduğunu öne sürdü. Soylu, Peker’in tecavüz suçuyla alındığını ve dosyanın emniyette kapatıldığını da iddia ederek, Peker’in adamlarının silah ruhsatlarını Bilecik’ten aldığını söylediğini anlattı, Bilecik’te kim var? Veli Küçük var?” dedi. Soylu şunları kaydetti: “Özel Harp Dairesi ne zaman kuruldu Türkiye’de? Parasını kim verdi? Bunu kim söyledi? Rahmetli Ecevit, böyleymiş sonra öğrendim dedi. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel, Hrant Dink cinayetinin azmettiricilerinden biri olarak görünmüyor mu? Kim Sedat Peker’e emanet eder. Bu kadar cürmün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kız, karakola gidip teşhis ediyor, o dosya kapanıyor. (Peker için) İddianın sahibi değilim, belge var. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor (Peker), orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, biz Bilecik’ten aldık diyor. Silah ruhsatlarını Bilecik’ten aldık diyor. Bilecik’te kim var? Veli Küçük var.”

Gazetecilerin o esnada Soylu’ya, Hrant Dink cinayetiyle ilgili ortaya attığı iddianın neden mahkemelere iletilmediği sorusunu soramamaları dikkat çekti.

‘Neden ses çıkarmadınız Peker’e?’

AKP’nin mafyayı bitirdiğini öne süren Soylu,  “Sedat Peker Rize’den Edirne’ye kadar AK Parti için mitingler düzenledi. AK Parti’nin aile fotoğrafına girdi. AK Partililer kendisini çok seviyordu. Siz 2012 yılında tecavüz dosyası var diyorsunuz. Bu zamana kadar neden ses çıkarmadınız Peker’e?” sorusuna “Genellemek çok yanlış olur” cevabını vermekle yetindi.

Peker’e neden koruma verildi?

Peker’in de kendisine koruma verildiği yönünde yaptığı açıklamalara paralel ısrarla sorulan “Peker’e neden koruma verildi?” sorusuna ise Soylu, dikkat çeken cümlelerle yanıt verdi: “Gerek organize suç örgütlerinin mensupları, gerek liderleri, gerekse bu konuda iktidarı ve siyaseti istismar etmek isteyenler yanaşırlar, kendi meşruiyet alanlarını oluşturmaya çalışırlar, iş alemiyle oluşturmaya çalışırlar, siyasi partilerle oluşturmaya çalışırlar. Amaçları nedir? Korumaya mı ihtiyacı var Sedat Peker’in? Amacı ne? Tam da sizin bahsettiğiniz, acaba AK Parti’nin lehine midir aleyhinde midir? Ben akademisyenlerin kanında banyo yapacağım. Lehine midir aleyhinde midir? Ortalama bir akıl bunun aleyhinde olduğunu bilir. Biraz önce söylediğiniz her biri AK Parti’yi ya da diğer partiler… CHP’li vekilin attığı tweeti sen de biliyorsun ben de biliyorum. Bütün bunların tamamı organize suç mensuplarının bir takım zaafiyetlerden istifade ederek meşruiyet sağlamaktır. Rize’deki toplantısına suç duyurusunda bulunulmuştur.”

‘Korumasını aldım, Kaftancıoğlu tehdit edildi’

27 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum. Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma geldi. İstihbarat, terör, bütün arkadaşlar bilirler ki benim ihbar ağım geniştir. Kadıköy Emniyet Müdürü masaj salonları gibi yerlere gittiği geldi, Sultanbeyli Emniyet Müdürü’nün para taşıma işi bana geldi. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun korumalarını aldık, tehdit yoktu. Tehdit olmayan birisine, bu konuda herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Dedim, kaldırın kardeşim. Burada bunu takip eden, bu konuda hedef gösterildiği zaman konuya müdahale eden devletin kurumları var. Korumasını aldım, 15 gün sonra DHKP-C tehdit etti Kaftancıoğlu’nu.

