İstihdamda derin bölgesel eşitsizlik var

TÜİK verileri esas alındığında 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 16’ı Doğu ve Güneydoğu illerinde iken her 5 işsizden biri yani yüzde 20’si bu iki bölgede bulunuyor.

Bazı alt bölgelerde işsizlik oranları yüzde 25’in üzerindedir. Kadınlar için işsizlik oranı TRC3 bölgesinde (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) yüzde 42,1’dir.

Fotoğraf: Sertaç Kayar

Sinan Ok

Bir önceki yazıda Türkiye emek alanında genel işsizlik artışı, genç işsizliği, eğitimli işsizliği, istihdam azalışı, kayıtdışılık ve genel katılma oranlarının düşüklüğünün açığa çıkardığı sorunları yazmıştık. Özetle emek açısından 2020 yılının 2019 yılından daha zor geçeceğini ifade ettik.

Ancak tüm verilerde olduğu gibi işsizlik ve istihdamda da bölgesel olarak aynı düzeylerde kriz yaşanmadığı görülmelidir. Türkiye genelinde 815 bin nüfus artışına karşın; 932 bin işsiz artışı, 658 bin istihdam azalışı olduğu ifade edilmişti. Ancak bu değişimlerin bölgesel görünümün de aslında krizin bölgesel yoğunluklarının farklı olduğu görülmektedir.

Kürt nüfus yoğunluğu olan illerde işsizlik oranı ve oran artışı yüksek!..

2019 yılında ülkenin genelinde “15 yaş üzeri nüfusun” artış gösterdiği ancak Doğu Anadolu’da azalış gösterdiği görülmektedir. TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari ), TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan), TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) bölgelerinde 15 yaş üzeri nüfus 2018 yılına göre azalış göstermiştir.

Biraz karışıkmış gibi görünen aşağıdaki ilk tabloda 2019 yılında 2018 yılına göre artan veriler sarı renk ile; azalan renkler ise pembe renk ile gösterilmiştir. Örneğin işsizlik oranı ve işsiz sayısı sütunu tümüyle sarıdır. Çünkü Türkiye’de 2019 yılında tüm bölgelerde işsiz sayısı ve oranı artış göstermiştir.

İstihdam sayısı ve istihdam oranı sütunlarında ise krizin tüm yurt sathındaki etkisi görülmektedir. Sadece TR81 Bölgesinde (Zonguldak, Karabük, Bartın) bölgesinde cüz’i bir istihdam ve istihdam oranı artışı var.

İşsizlik oranlarının en çok Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde (TRC3, TRC2, TRA2, TRB2) bölgelerinde arttığı görülüyor. Bu bölgeleri Ankara ve Suriye krizine yıllardır komşuluk eden TR63 (Hatay, Maraş, Osmaniye) bölgesi takip ediyor. Sayısal olarak işgücü azalışının en çok TRA2 bölgesinde (Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan) bölgesinde olması ise bölgede yaşanan sorunun boyutlarını göstermektedir.

Zaten işsizlik oranları en yüksek olan “Kürt nüfus yoğunluğunun olduğu illerde” yıllık işsizlik oranı artışı da yüksektir.

TÜİK verileri esas alınarak hazırlanan yukarıdaki tablo ve aşağıdaki grafik; birlikte değerlendirildiğinde özellikle Urfa, Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyükşehirlerde yaşanılan işsizlik ve yoksulluk durumu açığa çıkmaktadır. 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 16’sı doğu ve güneydoğu illerinde iken her beş işsizden biri (yani yüzde 20) bu iki bölgededir.

Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere bazı alt bölgelerde işsizlik oranları yüzde 25’in üzerindedir. Kadınlar için işsizlik oranı TRC3 bölgesinde yüzde 42,1’dir. Bu veriler ile Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katıdır.

Bölgede 1979 yılından beri uygulandığı iddia edilen GAP ve benzeri projelerin, ya da diğer politikaların işlevsiz olduğu sonuç itibariyle işe yaramadığı görülmeli ve toplumcu bir siyasetle halkın yoksulluğuna müdahale edilmelidir.

