Özgün bir Nesîmî yorumu

Adnan Genç

Yıllardır bildiğim ve ‘Ne diyor?’ diye dikkatle dinlediğim özgün bir ‘nefes’ üzerine konuşalım istedim. Kimilerinizin ilgisini çekebileceğini biliyorum ve benim de öğrenme çabamın hayli ilginç gelen paylaşım gayreti olarak sayın, lütfen (*)…

Videonun tanıtım metninde, “Yedi ulu ozandan Seyyid Nesimi’nin Sığmazam şiiri Mikail Aslan tarafından bestelendi. Bu parça Mikail Aslan’ın 2013’te çıkarmış olduğu ‘Xoza’ albümünde yer almaktadır.” Ben de onun söylemesiyle dinledim.

Sözcüklerin özel ağırlığı kafama dank etti; ne diyordu, niye diyordu; arkasındaki felsefe nedir; dini müzik midir; bunların yanıtlarını merak ettim. Kısmen bildim, anladım ve kavradım ama uzman bir dostuma başvurdum. Bu konular üzerinde çalışan bir coğrafya öğretmeni olan Uğur Türe’ye başvurdum. Aşağıdaki bilgiler geldi… Yararlanalım, derim…

“Alevi-Bektaşı geleneğinin yedi büyük ozanından biri saydığı büyük fikir adamı, mutasavvıf ve ozan Nesîmî, Batı felsefesinde Panteizm denen ama özü itibarıyla ondan çok daha derin ve eski kökleri olan Vahdeti Vücut yani bir çeşit Evrentanrıcılığı savunur.

Dinin Ortodoks yorumlarına meydan okur, bu yorumları Tanrıyı anlayamamak ve O’nu kendi sınırlı zihnine hapsetmeye çalışma çabası olarak görür.

Nesimi aşkın Tanrıyı reddederek tüm evrende zuhur ve nüfuz eden insanda görünen Panteik Tanrıya inanır. Öte yandan Nesimi Hurufilik diye anılan kökü antik çağlara kadar uzanan bir tarikatın en büyük temsilcilerinden biridir. Melami meşreplidir ve Batıni (ezoterik) bir inancı vardır. Heterodoks inanç taşıyan insanların başına gelen onun da başına gelmiştir. Ortodoks çoğunluk tarafından yok edilmiştir.  Sığmazam’ın bu günümüz Türkçesine uyarlanmış yorumunun kaynağı olan lirik metin, özü itibarıyla muhteşem bir Vahdet-i Vücutçu, Hurufi manifestosudur. Hurufilik inancı harflere özel bir anlam yükler elbette; harflerden oluşan kelimelere ve kutsal metinlerin görünür anlamlarından bağımsız derinde bir anlamları olduğunu savunur.

Sığmazamın her beyitinde Vahdete (Tanrı-İnsan-Evren birliğine) göndermeler vardır. Nesimi çok büyük bir ozan olmanın dışında büyük bir fikir ve inanç insanı olduğundan yazdıkları ve söylediklerinde katmanlı bir yapı vardır.

Nesimi’yi anlamak için adeta bir çeşit arkeolojik kazı yapmak gerekir. Bu şiir de öyledir. Tam anladım derken size yeni bir kapı açar. Şiir Hallac-ı Mansur gibi büyük adamların Enel Hakk (Ben Tanrıyım) derken ne demek istediklerini anlatır.

Bu şiirde Nesimi ‘Ben Tanrıyım’ derken aslında ben hiçim ‘Bende Tanrıdan gayrısı yok’ demektedir. Nesimi kendi varlığını Tanrının varlığında eritir. Böylece hiçleşirken Tanrılaşır özü olan Tanrıya döner. Ancak bugün bile anlaşılması zor bu fikirleri o dönemin egemenleri tarafından tehlikeli bulunmuştur.

Gerçekte şirke düşecek kadar güç zehirlenmesiyle adeta ‘Benden başka Tanrı yok’ der gibi davranan ceberut firavunlar, zalim hükümdarlar ve onların meşruiyet sağlayıcısı Ortodoks ‘Alimlerin’ işbirliğiyle bedeni ortadan kaldırılmıştır.”

Not: Nesîmî, halk önünde derisi yüzülerek, öldürülmüştür…

(*) ‘Hemen her konuda her gazeteci gibi fazlasıyla; bilgi sahibi olmama karşın’, gene de çok daha iyi bir bilene danışmak istedim.