Kayıplara ilişkin mevcut cezasızlık politikası tartışıldı

İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, kayıplara ilişkin mevcut cezasızlık politikalarını çevrimiçi panelde tartıştı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, kayıplara ilişkin mevcut cezasızlık politikalarını çevrimiçi panelde tartıştı. Panele konuşmacı olarak İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan ve İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak katıldı.

İlk olarak söz alan İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan, her yıl 7-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası kapsamında yapılan etkinlikleri bu yıl pandemi nedeniyle çevrimiçi yaptıklarını hatırlattı.

‘Sorumlular tekrar karşımıza çıkıyor’

Daha sonra söz alan İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak, cezasızlığın bir yerden muğlak bir tanım olduğunu söyleyerek, “Cezasızlık, ceza verilmesi gereken yerde, ceza alınmama durumudur” dedi. Bazı suçların maddi şeylerle giderilebileceğini belirten Altıparmak, her insan hakkı için farklı cezalandırılma yöntemi olduğunu söyledi.  Altıparmak, “Tek vaka değil, onlarca yüzlerce vaka cezasızlık politikası ile kapatılıyor. Onlarca, yüzlerce kayıp davasında cezalandırma yapılmadığı için sorumluların bugün tekrar karşımıza çıktığını görebiliyoruz” diye belirtti.

‘Zaman aşımı sadece bir parça’

Kayıp dosyalarının soruşturma aşamasında kapatılması ya da kovuşturma aşamasına gelebilen çok az sayıda davanın ise beraat ile sonuçlanmasında karşılarına zaman aşımı gerekçesinin çıktığını söyleyen Altıparmak, “Zaman aşımı cezasızlık politikasının sadece bir parçası. Cezasızlık kavramının bir parçasını oluşturuyor ama diğer parçalardan izole olarak görmemek gerek. Çünkü cezasızlık arkasında bir politika gerektirir. Bu politikanın sonucu olarak yasal bir altyapı eksikliği söz konusudur. Bunun üstüne de inşa edilen bir idari ve yargısal uygulama problemi vardır” ifadelerine yer verdi.

Cezasızlık stratejisinin son halkası

Zaman aşımının cezasızlık stratejisinin son halkası olduğunun altını çizen Altıparmak, zaman aşımına uğrayan davalar hakkında bilgi ve örneklerini paylaştı. Altıparmak, “Anayasa Mahkemesi yolunun gösterilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin her durumda etkin hukuk yolu olduğu anlamına gelmez. Bu güne kadar AİHM, Anayasa Mahkemesi’nin karar vermediği hiçbir konuda karar vermedi. Ama normalde Anayasa Mahkemesi’ni tükettikten sonra AİHM’e gidebiliyorsunuz. Birçok başvuruda Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden AİHM’e gitmesini AİHM yeterli gördü. En çok da siyasetçi, gazetecilerin tutuklandıktan sonra yaptığı başvuruları” dedi.

‘Tehdit olarak kullandı’

“AİHM, yapılan başvuruları Anayasa Mahkemesi’ni karar vermeye zorlayıcı bir tehdit gibi kullandı” diyen Altıparmak, “Hükümete başvurduğu zaman da Anayasa Mahkemesi karar verdi. Ama bazı davalarda AİHM Anayasa Mahkemesi etkili hukuk yolu diyerek başvuruyu ret etti. Bu da Cizre bodrumları başvurusuydu” diye konuştu.

Panel soru cevap bölümünün ardından son buldu.