‘Koruma verildiğini 2018’in ortasında öğrendim’

Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş diyorum. Bu sektör Sedat Peker’de de istenildiği yerde olan bir şey. 2017’de Özgür Taşdemir, bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var, bunlara DHKP-C baskını sebebiyle bu tehdidi yenilediler. Netice itibariyle bu tehditle beraber bunu sağlayabilecek imkanı oluşturdular. Ben bunu 2018’in ortalarından sonra öğrendim. Sedat Peker’in bir polis koruması olduğunu. Mesela HDP’nin Eş Başkanı Pervin Buldan’a korumayı ben verdim. Bir provokasyonla karşı karşıya kalmamak için. Sezai Temelli’ye de korumayı ben verdim. Öğrendiğimde ne oldu? Başından ben bu korumayı verir miydim? Vermem. İstihbarat başkanı dedi ki, bir operasyondayız, biraz sabredin ne olursunuz. Yurt dışına çıktığında koruması yanında değildi. Kimin burada bir istismarı varsa, bir imtiyazı, bir kurgusu, bunun hesabı da sorulacak.

‘Kaçmam, biliyorsam söylerim’

Soylu, Peker’in eski AKP’li vekil Metin Külünk’e ve Hürriyet’in basılması olayına ilişkin açıklamalarına ve “İşlem yapılacak mı?” sorusuna şu cevabı verdi: “Bu konuyla ilgili herhangi bir bilgim yok. Kaçmam biliyorsam söylerim. Organize suç örgütü mensupları her yere sızıp veya hırsızlar, benim adımı kullanan en az 30 kişi hapse girdi. Hakikatten bazıları tanıyor, istismar etmek isteyen kimse yok mu sizin isimlerinizi? Organize suç örgütleri kendilerini devlete yanaşık göstermeye çalışır. Bu adam, Rize’de bir adam öldürülüyor, öldüren bunlar, ya bayramda mahkeme toplanıyor, olay ortadan kalkıyor. 1998, 1999, 2000. Eğer ben bunları söylemezsem, ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi. Bir organize suç örgütü liderinin ipe sapa gelmez iddialarını doğru kabul edersek İçişleri Bakanı’nı da yargılarız, bu ülkenin bütün yöneticilerini de yargılarız.

‘Korkut Eken gibi tiplerden hoşlanmıyorum’

(Peker’in Kutlu Adalı iddiası) Ben DYP’de siyaset yaptım. Binlerce insanla, yüzbinlerce insanla diyalogum oldu. 5 yıl Gaziosmanpaşa’da ilçe başkanlığı yaptım, 25 yaşındaydım. Beni bir tane finanse ettiğini söyleyen birisi olsun, kimsenin yüzüne çıkmayacağım. Erdal Aras partinin bir kişisi. Netice itibariyle partinin belediye başkanlığı adayı. Bir kişi birisiyle bir ilişki kurduğu için onu o günkü partiye ya da AK Parti’ye havale etmek mümkün mü? Zaten benim finansımı herkes sağladı, referandumda FETÖ sağladı diyorlar. Benim bir cipim vardı, onla gezdim. Kim bizi almayacak kongreye, öyle bir şey yok. Bunların hepsi uydurulmuş hikayeler. Korkut Eken olayı, ben bu tiplerden hoşlanmıyorum. Arif Çetin jandarma tarihinde önemli işler yapıyor, bu raconu keserim mi demesi lazım? Devlet bize şeref veriyor.

(Peker’in kardeşi) Ruhsatsız silah nedeniyle alındı, tam da Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle alınmak zorunda.  Bu meselede yazı yazdım KOM’a, işlem yapılması lazım diye. Bedelini ödemek zorunda. Ben niye iddiaları ciddiye almayayım? Benim görevim önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an meseleye müdahale etmektir görevim.

Faili meçhuller olmadığını savundu

En ufak bir şey varsa, eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Kıbrıs içinde kim yaptıysa bedelini ödemekle mükelleftir. Bizim dönemimizde bir Hablemitoğlu, onun dışında bir tane faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz değil mi? 4,5 yıldır bakanlık yapıyorum ben, iç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi kime ait? Ne olursunuz söyleyin, eğer böyle bir şey varsa, bakın ben boş kağıda imza atmaya hazırım, terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz Toros, faili meçhul cinayetler varsa, getirin boş kağıtlar getirin istifa edeyim.”

