Salgın bahanesiyle Çanakkale Kazdağları’ndaki eyleme yasak getirildi

Çanakkale İl Hıfzıssıhha Kurulu, Kazdağları ormanları tahrip eden altın maden aramasına karşı 270 gündür nöbet eyleminde bulunanların ormanı terk etmesi için karar aldı. Aktivistler pandemi krizinin doğa talanı açısından bir fırsata çevrilmek istendiğini söyledi.

Alamos Gold’un (Doğu Biga Madencilik’in) Çanakkale Kazdağları’nda maden araması ve doğayı tahrip etmesine karşı doğa aktivistlerinin geçen yılın Temmuz ayından bu yana sürdürdüğü çadır eylemi koronavirüs salgını nedeniyle ilginç bir yasağa dönüştü.

Daha önceleri 40, 50, 100 kişilik gruplar halinde Kazdağları’nda nöbet tutan aktivistler, koranavirüs salgını nedeniyle bir aydan bu yana özel tedbirler aldı. Aktivistler muhtemel bir salgına karşı nöbet eylemini 7 kişi ile sınırladı. Nöbet eylemine katılmak isteyenlerin taleplerini geri çevirdi ve bu durumu bölgede görevli jandarmaya da bildirdi.

Ancak Çanakkale İl Hıfzıssıhha Kurulu, orman alanlarının boşaltılması yönünde bir karar aldı ve karar bugün Kazdağları’nda nöbet tutan aktivistlere tebliğ edildi.

Telefonla Yeni1mecra’ya bilgi veren aktivistlerden Ferzan Aktaş, “Zaten bir aydan bu yana kendimizi izole etmişiz. Bundan jandarmanın da haberi var. Çadır nöbetine gelmek isteyen arkadaşlara gelmemelerini rica ediyoruz” dedi.

Eylemcilerin farklı büyükşehirlerde yaşadığını ve buranın boşaltılması durumunda asıl riskin o zaman ortaya çıkacağını belirten Aktaş, “Bizi şehirlerarası yolculuğa zorluyorlar” dedi.

Ferzan Aktaş daha önce de Kazdağları Ormanı’na çadır kurdukları için her gün kendilerine 150 liralık idari para cezası kesildiğini hatırlatarak, bu kararlara karşı itiraz ettiklerini söyledi.

Maden şirketinin ruhsat süresi 13 Ekim 2019’da bitmesine karşın, yeni alanlar açmak için orman kestiği Kazdağları Çadır eylemcileri tarafından bu şekilde kayıt altına alındı.

Maden şirketinin 13 Ekim’den bu yana ruhsatsız olduğunu, yani ruhsatının süresinin uzatılmadığını ifade eden Ferzan Aktaş, zaman zaman orman kesmelerinin söz konusu olduğunu ve bunlara müdahale ettiklerini söyledi.

Ferzan Aktaş, halen maden şantiyesinde en az 4-5 güvenlik görevlisinin bulunduğunu, şantiyenin diğer konteynırlarında ise başka görevliler bulunabileceğini belirterek, asıl olarak ormanın savunmasız bırakılmak istendiğini söyledi. Aktaş, mevcut tahribatın giderilebilmesi için rehabilitasyon çalışmalarının yürütülmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Kazdağı Çadır eylemcileri, maden şirketi çalışanlarının ağaçları kesmelerine müdahale etmiş ve tahribatı durdurmuştu.

Kazdağları nöbetini tutan aktivistler yaptığı açıklamada da şu görüşleri dile getirdi:

“Çanakkale İl Hıfzıssıhha Kurulu, ormanlarla ilgili aldığı önlemlerle pandemiye karşı mücadele ediyormuş gibi göründüğü bu kararla, ormanların savunusunu yapan bizlerin hayatlarını tehlikeye atmakta ve şirketler tarafından ormanların yok edilmesinin önünü açmaktadır.”

Tüm şirketler süresiz #evdekal

Pandemi krizinin doğa talanı açısından bir fırsata çevrilmek istendiğini belirten aktivistler “Salda Gölü’nde yaşananlardan sonra Kaz Dağları’nın akıbeti açısından da kaygılıyız. Doğayı talan etmek isteyen tüm şirketlere süresiz #evdekal diyoruz” dedi.

Akvitistler, Çanakkale’deki ormanların yok olması vebalinin altında İl Hıfzısıhha Kurulu’nun kalmaması için bu kararlardan geri dönülmesi gerektiğini belirterek, “Kurulu, yaşamlarımızı tehlikeye atmaması için nöbet alanımızı kararın istisnası tutmaya” davet etti.

Drone uçuş yasağının pandemi mücadelesiyle ne ilgisi var?

Kazdağları çadır nöbeti aktivistleri ayrıca şunları dile getirdi:

“Drone uçuşunun yasaklanmasının pandemiyle mücadeleye nasıl bir etkisi var? İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, bu kararlarla şirketlerin gayri resmi ya da resmi çalışmalarını rahatlatmak doğa tahribatlarının belgelenmesini engellemek mi istiyor?

Bu karar, tahliyeyi duyan kişilerin nöbet alanına sahip çıkmak için Kirazlı’ya gelmesine ve virüsün daha çok yayılmasına neden olacak bir karardır. Kurul, halkın Kaz Dağları hassasiyeti bilmiyor olabilir mi? Böyle bir karar nasıl alınabilir?

Nöbet alanında izole kalanların tahliyesi demek bulaşın gittikçe daha çok yayıldığı ülkemizde, şehirlerarası yolculuğa zorlanmaları, hayatlarının riske atılması demektir. Kurul, bu mağduriyeti yaratmayı ve riski nasıl göze alabilmektedir?”