Kürtlerin biriktirdikleri hikayelerin çok azı beyazperdede

Global Kürt Film Festival komitesinden Şehriban Süyür, sınırlara hapsedilmeyen bir toplum olduklarını belirterek, “Festival ile her nerede yaşıyorsak Kürtlere çizilen sınırları yıkıp ötesine geçelim, bu hikâyeleri dünya ölçeğinde sunalım istedik” dedi.

Meltem Yıldırım

12. Londra Kürt Film Festivali, 16 Nisan’da başladı. Festival kapsamındaki filmler 27 Nisan tarihine kadar seyirci ile buluşuyor.

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da pandemi şartları sebebi ile online olarak gerçekleştirilen festival kapsamında yüzden fazla film, dünyanın her yerinde izleyici ile ücretsiz olarak buluşuyor. 2001 yılından bu yana düzenlenen Londra Kürt Film Festivali, bu yıl on Kürt festivali ortaklaşarak Global Kürt Film Festivali oluşumuna gitmesi ve bünyesinde gerçekleştirdiği ilklerle dikkat çekiyor.

Festival komitesinden Şehriban Süyür ile tüm bu koşullara rağmen global ölçekte bir festival düzenleyen Londra Kürt Film Festivali’ni, Kürt sinemasını ve kendine has dinamiklerini, günden güne endüstrileşen dünya sinemasında Kürt sinemacılığının yerini konuştuk.

Şehriban Süyür.

Bu yıl 10 festivalin Londra Kürt Film Festivali (LKKF) kapsamında ortaklaşması ile “Global Kürt Film Festivali” oluşumuna gidildiğini görüyoruz. Bize bu ortaklaşmaya nasıl gidildiğinden bahsedebilir misiniz?

Biz LKKF olarak yirminci yılımızı kutluyoruz. 2001’den beri Londra’da Kürt Film Festivali’ni hazırlıyoruz. Şimdiye kadar on festival fiziki olarak yapılabildi, Londra’da sinemalarda izleyicisi ile buluştu. Ancak geçen yıl Mart ayında Covid ve pandemi ortaya çıktı. Festival geçen yıl da Nisan ayında yapılacaktı ve hazırlanmıştık. Böyle olunca çalışmamız boşa gitmesin, internetin sağladığı olanaklardan iyi yararlanalım ve izleyici ile buluşalım dedik.

Kısa bir sürede koşullara adapte olarak 11. Festivali online ortamda düzenledik. 52 filmden oluşan bir kısa film seçkisi yaptık çünkü bütün uzun metrajlı filmleri verme olanağı yoktu. 

Bu yıl da yine koşullar değişmediği için online yapmak durumunda kaldık. Tabi online yapmanın ayrı, fiziksel katılımlı festivallerin ayrı avantajları var. Biz sesimizi sadece dört parçadaki veya diyasporadaki Kürtlere ulaştırmak istemiyoruz, global izleyiciye de ulaşmak izliyoruz. Hazırlıklarımızı bu yönde yaptık. Kürt film festivalleri tarihinde ilk kez bir festival global ölçekte yapılıyor. Bunu tek başımıza yapmak istemedik. LKFF olarak bu inisiyatifi aldık ve teklifimizi diğer bütün Kürt film festivallerine götürdük. On festival ortaklaşma teklifimizi kabul etti ve organizasyonu birlikte yapıyoruz. Burada eğer istenirse koşullara ne kadar kısa sürede adapte olunabileceğini de göstermek istedik. Global ölçekte seyirci ile buluşmak da bizim için çok önemli. Çünkü Kürtlerin anlatmak istediği çok hikayeleri var. Bire bir sinemalarda etkileşim elbette çok önemli, pandemi maalesef bir çok bağımsız kültür ve sanat etkinliğini ciddi anlamda etkiledi ancak dijital olanakları daha etkili kullanabileceğimiz bir fırsat da yarattı. İşte biz bu fırsatı iyi kullandık. Sınırların ötesine bir çalışma yürüyoruz. Mesafe faktörü ve zaman farkını teknolojinin olanakları ile ortadan kaldırmış olduk. Tüm dünyanın kapanmayı ve lokalleşmeyi düşündüğü bir sırada, biz de bir araya gelemeyen insanları sanal ortamda bir araya getirip, Kürt sinemasının en iyi filmlerini sadece dört parça ve diaspora ile sınırlı kalmadan global sinemasever izleyici ile buluşturmak istedik.

