Siber Şiddet de yine kadın ve kız çocuklarını hedef alıyor

Feminist aktivist Nurcihan Temur

Rojda Kızgın

Sosyal medyanın yaygın kullanılmaya başlanmasıyla birlikte şiddet türlerine “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Siber Şiddet” adlı yeni bir şiddet biçimi eklendi. Her alanda olduğu gibi bu alanda da yine en fazla kadınlar ve kız çocukları şiddete maruz kalıyor. Kadınların çevrimiçi şiddete maruz kalma ihtimali erkeklere oranla 27 kat daha fazla. Failin yine “Erkek” olduğu bu alanda da amaç kimi zaman kadınları aşağılamak, tehdit etmek, utandırmak, susturmak olabiliyor. Yaklaşık 15 yıldır toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddet alanında çalışan feminist aktivist Nurcihan Temur, “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetin Başka Bir Biçimi: Siber Şiddet” başlıklı tezini kadın örgütleri için bir rehbere dönüştürdü. Temur, siber şiddet türüne ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Bir tür ya da biçim olarak ‘Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet’ sıkça kullandığımız bir kavram. Nedir Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet?

Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucudur deriz. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ise bir kişinin cinsiyetine, cinsiyet kimliğine dayalı olarak o kişiye yönlendirilmiş şiddettir.

Fotoğraf: Toplumsal Cinsiyete Dayalı Siber Şiddet Rehberi’nden

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet türlerine internetin yaygın kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ‘Siber’ şiddet türü de eklendi. Digital ya da sanal şiddet isimleri de kullanılıyor. Toplumsal Cinsiyete Dayalı bu şiddet türünü nasıl tanımlarsın?

Dijital mecraların, sosyal medyanın yaygın kullanımı toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yeni bir biçimi olan siber şiddeti karşımıza çıkarmakta. Kadınlar, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerden dolayı gerçek hayatta -diğer bir tabir ile çevrimdışı hayatta- şiddetin farklı biçimlerine maruz kalmaktadır. Aynı eşitsizlikler çevrimiçi alanlarda da kadınları hedef almakta ve güvenliklerini tehdit etmektedir. Siber şiddet, “gerçek” dünyada yaşanan şiddetten ayrı bir kavram olarak tanımlanmamakta, çevrimdışında yaşanan şiddetin -ev içi şiddetin, kadına yönelik şiddetin- devamı olarak aynı eşitsizliklerden beslenmektedir.

Alan çok yeni olduğu için siber şiddet tam olarak kavramlaştırılamamıştır. Konu farklı üst başlıklarda karşımıza çıkmaktadır: siber şiddet, sanal şiddet, dijital şiddet veya çevrimiçi şiddet gibi. Zamanla konu ile ilgili kavramlar ve kullanılan dil oturacaktır.

Dünya’da ve Türkiye’de en çok kadın ve çocuklar şiddete maruz kalıyor. Peki siber şiddet türüne daha çok kimler maruz kalıyor? Bu şiddet türünde de benzer bir tablodan söz edebilir miyiz?

Birleşmiş Milletler konu ile ilgili 2015 yılında “Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Siber Şiddet- Dünya Geneli Acil Eylem Çağrısı” raporu yayınladı. Raporda yer alan veriler tüm dünyada kadınların çevrimiçi şiddete maruz kalma ihtimalinin erkeklere oranla 27 kat daha fazla olduğu belirtilmekte. Siber şiddette de tablo aynı diyebiliriz.

Siber şiddet maruz kalanlar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

Kadına yönelik şiddetin etkileri ile aynı etkileri bırakmakta. Genellikle çevrimiçi istismar ve cinsiyete dayalı şiddet sonucu korku, endişe ve depresyona maruz kalınmakta. Diğer bir çok etkisinden biri de çevrimiçi alanlardan çekilmek.

Konuyla ilgili kadın örgütleri için bir rehber yazdın. Rehberde, kadın siyasetçiler, feminist aktivistler, LBTQ, bireylerinin zaman zaman açık hedef haline geldiğini belirtiyorsun. Sence neden bu kesimdekiler açık hedef haline geliyor?

