İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), her gün 3-6 yaş arasında çocuğu olan yoksul ailelere 14 Ekim 2019’dan bu yana günlük 1 litre, toplamda günlük 75 ton süt dağıtıyor.
Abdullah Aysu, İstanbul’un 82 köy/mahallesinde toplam 701 üreticiye, domates, biber, patlıcan ve karpuz olmak üzere 3 milyon 591 bin bedelsiz fide dağıtımı yapıldığını belirtiyor.
Adnan Genç
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul gıda rejimini düzenlemek için bir ekip kurdu ve çalışmalara başladı. Ekip gıda ile ilgili aşağıda yapılan, yapılmaya çalışılan ve yapılacak olan işleri ortaya koydu.
Bu genel giriş aslında, bu işleri birlikte yönetmeye çalıştığı ekip arkadaşlarıyla tamamen ortaklaşa kararlar alıp uygulamaya çalışan, sevgili ve çok çalışkan dostum; Çiftçi Sen kurucu başkanı ve yıllarca bu görevi başarıyla sürdüren, tarım yazara Abdullah Aysu ile yaptığımız genel çerçeveli bir konuşmadan sonra röportaja dönen satırları için yazdım…
Gıda rejimi nedir; İstanbul içindeki ve dışındaki üreticilerle, kooperatiflerle hangi bağlam ve ilkelerle ilişki sürdürülüyor; hijyen, organik olmaklık ve fiyat politikalarıyla ilgili üzerine düşen görevler ve daha nicesini konuştuk. Şimdi de sizlere sunuyoruz.
Süt dağıtımı üzerine…
İBB, her gün 3-6 yaş arasında çocuğu olan yoksul ailelere 14 Ekim 2019’dan bu yana günlük 1 litre, toplamda günlük 75 ton süt dağıtıyor. Bu sütü başlangıçta İzmir’deki Tire Süt Kooperatifinden sağlıyordu. Bu karbon ayakizi bakımından yanlıştı. İstanbul’daki hayvan yetiştiricilerinin örgütlenmesi ve örgütlerinin aracılığıyla sütün sağlanması gerekiyordu. Doğru olan buydu. İBB ekibi bu konuda çalıştı. Bir yandan İzmir’den süt getirilip dağıtılırken diğer yandan sütün İstanbul’dan sağlanması için paralel bir çalışma yürüttü ve 0cak 2020’den bu yana dağıtılan süt Silivri ve Çatalca hayvan yetiştiricilerin örgütleri olan kooperatiflerinden satın alınıyor, dağıtılıyor.
Ayrıca hayvanların fenni yem ile değil Nisan-Aralık arası meradan otlatılması için bu yetiştiricilerin olabildiğince İSKİ’nin havzaları sunuldu. Bu şekilde, yetiştiricilikte endüstriyel hayvancılıktan özgür mera hayvancılığına geçiş hamlesi yapıldı.
Covid döneminde bütün engellemelere karşın halka gıda kolileri dağıtarak destek olmaya çalışıldı.
Silivri, Çatalca, Pendik; Kartal, Arnavutköy, Sarıyer, Başakşehir, Büyükçekmece, Şile, Beykoz’da sebze ve meyvede aracıları arada çıkarmak için ve üretici ile tüketicinin aracı payını paylaştıracağı bir sistemi devreye aldı. Sistemde herhangi bir aracı payı bulunmuyor. Söz konusu bile değil. Bu amaçla Kadıköy-Salı Pazarı’nda üreticiler ve üretici kooperatifleri için pazar yeri kurdu, uygulamaya aldı. Bu pazarların diğer semtlerde açılması için çalışmalar, çabalar sürüyor. Pazarlar İstanbul sınırları dahilinde üreticilere, Türkiye genelindeki üretici kooperatiflerine zemin sunuyor sadece.
Pazar kurmanın öncesi var elbette. Yukarıda sayılan ilçelerin 82 köy/mahallesinde toplam 701 üreticiye, domates, biber, patlıcan ve karpuz olmak üzere 3 milyon 591 bin bedelsiz fide dağıtımı yapıldı.
Dağıtım çiftçinin hareketsiz duruma düşürüldüğü Covid döneminde, üretim sezonunda gerçekleştirildi. Fide dağıtılan çiftçilere koruyucu önlemler-ilaç kullanmadan sürecin ne şekilde yönetileceği eğitimi uzmanlarca verildi. Şu an İBB’ye ait olup 4 yıldan bu yana atıl durumda kalan 3 dekarlık bir serayı faaliyete geçirmek üzere kolları sıvadı. Çiftçilere dağıtılan fidelerin önemli bir bölümünü İBB’nin kendi bünyesinde ürettiği bu fidelerden karşılayacak.
Hayvan atıkları gübre olarak üreticiye gidecek…
Kurban Bayramı’nda İstanbul’a getirilen kurbanlıkların dışkıları İBB olarak toplandı. Daha önce çöpe gidiyormuş. Bunlar İBB tesislerine taşındı. Yakma süreçleri devam ediyor. Toplanan 2 bin 900 ton hayvan dışkısından, 700 ton civarında gübre elde edilecek. Bu gübre özellikle kışlık ve yazlık ürünlerin üretimi için kullanılmak üzere çiftçilere dağıtılacak. Bununla hedeflenen şu: Kimyasal-sentetik gübre kullanımını mümkün olduğunca azaltmak, üreticinin de böylece girdi maliyetlerini aşağıya çekmek.