Birçok sorunla boğuşuyor Kürtler yaşadıkları coğrafyalarda. Temel hak ve özgürlükler sorunu, kültürel çatışma sorunu, toplumsal cinsiyet sorunu, kadın sorunu… Bu yıl festivale katılan filmleri değerlendirdiğinizde karşımıza nasıl bir tema profili çıkıyor?

LKFF olarak her yıl festivalimize bir tema belirleriz. Pek çok faktörü göz önünde bulundurarak tema seçeriz. Güncel bir sorundan esinlenebildiğimiz gibi Kürtlerin karşı karşıya olduğu ve süregelen sorunlardan, festivale gönderilen filmlerin temalarından da yola çıkabiliyoruz. 12’incisini düzenlediğimiz bu online festivalde temayı “Kurdistana min” “Benim Kürdistanım” olarak belirledik.

Hangi tarafa sorsanız Kürtlerin parçalı yapısından, bir araya gelemeyişinden bahseder ve birbirini bundan sorumlu tutar. Ama Kürt halkı birlikten kuvvet doğduğunun farkında ve temsilcilerinden bir araya gelmelerini istiyor. Bir olmalarını ve birlikte hareket etmelerini istiyor.

Biz de kültür sanat etkinliği yapan bir festival olarak bir olma ve birlikte üretme yolunda bir adım attık. Her nerede yaşıyorsak Kürdistanımızı orada yaşatalım ve Kürtlere çizilen sınırları yıkıp ötesine geçelim dedik.

Festivalde Kürt sosyal ve siyasal mücadelesi, kadın mücadelesi, savaş, ölüm, cezaevi işkenceleri, insan hakları ihlalleri, asimilasyon, baskı ve şiddet, direniş ve mücadele, dil ve kimlik sorunu, tarih ve kültürün yok edilmesi, Kürt müziği, ekonomik sorunlar, hem köy ve şehir hayatında karşılaşılan zorluklar, savaş mağduru çocuk ve kadınlar, 1980 darbesi, sınır ve göç gibi pek çok tema bu yıl iki ayrı film programımızda yer alan filmlerin temaları olarak karşımıza çıkıyor.

Film temaları çoğunlukla ortak Kürt sinemasında. Çünkü yaşanılan ortak.

Kürtlerin korku ve gerilim kurmalarına ihtiyacı yok çünkü hayatları korku filmi gibi

Sorunlu ve çatışmalı coğrafyalarda hali hazırda anlatılması, gösterilmesi gereken hikayelerin çarpıcılığı var. Kürtlerde sinemanın daha çok belge filmler üzerinden geliştiği tespiti söz konusu. Son yıllarda uluslararası festivallerde ödülleri daha çok Kürt belge filmcileri aldı. Festival Komitesi olarak bu konuda sizin değerlendirmeniz nedir?

Kürtlerin hayatı film gibi, dolayısıyla ayrıca kurmacaya gerek yok. Hitchock gibi korku ve gerilimi kurmalarına gerek yok, Cumartesi Anneleri’ni konu alan filmler var mesela. Anneler çocuklarının kemiklerine razı. Bundan öte korku filmi olabilir mi? Kendilerine dayatılan hayat zaten korku filminden farksız.

Diğer yandan Kürtler yüzyıllardır hikâyeler biriktiriyorlar ve bu hikâyelerin henüz çok az bir kısmı beyaz perdeye aktarıldı bence.

Sayı olarak bakıldığında belge filmlerin çoğunlukta olduğu söylenebilir, her ne kadar sayıları yıldan yıla farklılık gösterse de. Ama çok etkili ve çok başarılı kurmaca filmleri de yabana atmamak lazım. Kürt yönetmenler kurmaca (fiction) film yapmada da çok başarılı. Çünkü film hikayeleri hayatın gerçeklerinden besleniyor. Kazım Öz, Bahman Ghobadi, Şewket Amin Korki, Mano Khalil, Taha Karimi, Hisham Zaman, Sedat Yılmaz, Miraz Bezar, Selamo, Çayan Demirel, Yüksek Yavuz, Haşim Aydemir, Veysi Altay, Kudret Güneş ve Soleen Yusef ve ismini sayamadığım daha nice Kürt yönetmen bazen sadece kurmaca ve bazen de her iki dalda çektikleri filmlerle rüştünü ispat etti. Kürt yönetmenlerin çalışmaları ve çektikleri filmler incelenip üzerine yazılar yazılmasını hak ediyor.

‘Kürt sinemasının kritik eşiği Yılmaz Güney ile başlar’

Festivalin bu yıl gündemine aldığı başlıklardan biri de, gelecek kuşaklara aktarılabilecek nitelikte bir arşiv oluşturma çalışması. Dünya sinema tarihinin bile 125 yıllık olduğunu düşünürsek Kürt sineması bu tarihin neresinde, nereden başlatırız Kürt Sinema tarihini?

