Ey Apollon
Sana yeminle gelmedim
Bir zafer değil bir ölüm bağışla bana
Daha birkaç gün önceki batımında Güneşin
Ne düşünüyordum, şimdi ise neyi!
Hiçbirine benzemeyecek çünkü vereceğin
Zafer bu defa adalet değil
Öyle ise bir şenliğe değil, cesedimin üstüne eğil!
Bundan sonra inanç taşıyamaz miferimi
Sonsuza dek çıkar başımdan
Fakat şöyle olması için bu son günümün, yardım et bana
Kanım! Onu akıttırma sırtımdan
Göğsümden veya boynumdan gelsin
Sonsuz uyku onun yerine
Ve o günden sonra ayağını yıkamadan
Kimse girmesin tapınakların içine
Ve kılıcını tutacak olan, elini ilkin kendi kanıyla boyamadan
Senden zafer dilemeye
Ve o günden sonra yakarış adalet için olsun
Surlarına her gün yeniden boynumdan asıldığım, Troya’ya bıraktığım,
Bu olsun denizin suyuna karışan, tuzunu tatlı kılan
Bu olsun bu bu bu zamana adanan
Bunun nasıl bir his olduğunu merakla
İlk defasında kılıcımla kestiğim bileğimden akıttığım kan
O da geri dönsün damladığı topraktan
Bir çiçek oldu ise de dönsün
Bir taş onu emdi ise de taşla yürüsün
Geri dönsün ve adımı haykırsın
Yankısı, oğlum delikanlı olduğunda kulağına ulaşacak olan.
Konuşsun başaklarda dalgalanan rüzgârın içinden: “Baban yiğitçe öldü,
Apollo ondan yana olduğu halde, o bildi adaletin başını sersemleten elini
Ve genç alnına yepyeni bir çizgi eklendi, öncekilerden daha derin
Ve Hektor onun yanında istemedi bir başka çizgiyi,
Ölümü diledi” desin.
(2018 Troya yılında yazıldı.)