Tarihi ve doğal konumu bölgenin bu durumu ile çelişmektedir ve bu “yoksullaştırmanın” bir tesadüfün değil yıllardır uygulanagelen siyasetlerin sonucu olduğunu göstermektedir.

İstihdamın önceki yıla göre değişimini gösteren aşağıdaki tabloda ise sarı renkli hücreler önceki yıla göre artışı, pembe renkli hücreler ise azalışı göstermektedir.

Tarım ve sanayide (inşaat dahil) pembe renk hakim iken hizmetler sektörü birçok bölgede cüz’i artışlar göstermiştir. Bütün bölgelerde inşaat verilerini de içeren sanayi sektöründe istihdamın yarım milyondan fazla azaldığı görülmektedir. TR90 bölgesinde tarım sektöründeki 60 binlik istihdamın diğer sektörlerdeki azalışı karşıladığı görülüyor.

TRB2 bölgesinde ise hem hizmetlerde hem de tarımda istihdam artışı olmasına rağmen sanayi sektöründe yaşanan istihdam azalışı daha fazla olmuştur.

İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi metropollerde toplam istihdam azalışı yüzbinlerle tabloya yansımıştır. Aşağıdaki tablo 2019 yılında yaşanan istihdam krizinin tüm bölgelerde ve neredeyse tüm sektörlerde yaşandığını göstermektedir.

İstihdamın işteki durumu da işgücü piyasasını anlamak için önemli bir veridir. İşgücünün ücretlilik oranı yükseldikçe insan onuruna yakışır iş imkanları da artmaktadır. Ücretsiz aile işçisi ve kendi hesabına çalışan oranı yükseldikçe istihdamın kırılganlığı ve güvencesizliği artmaktadır. İstihdamın işteki durumunun bölgesel görünümü aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

TÜİK “kendi hesabına çalışanlar ve işverenleri” aynı başlıkta sunduğu için grafik 3 renklidir. Gri bölgenin ücretsiz aile işçiliğini, kırmızı bölgenin ise kendi hesabına çalışanları gösterdiği grafikte mavi renkliler ise ücretli ve yevmiyeli çalışanların oranını göstermektedir. Tarım yoğun olan Doğu ve Karadeniz alt bölgelerinde “kırılgan istihdam” oranının yüksek olduğu görülüyor. Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere TRA2 bölgesinde bu oran yüzde 60 civarındadır. Bu bölgede ücretli çalışma ve ücret düzeyi çok düşüktür. Bu durum SGK verileri ile de uyumludur.

Türkiye genelinde de kayıtdışılığın yüksek olduğu (yüzde 34,5) bilinmektedir. Ancak bazı bölgelerde kayıtlı çalışmanın daha istisnai bir durum olduğu aşağıdaki grafikte görülmektedir.

Her iki kişiden birinin kayıtdışı çalıştığı bölgelerin kırmızı ile gösterildiği aşağıdaki grafikte; en düşük kayıtdışı oranının yüzde 19 ile Ankara bölgesinde olduğu en yüksek kayıtdışılığın ise yine TRB2, TRC2 ve TRA2 bölgelerinde olduğu görülmektedir.

TÜİK verilerinin de gösterdiği açık acı gerçek; yoksulluk ve işsizliğin tüm bölgelerde aynı yoğunlukta yaşanmadığıdır. Özellikle Kürt meselesine kayyum ve çözümsüzlük politikalarının dayatıldığı coğrafyada, tarım sektörünün ve göçün yoğun olduğu Karadeniz alt bölgelerinde, Suriye krizinin etkilediği “güney hattında” ekonomik krize ilave bir işsizliğin yaşandığı görülmektedir.

Söz konusu krizin makro politikalardan bağımsız olmadığı ve makro politikalar değişmedikçe olumlu anlamda bir dönüşümün de olmayacağı görülmelidir. Özetle Kürt meselesinde onurlu bir barış aşamasına geçilmeden, Suriye’de devam eden savaşın kitlesel insani boyutu çözümlenmeden ve yurt içinde en yoksul kesimlerin makro politikalarla desteklenmesi sağlanmadan işsizlik ve istihdam krizi çözülemez.