Sevgili Abdullah Aysu, bu pazar için neden Kadıköy’de ve semt pazarlarından fark ne olacak? Gene aklıma geldi, organik pazarlardan özgün bir farkı olacak mı?
Çünkü Kadıköy Pazarı İBB’nindi de ondan. Diğerleri ilçe belediyelerine ait. Aracı yok. Üretici, tüketici ile doğrudan buluşuyor bu pazarlarda. Ürünler daha sağlıklı, kaliteli ve taze. Organik Pazar hazır organik üretime geçmiş olan çiftçilerin ürünlerini pazarlıyor. İBB’nin kurduğu – Üretici ve Kooperatif Pazarları- endüstriyel tarımdan kimyasalsız tarıma destek olmak, üretici ve tüketiciyi doğrudan buluşturarak doğal üretime geçişe-değişime destek olmak. Hazırcı değil, yani değişimin bir parçası olma amaçlı.
Organik pazarlar sertifika şirketlerinin denetiminde ve yönlendirmesinde, izlenebilirliği üretici ve tüketici tarafından kolektif yapılmamakta. Yönlendirme ve üretim süreci sertifika şirketlerinin denetiminde olduğu için çiftçi ürettiğini yabancılaşmaktadır. Bu endüstriyel organik sertifikalı ürünlerin fiyatı yüksek, gıdadaki paniği ranta çevirme aracı.
Pazar konusunu biraz daha açalım mı? İBB’nin pazar kurma nedeni ne?
Kurulan ve kurulacak olan bu -Üretici ve Kooperatifleri Pazarları- ile üretici ve tüketicilerin aracılardan arındırılmasının yanı sıra çiftçilerin endüstriyel tarımdan bilge tarıma geçiş süreçlerinde eğitim-bilgi, girdi ve pazar desteği verilerek değişimine destek olmak. Fiyatların diğer semt pazarlarının fiyatının altında seyrini sağlama. Organik sertifikalı ürün fiyatının çok daha altında olabilirliğini uygulayarak göstermek.
Pazarda kadın durumu/oranı nedir?
Kadın pazarcılar İBB tarafından kurulan Kadıköy’ün kadim Salıpazarı’nda çoğunlukta, erkekler azınlığın azınlığı durumunda. Böyle olması için özel bir çaba harcanmadı. Kadınlara olanak sunuldu, onlar da değerlendirdi.
Ürünlerin denetimi nasıl oluyor?
Çiftçi Kayıt Sistemi’nden belge getirmeleri gerekiyor. Başkasının ürününü veya halden satın alıp pazarda satmaması ve bu yolla aracılık yapmaması için her sezon öncesi, neyi ve ne kadar üreteceği belirlenip takip edilecek. Üretim süreci İBB Muhtarlıklar ve Gıda Daire Başkanlığı elemanlarınca izleniyor, değişime öncülük, önderlik yapılıyor, bilgi ve girdi desteği buradan sağlanıyor. Bunlar zaten beraberinde izlenebilirliği sağlıyor. Dönüşüm böyle ilerliyor. Yani İBB elemanları sürekli alanda, çiftçinin yanı başında.
Pazarda fiyat belirleme asıl oluyor?
Fiyatlar üreticiler tarafından belirleniyor. Kendilerine bir fiyat dikte edilmiyor. Semt – Pazar fiyatını aşması halinde nedeni sorulacak ve ortak çözüm üretilecek.
Pazara giriş nasıl? Engellemeler oluyor mu acaba?
Pazar yerinde belediyenin elemanlarının kontrolünde pazara giriş yapılıyor. Pazar süresince-kapanışa kadar birlikte oluyorlar.
İstanbul Gıda Rejimini yeni bir anlayışla tesis etmek elbette engelsiz olmaz. Var, hem de çok. Ama engelleri bahane göstermek değil, karşınıza çıkarılan 9 metrelik duvar için on metrelik merdiveni imal ederek aşmayı bu Gıda Rejimi ekibi önüne koymuş durumda.
Pazarın organizasyonu?
İstanbul İçin Yeni Bir Gıda Rejimi Programının bir ayağı olarak planlandı. Nisan ayında uygulanacaktı. Pandemi nedeniyle sarktı. Şu an 3 kadın 2 erkek üretici ve İBB Gıda Dairesi ile İSYÖN’ü temsilen 2 erkek olmak üzere 7 kişilik bir komisyon tarafından pazarın günlük işleri katılımcı bir anlayışla organize ediliyor.
Abdullah Aysu, İstanbul’daki balık hali dahil bütün hallerden sorumlu kişi… Bütün pazarların sorumluluğunun onda olduğu gibi… Merkez ofisi, Beylikdüzü sahilindeki Gürpınar köyünde… Üreticiyle iç içe ve her an, hem kentin her noktasında hem de zaman zaman Anadolu’daki üreticinin yanında. Alışkın olduğu tempo ve ‘Başkan Aysu’ya başarılar diliyoruz. Onun ve birlikte çalıştığı ekibin başarısı…