Yargıtay’ın, 9 kişinin yakılarak öldürüldüğü Vartinis Katliamına ilişkin kararının ardından yerel mahkeme 21 Eylül’e duruşma tarihi verdi.
Davanın avukatlarından Muş Baro Başkanı Karaçelik, katliamın sorumlularının derhal tutuklanması gerektiğini söyledi.
Eski DEP Milletvekili Sırrı Sakık ise, cinayetin zaman aşımına bırakılmaması gerektiğini belirtti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, aynı aileden 9 kişinin yanarak hayatını kaybettiği Vartinis (Altınova) katliamının sorumlusunun dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu olduğunu tespit etti.
Daire, mahkemenin Karaoğlu hakkında verdiği beraat kararını “köyün yakılması emrini Yüzbaşı Karaoğlu vermiştir” diyerek bozdu. Davanın sanıkları arasında yer alan rütbeli 3 asker hakkındaki beraat kararı ise onandı.
Yaşanan katliam sonrası beldeye giden, yakılan evden cenazeleri çıkaranlar arasında yer alan dönemin Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Sırrı Sakık ve dava avukatlarından Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, zamanaşımına 2 yıl kala verilen kararı Mezopotamya Ajansı’ndan Dindar Karataş’a değerlendirdi.
‘Vartinis kararı karanlık bir dönemi aralamak açısından ümit verici gelişme’
Yargıtay tarafından verilen kararı yeterli görmediklerini belirten Karaçelik, 1990 yılların büyük bir karanlık dönem olduğunu ve aydınlatılması gerektiğini söyledi. Verilen kararla birlikte geçmişle yüzleşilmesi gerektiğinin altını çizen Karaçelik, şunları kaydetti:
“Vartinis davasına benzer, Kulp, Kızıltepe JİTEM davası ve benzeri davalar var. Bu noktadan baktığımız zaman, Vartinis davasının kapısının aralanması, karanlık bir dönemi aralamak ve dağıtmak açısından ümit verici bir gelişme oldu. Bu karar aynı zamanda kamu görevlilerinin sıfatları ve güçleriyle bu tür eylemlerin talimatlarını verdiklerinin bir tespitidir. Bu karara bakıldığı zaman, bir askerin öfkesi ve duygularıyla hareket etmesi sonucu gerçekleşen bir olaymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Bunun böyle algılanması, sorumluları ve emir verenler açısından etki alanını dağıtan ve minimize eden bir durumdur.”
‘Sorumluların derhal tutuklanması gerekiyor’
Dava dosyasında zaman aşımına az bir süre kaldığını belirten Karaçelik, Yargıtay kararı sonrası yerel mahkemenin 21 Eylül’e duruşma tarihi verdiğini söyledi. Adalet duygusu ve toplumsal vicdan açısından bu kadar önemli olan bir davanın süratle yapılması gerektiğine vurgu yapan Karaçelik, “Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde hissettiğimiz cezasızlık politikasının bütün yönlerini şimdi de hissetmekteyiz. Bu sorumluların derhal tutuklanması gerekiyor.” dedi.
Sakık: 10 insan diri diri yakıldı
Katliamın yaşandığı dönem Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili olan Sırrı Sakık, katliamın ardından gittikleri Vartinis’te hamile bir anneyle birlikte 10 insanın diri diri yakıldığına tüm beldenin tanıklık ettiğini anlattı. Dönemin İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu’nun katliamı organize ettiğini, bu durumun herkes tarafından bilindiğini söyleyen Sakık, şunları ifade etti:
“Ben yakılan evde yanmış çocukların cenazelerini kendi ellerimle çıkararak defnetmiştim. Böylesi bir vahşet yaşanmıştı. Aynı gün büyük bir askeri birlik benim ailemin bulunduğu Zengok köyüne doğru hareket ediyordu. Köye doğru askeri konvoyun geldiğini haber alınca, o gece köyde kalmaktan vazgeçip, Muş’a gittim. Sabah karşı köyde bulunan insanlar sabah kaldığım evin kapısına gelerek köyü ateşe verdiklerini söylediler ve Vartinis’ten sonra Zengok köyü de ateşe verildi. Benim 5 akrabam o köyde diri diri yakıldı.”
‘Bu cinayetleri işleyenler bir türlü ortaya çıkmıyor’
Davaya ilişkin katıldığı duruşmalarda Karaoğlu ile yüze yüze geldiklerini anlatan Sakık, şunları aktardı:
“Mahkeme başkanı ‘Olay nasıl oldu?’ diye kendisine sordu. O da yalan söylüyordu. ‘Efendim ev yanıyordu’ diye cevap veriyordu. Mahkeme başkanı, ‘Neden sündürmediniz?’ diye sorunca, ‘Efendim bizim böyle bir yetkimiz yok’ dedi. Ben bu sözler üzerine mahkemede bağırarak, ‘Asıl katil budur. Orayı ateşe veren budur’ dedim. Zaten olaylardan sonra rütbesi yükseltilen yüzbaşı, mahkeme tarafından aklandı ve beraat etti. Newroz’da yarı çıplak olmasına rağmen katledilen Kemal Kurkut’u katledenlerin aklandığı bir süreci yaşadık. Bu cinayetleri işleyenler bir türlü ortaya çıkmıyor. Ya zaman aşımına uğruyor ya beraatla sonuçlanıyor ya da faili meçhul cinayet olarak kalıyor.”