Sancar: Kobanî iddianamesi de kapatma davası iddianamesi gibi temelsiz

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Kobanî davasının kapsamlı bir tasfiye operasyonu olduğunu belirterek, iddianamesinin de kapatma davası iddianamesi gibi temelsiz olduğunu söyledi.

Sancar, Bahçeli’nin kendilerini hedef göstermeye devam ettiğini kaydederek, “Biz buradayız işte peki kayyımların yolsuzlukla yürüttüğü milyarlar nerede? Gri pasaportla kaçırılan insanlar nerede? Deprem paraları nerede? Örtülü ödenekteki paralar nerede? Ey küçük ortak bir kere bu soruları ya sor ya cevap ver.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar Fotoğraf: MA

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. HDP’ye ve demokratik siyasete yönelik kuşatmanın devam ettiğini dile getiren Sancar, “26 Nisan’da kumpas ve kuşatma davası başlıyor. 6 yıl önce gerçekleşen olaylar ile ilgili hazırlanmış bir iddianame üzerinden bir dava başlayacak” dedi. 

‘Bu hukuki bir dava değil, kapsamlı bir tasfiye operasyonudur’

Sancar, Kobanî davasının neden açıldığına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“2014 yılında IŞİD Şengal soykırımından bir ay sonra Kobanî’ye saldırdı. Orada başta Kürt halkı olmak üzere yaşayan halklara dönük soykırımdan geçirmek istiyordu. Yeni bir soykırım peşindeydi. Bu saldırılara karşı Türkiye ve bütün dünya ayağa kalkmıştı.  Acil çağrılar yapılıyor, protestolar oluyordu. Türkiye halkları ve demokrasi güçleri, bu vahşete dur demek ve hükümetin geçişlere izin vermesi için sokakta demokrasi, gösteri haklarını kullanılıyorlardı. Çözüm süreci devam ediyordu. İmralı görüşmeleri, partimizin heyeti ile hükümet arasında diyalog sürüyordu. Bu hukuki bir dava değil. Siyasi bir intikam davasıdır. Kapsamlı bir tasfiye operasyonudur. Yıllardır süren darbe planını yeni ve belki de en önemli kavşağıdır. Bir kumpas davası ile karşı karşıyayız.  HDP’nin demokratik siyaset yapma hakkının ve Kürt halkının siyasette özne olma iddiasını ortadan kaldırma çabasıdır. Bu kumpas davasının içerisinde hukuk yok, hakikat yok, belge, bilgi, delil yok. Aynı kapatma davası gibi temelsizdir ve çökmeye mahkumdur bu dava da.”

‘Kapatma gündemden düşmelidir’

Kendilerine yönelik saldırı ve kuşatma dalgasının son halkasının kapatma davası olduğunu ifade eden Sancar, “Bu davada hazırlanan iddianamenin ne kadar çürük, temelsiz, saçma, boş olduğunu söyledik. Nihayet AYM de oy birliği ile bu görüşlerimizin doğruluğunu ortaya koydu. Şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına düşen, bunun düzeltilmesi mümkün olmadığı için bu meseleyi gündemden çıkarmaktır.  AYM’nin açtığı bu kapıdan hukukun ışığının bir nebze bile olsa girmesine imkan tanımaktır. Bu dava gündemden düşmelidir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı boşuna zaman harcamamalıdır.” şeklinde konuştu.

7 Haziran seçimlerinden iktidarın kaybetme acısını siyaseten HDP ve halka ödettirmek istediğini belirten Sancar, tüm demokrasi güçlerini ve toplumsal muhalefeti hedef alan bir dava ile karşı karşıya olduklarını söyledi.

“HDP’nin karşısına siyasetle çıkamıyorlar.” diyen Sancar,  zulümle, baskıyla, yargıyla, polisle sindirmeye çalışıldıklarını ancak bu yolda yürüyüşlerinin kararlı bir şekilde devam edeceğini belirtti.

‘Duruşmalar kumpasların yargılandığı gerçek adalet hesaplaşmasına dönecek’

Yargılanan dostlarının, yoldaşlarının mahkeme salonlarında tarihi savunmalar yapacaklarını belirten Sancar, “Bütün bu iddiaları bir bir çürütecek; yalanları ortaya sereceklerdir. Duruşmalar hukuksuzluğun kumpasların yargılandığı gerçek bir adalet hesaplaşmasına dönecektir. Bu dava yalan üzerine kurulmuştur.” diye konuştu.

‘Kobanî düştü düşecek sözünden sonra kaos ortaya çıktı’

Kobanî davasının iddianamesinde geçen iddiaların bazılarına değinerek konuşmasını sürdüren Sancar,  şöyle devam etti:

“Ne demişlerdi HDP 7 Haziran seçiminden sonra halkı sokağa döktü. Bizzat Cumhurbaşkanı söyledi bunu. Yalan. Gerçek ne? 6-8 Ekim protestoları 7 Haziran seçiminden tam 8 ay önce gerçekleşmişti. Diğer bir yalan. 6-8 Ekim protestoları HDP’nin attığı tweetle başladı. Külliyen yalan. Gerçek ne? Protestolar IŞİD’in Kobanî’ye yönelik saldırılarıyla beraber Eylül ayının başlarında ortaya çıkmıştı. Ölümler ne zaman yaşandı? Ölümler Erdoğan’ın 7 Ekim’de Antep’te söylediği ‘Kobanî düştü düşecek’ sözünden sonra polisin Muş’un Varto ilçesinde protestocuları otomatik tüfeklerle taramasıyla başladı. O güne kadar barışçıl süren protestolara kan bulaştı, kaos ortaya çıktı, karanlık bir ortam ortaya çıktı.”