Yılmaz Güney.

Sinemanın doğuşundan sonra halka açık ilk gösterim 28 Aralık 1895’te Lumière Kardeşler tarafından düzenlendi ve bu ilk gösterimden 31 yıl sonra Zare filmi çekildi. Kürt sinemasının 1926 yılında Ermenistan’da çekilen Zare filmiyle başlayıp başlamadığı da tartışmaya açık çünkü yönetmeni Kürt değil. Aslında bu Kürt sinemasının nasıl tanımlanacağına bağlı. Biz klasik film programını oluştururken Kürt yönetmenlerin yönettiği filmleri seçtik. Kürt olmayan yönetmenlerin Kürtler üzerine çektikleri filmleri dahil etmedik. Bunun bir kriter olması gerektiğini düşünüyoruz.

Kürt sinemasının kritik eşiği Yılmaz Güney ile başlar. 1982’de Yol filminin Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü alması dikkatleri Yılmaz Güney ve Kürt sineması üzerine çeker. Yılmaz Güney’in ölümünden sonra, ama özellikle 2000’li yıllardan günümüze gelen süreçte çok başarılı, etkili ve yaratıcı filmlere ve yönetmenlere rastlarız. Bence Kürt sinemasının tarihini Yılmaz Güney ile

başlatmaya kimsenin bir itirazı olamaz. Kürt olup yaşadıkları ülke sinemasına film yapan yönetmenler var ama bunların Kürt sinemasına hizmet ettikleri söylenebilir mi? Ayrıca bu yönetmenlerin bir Kürt sineması kaygısı var mı? Kürt akademisyenleri tarafından yapılması gereken akademik çalışmalara çok ihtiyaç var.

Festival için bir Kürt Klasik Filmleri programı hazırladınız ve bu çalışma bir arşiv niteliği taşıyor.

LKFF bu yıl bir ilki daha gerçekleştirerek Klasik Kürt Filmleri programı hazırladı. Bu seçkide ve 45-50 arası film göstereceğiz. Bazı filmleri bu seçkiye dahil edemedik, bu filmlerin haklarını elinde bulunduran kişi ve yapımcı/dağıtımcı firmalar gösterim ücreti talep ettiler. Biz filmleri izleyicinin ücretsiz olarak izlemesini sağlıyoruz, dolayısıyla bir bilet geliri kaynağımız yok. Filmlerin global ölçekte izleneceğini düşünürsek filmlerin yeniden gündeme gelmesinden ve izlenmesinden yönetmenler, yapımcılar ve film hakları sahipleri yararlanacak. Bu ölçekte online festival hazırlamak kolay bir iş değil. Fonlardan ve sponsorlardan elde edilen gelirler oldukça sınırlı ve tamamı festival için harcanıyor. Klasik programdaki filmler için bütçemiz, ancak ödül verecek kadar vardı. Bu yıl ilk kez izleyicinin seçtiği üç klasik film En İyi İzleyici Ödülü alacak.

Yılmaz Güney’e ait dört film ki bunlar klasikler listesinin başında yer alır (Yol, Sürü, Seyyithan ve Umut) festivalimizin Onursal Yönetmeni olarak Yılmaz Güney onursal başlığına dahil edildi. Seçkinin tamamına baktığımızda güçlü bir arşiv çalışması ortaya çıkmış oluyor. Bu çalışmanın gelecek nesillere bir başlangıç olacağına inanıyoruz.

Bu yıl festival bünyesinde bir çok ilke şahit oluyoruz. Sekiz dalda sahiplerini bulacak ödüller için iki farklı jüri heyeti oluşturulduğunu öğrendik. Çok alışık olmadığımız bir durum bu. Biraz açıklar mısınız?

Bu yıl 5 yeni ödül daha veriyoruz bunların arasından Roja Zer Uzun Metraj En İyi Kurgu Film Ödülü, En İyi Kısa Metraj Belge Film Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, En İyi İzleyici Ödülü bu yıl ilk kez verilecek. En İyi İzleyici Ödülü dışında kalan ödüllerin hepsi Yeni Film programında yer alan filmlere verilecek. Toplamda 8 dalda ödül vereceğiz.

Global Kürt Film Festivali olarak bizler belge filmler ve kurmaca filmler olmak üzere iki ayrı kategoride yer alan kısa ve uzun metraj filmler için iki ayrı jüri heyeti oluşturduk. 

