HDP, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çözüm sürecinde Kandil’e giden milletvekillerini hedef göstermesini “derin bir acizlik” olarak değerlendirdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iddialarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, TSK’nin Gare operasyonu sonucu yaşanan ölümlerde AKP-MHP’nin payı olduğu ve bu konuda hesap vermek zorunda oldukları belirtildi. Devletin tüm imkanlarının kullanılarak HDP’nin hedef gösterildiği, yargı kararları, savcılık soruşturmaları ve medya manipülasyonları ile işlenen ağır suçların örtülmeye çalışıldığı kaydedildi.
‘Yalan ve iftira’
Açıklamanın devamında, “Bu kirli siyasetin son örneğini yaşananlar nedeniyle İçişleri Bakanlığından derhal istifa etmesi gereken Süleyman Soylu sergilemiştir. A Haber adlı yayın kuruluşuna konuşan Soylu, program boyunca elinde değnek, partimize, milletvekillerimize, seçmenlerimize ve muhaliflere kin ve nefret kusmuştur. Türkiye halkları bu tür seviyesiz programları hak etmemektedir. Yalan ve iftiralarla dolu bu program, Türkiye için bir utanç olarak tarihe geçmiştir” denildi.
HDP üzerinden Erdoğan ile bir iktidar savaşı yürütülüyor
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve milletvekillerinin fotoğraflarının gösterilerek ortaya atılan iddialara yanıt verilen açıklamanın devamı şöyle: “Çözüm süreci yaşanırken İmralı’nın ve iktidarın mesajlarını iletmek üzere Kandil’e giden Eş Genel Başkanımız Sayın Pervin Buldan başta olmak üzere partili vekillerimizin fotoğrafları program boyunca ekranlarda gösterilmiş. Çözüm süreci boyunca hükümetin bilgisi dışında Kandil’e yapılmış bir tek ziyaret yoktur. Her ziyarette İmralı’da devlet heyeti ve Öcalan arasında karara varılan konular muhataplarına iletilmiş, alınan yanıtlar, her seferinde devlet heyetinde yer alanlarca Erdoğan’a rapor edilmiştir. Esasen HDP’nin her Kandil ziyareti çözüm sürecinin Kandil’e gidemeyen taraflarını temsilen gerçekleştirilmiştir. Soylu o zaman sevap sayılan bu çalışmaları şimdi esasen bizim değil Erdoğan’ın günah hanesine yazmaktadır. HDP üzerinden Erdoğan ile bir iktidar savaşı yürütmektedir.
Devletin dahil olduğu süreç
AKP iktidarı çözüm sürecinin başlatıcısı konumunda olduğunu unutmuş durumdadır. Belirtmek isteriz ki çözüm süreci; sahiplenilmesi gereken, kan ve gözyaşının akmadığı bir dönemdir. Siyasi bekası için çözüm sürecini bitiren AKP iktidarı bu süreci yaşanmamış gibi görebilir ancak o süreçte yaşananlar hafızalarda tazedir. Devlet görevlilerinin dahil olduğu İmralı’da yapılan görüşmeler gibi Kandil’e giderek çözüm sürecini yürütmek için çaba harcayan siyasetçilerin tüm faaliyetleri, iktidarın bilgisi ve onayı dahilinde olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere ilgili tüm bakan ve devlet görevlileriyle görüşmeler yapılmış gerek İmralı’nın gerek Kandil’in görüş ve önerileri kendilerine iletilmiştir. Partimiz süreç boyunca barışın inşası için çaba harcamış, tüm zorluk ve saldırılara rağmen bıçak sırtında, onurlu bir siyaset izleyerek Türkiye halklarının barış içinde yaşaması için elinden geleni yapmıştır.
Derin bir acizlik
Kimse ölmesin diye barış çabası içinde olmak, bedeli kimi zaman ağır olsa da onurlu bir iştir. HDP’li siyasetçilerin Kandil fotoğraflarını bir suçmuş gibi gösterenler İngiltere-IRA barış görüşmeleri yürütülürken fotoğraf vermekten gurur duyan Tony Blair ve Gerry Adams’dan ders almalıdır. Güney Afrika’da hakikat komisyonları kurulurken yan yana gelenlere bakıp utanmalıdır. Utanç duyması gereken kan akmasın diye barış görüşmelerini yürütenler değil, karanlık senaryolarla savaş naraları atanlardır. Ancak, hafızalarla dalga geçercesine çözüm sürecinde kamuoyunun gözü önünde, Hükümetin bilgisi dahilinde yaşanan tüm girişim ve çabalar bu seviyesiz programda illegal bir işmiş, gizli bir faaliyetmiş gibi gösterilmiştir. Zamanında olan biten resmi işleri, istediği zaman eğip bükme keyfiyeti, sadece derin bir acizliktir!
İftiracı bakan
Yine aynı programda Ağrı Milletvekilimiz Sayın Dilan Dirayet Taşdemir de ‘Gare’ye giden HDP’li vekil’ olarak lanse edilerek alçakça bir iftiraya maruz bırakılmıştır. Süleyman Soylu program boyunca daha önce cemaatçilerin kullandığı yöntem ve dil ile HDP’li siyasetçileri hedef göstermiş, demokratik siyasette ısrar eden partimizin Ağrı Milletvekili Sayın Taşdemir’e iftira atarak nefret suçu işlemiştir. Soylu’nun bu açıklamalarla iftiracı Bakan olarak tarihe geçtiğini herkes görecektir. Gizli tanık ve itirafçı beyanlarıyla kaç hayatın karartıldığına bu ülkede yaşayan herkes şahit olmuştur. Şemdin Sakık’ın 1998’de gerçekleşen soruşturma zaptına yalan ifadeler eklenerek oluşturulan ‘Andıç Belgesi’ ile başlatılan linç furyası hafızalardan silinmemiştir. Soylu, uyduruk itirafçı beyanlarına sığınan, çamur at izi kalsın siyaseti ile demokratik siyaseti hedef alan lümpen ve mafya diliyle konuşan bir bakan olarak tarihe adını yazdırmıştır.
Topluma karşı düşmanlık
İktidar sözcüleri bilmelidir ki, yargının cemaate teslim edildiği dönemde çıkarılan yasaların imkân verdiği itirafçı ve uyduruk gizli tanık ifadeleriyle sözüm ona, partimizi demokratik siyasetin dışına itmeye çalışanlar boş hayal kurmaktadır. Soylu, cemaatten devralınan akıl ve yöntemlerle hareket etmektedir. Kör fanatizm, üstünlük vehmi ile içine düştüğü derin yanılgı, kendini inkâr ile süregiden hoyratlık ve sorumlu olduğu topluma karşı duyduğu düşmanlık kifayetsizliğini örtemiyor.
Siyasi sorumlusu AKP’dir
Bir kez daha ifade etmek isteriz ki, Garê’de yaşananların siyasi sorumlusu AKP iktidarıdır. AKP iktidarı Garê’ye alıkonulan güvenlik güçlerini değil, içinden geçtiği çürümüşlüğe çare olarak kendisini kurtarmaya gitmiştir. İktidarın yalan siyasetine itibar etmeyen toplum bu çürümüşlüğe ‘artık yeter’ demektedir. İftiralarınıza boyun eğecek, tehditlerinizden korkacak tek bir HDP’li bulamazsınız. Tek bir HDP’li bile kalsa Garê’de yaşananların hesabını sormaya devam edeceğiz. Biz gücümüzü hakikatin yanında durmaktan alıyoruz.”
MA