‘TEM’in bilgi notu dosyada unutulmuş’

Yalanlar ve kumpasların bitmediğini belirten Sancar, Kobani dava dosyasında TEM Şube Müdürlüğünün bilgi notunun bulunduğunu belirtti. Sancar, şunları ifade etti:

“Bizim herhangi gizli saklı bir faaliyetle elde ettiğimiz bir belge değil. Bizatihi savcılığın dosyada unuttuğu bir belge.  Bu belge emniyetin savcıya nasıl talimat verdiğini açıkça gösteriyor. Tarihini söyleyeyim 26 Ekim 2018. 2 buçuk yıl önce. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanıp savcıya verilmiş bir belge. Yargıya açıkça talimat veriyor. Milletvekillerimizin dokunulmazlıkları kaldırılmadan aynı işlemlerin, gözaltı ve tutuklama işlemlerinin kendi haklarında da yapılmasını istiyor TEM, savcıya talimatı gönderiyor. Kimler hazırlıyor, bu dosyalar nerde hazırlanıyor, nasıl oluşturuluyor? İşte size bütün yalanlara ayrıca ilaveten bir kumpas. Kim bilir bunun gibi daha ne belgeler var? Dosyaları inceledikçe karşımıza çıkacaktır belki unuttukları başka şeyler de vardır. Eğer dosyalara koymamışlarsa da hakikatleri örtmeyecekler. TEM’in savcıya talimatları bitmiyor. Diyor ki, bu davayı kullanarak HDP’yi kapatmak mümkündür. Yani kapatma davasının hazırlığını Terörle Mücadele Şubesi savcıya talimatla başlatmak istiyor.”

‘Vaka sayılarının yüksek olması ölüm demektir’

Sancar, konuşmasına pandemi üzerinden iktidara yüklenerek devam etti. Her gün yayınlanan vaka sayılarının bile Türkiye’nin dünyada Uruguay’dan sonra nüfusa göre vaka sayısında ikinci sırada olduğu gerçeğini ortaya koyduğunu belirten Sancar, “Ne demektir vaka sayılarının bu kadar yüksek olması? Her gün hayatı yeniden tahrip edilmesi demektir. Evet hastalık demektir, ölüm demektir, her gün yüzlerce insanımızı kaybetmemiz demektir.” dedi.

‘Aşılamada da aynı karanlık tablo ile karşı karşıyayız’

“Bunun başlıca sorumlusu her yetkiyi elinde bulunduran cumhurbaşkanıdır ve onun iktidarıdır. Başka da sorumlusu yok.” diyen Sancar, şöyle devam etti:

“Aşılama konusunda da aynı şeyler yaşanıyor. Aynı karanlık tablo ile karşı karşıyayız. Biliyorsunuz ta Kasım ayında aşılama başlayacaktı, şu kadar aşı sipariş verildi falan deniliyor. Ama bugüne kadar iki aşıyı birden yaptırmış insanların sayısı resmi rakamlara göre 8 milyon. Yani nüfusun onda biri kadar. Eğer bu hızla giderse 2022 sonuna kadar da aşılamanın tamamlanamayacağını yine meslek örgütleri söylüyor.”

Pandemi ile mücadele için halk sağlığını esas almak gerektiğini söyleyen Sancar, “Rant düzenin ihtiyaçlarını, talan düzeninin gereklerini değil halkın sağlığını, kamu sağlığını esas almak lazım.” dedi.

‘128 milyar dolar nerede?’

Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervi tartışmalarına değinen Sancar, şunları ifade etti:

128 dolar nerede diye soruluyor. Biri diyor ki halkın cebinde, halkın cebindeyse tepesine fırlatılan patates soğan ne oluyor? Diğeri çıkıyor diyor ki belki yöntem yanlıştı ama burada yolsuzluk yok. Biraz daha cesaret alsalar emin olun bir iki üç her şey ortaya dökülecek. Bu 128 milyar doların nasıl, neden çarçur edildiği ortaya çıkacak. Tekrar soruyoruz. Bugün herkes bu doların akıbetini soruyor. Biz de soruyoruz. Bu sorular dalga dalga yayılmalıdır. Bu soruların peşine düşmek hakikat ve adalet arayışının bir gereğidir. Bunu hep birlikte yapmak zorundayız. Soruyoruz şimdi biz. 128 milyar dolar nerede?”

Bahçeli’ye ‘biz buradayız 128 milyar dolar nerede?’ diye sordu

 MHP Genel Başkanı Bahçeli için “iktidarın küçük ortağı” diyen Sancar, Bahçeli’nin yine kendilerini hedef aldığını söyledi.  Bahçeli’nin muhalefete “Aradığınız para devletin kasasında, peki siz neredesiniz?” sözlerine yanıt veren Sancar, şöyle konuştu:

“HDP buradadır, Meclis’tedir, alanlardadır, fabrikalardadır, işçinin emekçinin yanındadır. HDP her yerdedir ve her yerde olmaya devam edecektir. Biz buradayız peki 128 milyar dolar nerede. Biz buradayız işte peki kayyımların yolsuzlukla yürüttüğü milyarlar nerede? Gri pasaportla kaçırılan insanlar nerede? HDP burada, HDP halkın içinde peki deprem paraları nerede? Örtülü ödenekteki paralar nerede? Ey küçük ortak bir kere bu soruları ya sor ya cevap ver. Çünkü hepsinin bizatihi ortağı, bu düzenin doğrudan sorumlususun.”

Kaynak: MA