‘İşkenceyle ilgili önümüze en ufak bir şey koyamadılar’

Türkiye’de işkence uygulamalarının olmadığını savunan Soylu, “Uluslararası Af Örgütü’nün muhatabıyız. Biz acayip de mücadeleler yaptık. Özellikle FETÖ’nün, salonda şey yapılan fotoğrafları vardı ya, bu insanlığa aykırıdır falan. Burada biz bu Af Örgütü’yle ilgili her seferinde karşı karşıya geliriz, onlar Türkiye’ye gideceği yeri söylerler, göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkenceyle ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. İnsan hakları derneklerinin hepsi siyasal gözlükle bakarlar” dedi.

Gazetecilerin bu konuda soru sormamasına sanal medyada, yaşanan işkence örnekleri paylaşılarak tepki gösterildi.

‘Mehmet Ağar’a karşı hareket ettik’

Sıkça tartışılan isimlerden Mehmet Ağar’a ilişkin de konuşan Soylu, “Sayın Ağar meselesine gelirsek, 1995’te DYP’den ilçe başkanıyım. Sayın Çiller’in desteklediği adaya karşı kazandım. O zaman Sayın Ağar milletvekiliydi. Biz Mehmet Ağar’a karşı o dönem karşı hareket ettik. 1999 geçti 2002’de Çiller’le genel başkan kim olabilir diye konuşuldu. 32 yaşındayım o zaman. Sayın Çiller beni severdi. Ufuk Söylemez olur dedi olmaz dedim. Kemal Çelik olur dedi, olmaz dedim. Böyle bir sürü isim konuşuldu. En sonunda kendimi istiyorum sandı. Sen olursun dedi, sayın başbakanım ben çocuğum dedim. İlhan Kesici olabilir dedim. Biz İlhan Kesici’yle birlikte Mehmet Ağar’a karşı pozisyon aldık.2002’den 2007’ye kadar Mehmet Ağar’a karşı muhalefet ettim DYP’de. Ben bir devlet bürokratının sivil siyasette yer almasına karşı oldum. Ahmet Davutoğlu’nun bir bürokratı istifa ettirip milletvekili yapmasına da karşı çıktım. Korkut Eken gibi, Cevat Öneş gibi tiplerin devlet kurumları adına konuşmasına karşı gelenlerden biriyim” ifadelerini kullandı.

‘Ağar’ın marinada görev alması doğru değil’

Peki Sayın Ağar’ın bir marinada (Yalıkavak Marina) görev alması doğru mu? Zinhar doğru değil. Ben olsam 48 saat içerisinde o görevden ayrılırım. Bu tip adamlar bu gibi yerlerde bulunsa bunu bir yerlere yormak kolaydır. Biz bu insanlara alan açarsak Allah muhafaza Türkiye’yi başka yerden toplarız.

’10 bin dolar alan AK Partili kim?’

Soylu, “10 bin dolar alan AK Partili kim? Dönüş biletimdi diyor sizin için? Bunlara ne diyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Balkanların en büyük suç örgütü liderini Antalya’da yakaladık. Kafasına çuval geçirip gönderdik. Sonra Azerbaycanlı bir örgüt lideri Türkiye’de iş yapmak istedi ve yakaladık. Mahkeme bu kişiyi geri gönderme merkezinden Azerbaycan’a gönderdi. Sonra döndü Türkiye’nin her tarafında hareket etti. Ve Antalya’da öldürüldü. Mindia var başımın belası Gürcü. Gürcistan bunu istemedi. Hapse koyuyoruz anlaşıyoruz, çıkıyor. En sonunda kimse istemedi Beyaz Rusya’ya gönderdik.