Filmleri ilk aşamada seçici kurul belirliyor. Seçim kısmını festival partnerlerimize önerdik ve onların tespit ettiği kurul seçti bu yılki filmleri. Program ekibimiz ile bu ilk seçkiler yapıldı. Sonrasında jüri üyelerine gönderiliyor bu filmler. Sonrasında toplantılar, kıyasıya tartışmalar oluyor filmler hakkında.

Jüri üyelerinin kurmaca ve belge filmler alanında uzmanlıkları olan kişilerden oluşması bizim için oldukça önemli. Bunun yanında bu iki ayrı heyetin bağımsız bir çalışma prensibi ile nihai kararlarına ulaşması da oldukça önemli.

Hem Kürtçe bilen ve Kürtçe filmler çeken yönetmen ve yapımcıları hem de Britanya ve dünyanın diğer yerlerinde film sektöründe çalışmalar yapan insanları da jüriye dahil ediyoruz. Bu şekilde pek çok perspektiften seçilmiş oluyor filmler.

Belge Film Jüri Üyeleri

Kaveh Abbasian: (Jüri Başkanı): Belge film yönetmeni ve Londra Birbeck Üniversitesi’nde Akademisyen

Joey Lawrence: Fotoğrafçı ve Belge film yapımcısı.

Bahar Şimşek: Akademisyen

Moira McVean: British Film Industry (BFI) Yöneticisi

Bashdar Hazhar: Belge Film Yapımcısı

Kurmaca Jüri Üyeleri

Beri Shalmashi: (Jüri Başkanı) yönetmen, senarist ve akademisyen

Hüseyin Karabey: Yönetmen

Nazmi Kırık: Oyuncu

Halima İlter: Oyuncu

Karen Cifarelli: Talent Consulting Ajans sahibi

‘Yönetildiğiniz devletler bırakın kaynak ayırmayı, çektiğiniz filmleri yasaklıyor’

Dünyada sinema, global ölçekte endüstriyel bir sektör halini almış durumda. Prodüksiyonundan oyuncusuna, tanıtımından pazarlanmasına, festival organizasyonundan gösterilmesine kadar her aşamada emek kadar masrafın da söz konusu olduğu süreçlerden bahsediyoruz. Kürt sineması globalleşme kararı yanında, dünya sinema endüstrisinin neresinde? Ötekilerin sineması söz konusu olduğunda hangi dinamikler devreye giriyor?

Kürtlerin devlet olmamaktan kaynaklı bir Kültür Bakanlığı yok, bir Kürt film endüstrisi yok. Yönetildiğiniz devletler bırakın kaynak ayırmayı, çektiğiniz filmleri yasaklıyor. Bu insanlar kendi çabaları ile, yaratabildikleri kıt imkânlar ile bu işi yapıyor. Sinema filmi çekmek çok pahalı bir iş, aynı zamanda bir ekip işi. Teknolojiden yararlanarak belki ufak ekiplerle de iş yapmak mümkün ama kaliteli bir iş yapmak istiyorsanız maddi kaynakların olması gerekiyor. Bir endüstri olmadığı için haliyle zorlanıyorlar. 

Kürt filmleri çoğunlukla festivallere gönderilir ve oralarda hem tanınırlar hem de ödüller yoluyla oralardan kaynak edinirler, gösterebildikleri platformlardan maddi gelir elde ederler. Fakat bunlar çok sınırlı imkanlar. Arkasındaki emeği ve harcanan paraları düşündüğünüz zaman Kürt sinema emekçilerinin onları yaşatacak düzeyde bir gelirleri yok!

Bu koşullar altında yapılmış olan filmlerin kıymetini çok iyi bilmek lazım. 

Diğer yandan Kürt sermaye sahiplerinin de bu alana yatırım yapmak gibi bir niyet ve çabası da yok. Bir festival olarak bizim de maddi kaynaklarımız sınırlı ama bu sınırlı kaynakları onlarla paylaşmak istiyoruz. Bu doğrultuda toplam sekiz ödül vereceğiz bu yıl. Çünkü filmler olmadan biz bu festivalleri yapamayız. Festivaller olmadan da bu filmlerin tanıtımı yapılamaz.