Ben bir siyasetçi dedim partisini söylemedim. Ben işin bir parçasını söyledim. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum arkadaşlar, yargı beni çağıracak ve diyeceğim ki, bu suç örgütü lideri Bursa’daki şu olayda 18 kişi tutuklandı. Bu suç örgütü liderinin dosyası neden ayrıldı. Ben bunu soracağım. 2018’de başlayan bu soruşturma yurt dışına çıktıktan sonra işlem yapıldı. Dosya İstanbul Emniyeti’nde duruyormuş bana sordular ne yapalım diye? Hemen işleme koymalarını söyledim.

‘Hadi Özışık’la ilgili söz söyleyince kimyam alt üst oldu’

Peker’in “Benim dönüş biletimdi” sözlerinin hatırlatıldığı Soylu,  “Bir sapkının sözleri ciddiye alınamaz. Hadi Özışık’ı 30 yıldır tanıyorum. Hadi işsizdi babamın ricasıyla danışman olarak yanıma aldım. Sonra internet sitesi kurmasına da yardımcı oldum. Yardım ettiğim insanlardan hayatım boyunca yardım istemedim. Aldım, iyi de iş çıkardı. O zamanlar internet falan yoktu. İnternethaber’in kurulmasına da destek verdim. Yardım ettiğim ve destek olduğum insanlardan hiçbir şey istemiş değilim.

13’ünde ilk veya ikinci videosunda Hadi Özışık’la ilgili söz söylediği andan itibaren kimyam alt üst oldu. Böyle bir ilişki kurabildiğini. 6 ay önce beni aramış, bu adam benimle YouTube programı yapmak istiyor. Zinhar dedim, bu kesinlikle yanlış, işine bak dedim. Sebebi de şu; Sedat Peker, Berat Albayrak ve Serhat Albayrak’a yürüyor. Benim de etkim olduğunu söylüyor. Hadi Özışık’ı uzun yıllardır tanıyorum. Benim iki tane tanıdığım vardır. Bu sayıyı arttırmam. Bir tanesi Mahmut Abi, Mahmut Övür’dür. Allah rahmet eylesin bir tanesi de Şakir Süter’di. Akşam’da yazardı. Ailece hemhal olmuştuk. Şunu buradan söyleyeceğim. Hadi Özışık’a telefon açtım, ‘memleketi de sattın bizi de sattın’ dedim. Mübariz Mansimov’la ilgili haber yapmış, aradım telefonla, ‘yanlış işler yapıyorsun, yanlış adımlar atıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz.’ Ben böyle söyleyince bana attığı mesaj şu, “Seni Sedat Peker’e sattım öyle mi?” Ben dostlarımı satmam. ‘Seninle ilgili bin tane iftira atan adamın benimle ilgili bölümüne inandın ve beni sattın’ dedim. Ben bu adamla ilgili seninle hiç konuşmadığım halde seni satmış oldum öyle mi? Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim ya?

‘Peker ile ilgili müracaat ettik’

Hem İstanbul, Bursa ve İzmir’den araması var. Thodex’le ilgili bülteni 2 buçuk saatte çıkardık. Peker’le ilgili müracaat ettik. İnceleme bölümüne aldılar. FETÖ’cüleri de böyle yaparlar.

‘Cumhurbaşkanı ile genel bir değerlendirme yaptık’

Daha önce katıldığı bir televizyon programında Peker’in açıklamalarına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşmadıklarını belirten Soylu, gazetecilerin “görüştünüz mü?” sorusu üzerine bu kez, “Sayın Cumhurbaşkanı ile genel bir değerlendirme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı benim liderimdir. AK Parti’nin Türkiye’de nasıl bir yer oluşturduğunu bütün millet biliyor. Bunun nasıl bir plan olduğunu millet biliyor. Sayın Cumhurbaşkanı genel değerlendirmesini göreceksiniz Türkiye’nin yarına daha emin atmaları için açıklama yapacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yaptı bu arada oldukça net” yanıtını verdi.

Yaklaşık 2 saat süren program, gazeteciler soru soramadan ve merak edilenler yanıtlanmadan sona erdi.

MA / HABER MERKEZİ