Sinema sektörüne baktığımızda kadınlar görsel değer üretim sorunsalında kamera arkasından çok önünde yer alıyor. Kürt sineması kendine has güçlü atılımcı, devrimci dinamiklere sahip. Kamera önündeki kadın hikayelerinin rengi, dokusu çoktan değişti, peki kamera arkası ve organizasyon boyutunu festival komitesinde yer alan bir kadın olarak siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sorularınıza cevap olacak bir istatistik yok elimizde. Ancak yapılan filmlere baktığımızda yönetmen ve yapımcıların çoğu erkek ve bir avuç diyebileceğimiz kadın yönetmenimiz var. Bunda genelin dışında farklı dinamikler de söz konusu. Profesyonel Kürt oyuncu sayısı da sınırlı, bırakın kadın erkek oyuncu oranını. Erkek oyuncular daha fazla sayıda çıkabilir bence. Çoğu filmde profesyonel olmayan ama son derece başarılı oyuncular var, buna çocuk oyuncular dahildir.

Kürt oyuncuların kendi dillerinde konuşmama gibi bir sorunu da olabiliyor. Filmlerin hangi dilde yapıldığına baktığınızda bütün filmler Kürtçe değil.

Film ekiplerinde çalışan Kürtlerin, yani kamera arkasının kadın erkek oranını bilmiyoruz. İstatistiki bir çalışma yapıldıktan sonra ancak bir değerlendirme yapılabilir.

Biz LKFF olarak Kadın erkek eşit temsiliyetine çok önem veriyoruz. Kadın sayısının zaman zaman erkeklerden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Kürtlerin yaşadıkları tüm coğrafyalardaki temsiliyetine de çok önem veriyoruz. Kürtçenin bütün lehçelerinin kullanılması ve yaşatılmasına da çabalıyoruz. Festival çalışanları birden fazla dil bilen kişilerden oluşuyor çoğu zaman.

Festival kapsamında yüzden fazla filmin on bir gün boyunca ücretsiz gösterimlerle izleyiciye ulaşacağını biliyoruz. Pandemi şartları malum… Buradan bakıldığında seyirci açısından görülen, ücretsiz izlenilecek bir sürü film ve bedava bir festival! İnsan bu işin akıl kârı olmadığını düşünüyor. Nasıl altından kalkacaksınız tüm bu organizasyonun?

İlk online festivalimizi geçen yıl yaptık. Bu yıl da pandemi koşullarının devam edeceği belliydi ve 12. festivalimizi de online yapmaya karar verdik. Tabi her yıl farklı bir program hazırlamaya ve festivali geliştirmeye çalışıyoruz. Bu kez bir adım ileri gidip iki program hazırladık. Bu iki festival yapmaya eşdeğer bir şey. Festival yöneticileri ve çalışanları çok yönlü, yetenekli ve bu işe gönül veren insanlardan oluşuyor. Çok uzun saatler, gece gündüz sarf edilen bir emek söz konusu. Teknoloji uzaktan çalışmamıza ve festivalimizi online yapmamıza olanak veriyor. Teknolojinin sağladığı kolaylıklardan faydalanmayı hedefledik. Ayrıca filmleri güvenli bir ortamda Shift72 VOD platformunda izleyiciyle buluşturduk.

www.globalkurdishfilmfestival.com adresinden isim ve e-mail ile hesap açıp 100’den fazla filmi ücretsiz olarak izleyebiliyorsunuz. Küçük ve orta ölçekte işletmelerden oluşan birkaç sponsorumuz var, dolayısıyla bütçemiz sınırlı ama biz sponsorlarımızdan aldığımız tüm katkıyı gerekli teknik hazırlık kısmı dışında festival ödülleri ile katılımcılara yönlendiriyoruz. Katkıda bulunmak isteyenler www.lkff.co.uk web sitemizden donate (bağış) butonuna basıp bağış yapabilir.

Fon Partnerleri

BFI (British Film Institute)

FAN (Film Audience Network)

National Lottery

KRG UK

Festival partnerleri:

Amed Kürt Film Festival

Barcelona Kürt Film Festivali

Hamburg Kürt Film Festivali

Los Angeles Kürt Film Festivali

Mezopotamya Film Festivali

Moskova Kürt Film Festivali

New York Kürt Film & Kültür Festivali

Retaw Film Komünü

Rojava Uluslararası Film Festivali

Süleymaniye Uluslararası Film Festivali

Şehriban Süyür Hakkında;

Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun olduktan sonra yine aynı üniversitede İletişim Araştırmaları alanında yüksek lisans yapan Şehriban Süyür, LKFF’de çalışmalarına devam ediyor. Çeşitli film dizileri, canlı sohbet programları, reality şovları, belgesel filmler için yönetmen yardımcısı olarak çalışan Süyür, bunların yanı sıra aylık bir dergide editörlük yapıyor. Sanat ve kültürle ilgili yazıları Telegraph Gazetesi’nde yayınlandı.