İnternet ağlarını kullanmada aktif olan kadınlar, cinsiyetlerine, güvenliklerine doğrudan saldıran tehdit veya olumsuz içerikli yorumlarla karşı karşıya kalabilmekte. Çevrimiçi kötüye kullanım ve cinsiyete dayalı şiddet, aynı zamanda bağlam veya kimliğe bağlı olarak kadınları farklı şekillerde etkilemekte. Kadınlar çoklu ve birbiriyle kesişen ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Kadınlar siyasi alandaki ifadeleri ve katılımları sonrasında sanal ortamda tehdit ve şiddetle karşı karşıya kalabilmekte. Ayrımcılık, damgalama, kişisel güvenlikle ilgili ciddi tehditlere maruz kalan LBTQ kadınlar ve aktivistler için dijital alan, haklarını kullanmaları için önemli bir alan olması gerekirken, cinsiyet kimliklerine dayalı siber şiddete maruz kaldıkları bir alan olmakta.

Kim ya da kimler daha çok uyguluyor siber şiddeti yani fail kim? Buradaki failin de çoğunlukla ‘erkekler’ olduğunu söyleyebilir miyiz?

Siber şiddeti uygulayan kişi eski ya da şu anki eş-partner, komşu, iş-okul arkadaşı, bir yakın ya da bir yabancı olabilmektedir. Çevrimiçi kötüye kullanım ve cinsiyete dayalı şiddetin büyük bir kısmı adsız hesaplar, takma adlar veya sahte isimler içeren hesaplar kullanarak gerçekleştirilmekte ve bu da olayın faillerini belirlenmesini zorlaştırdığını ortaya koymaktadır. Ama faillerin çoğunlukla “erkekler” olduğu bir gerçektir. 

Siber tacizi nasıl anlayabiliriz? Anladığımızda kendimizi korumak için ne yapabiliriz?

Siber taciz, dijital ortamlarda istenmeyen mesajlar alınmasıdır. Mesaj içerikleri  fiziksel-cinsel şiddet tehdidi içerebilir. Diğer bir tür olan siber takip ise e-posta, çevrimiçi mesajlar ve internet yoluyla izlenmedir. Kendimizi korumak için öncelikle dijital alanda güvenliğimiz artırmalıyız. Konu ile hazırlanmış rehberler bize yol gösterici olabilir.

Peki siber tacizi önleyebilir miyiz?

Çevrimiçi hedef olmak işlerin tamamen kontrolden çıktığını hissetmemize neden olabilir. Kendinizi suçlamadan alınabilecek bazı önlemler var.  Failin kimliğini belirlemek için bilgi toplamalı ve olayları belgelemeliyiz. Bir dizi olayı belgelemek yasal süreçlere başvurmada önemli bir yer tutmakta. Taciz edici davranış çevrimiçi olduğunda, tacizin gerçekleştiği web sitesine veya uygulamaya da rapor edebiliriz.  Yaşadığımız süreci güvendiğimiz insanlarla paylaşabilir, bir kadın danışma merkezinden destek alabiliriz. Yasal süreçleri öğrenmek için de konu ile ilgili çalışan avukatlar ile Baroların Kadın Danışma Merkezleri-Komisyonları üyeleri ile görüşebiliriz.

Siber şiddetin yaygınlığına ilişkin Türkiye ya da dünyada bir çalışma var mı?

Yeni bir alan ve şiddet biçimi olduğu için şu ana kadar yapılan çalışmalar çok sınırlı. Türkiye genelinde hakkında ilk kez bilgi toplanan ısrarlı takip çalışması, Kadına Yönelik Aile içi Şiddet Araştırması kapsamında yapıldı. Araştırmada ısrarlı takip, her 10 kadından neredeyse 3’nün en az bir kez maruz kaldığı şiddet biçimi olarak belirtildi.

Eklemek istediğin bir şey var mı?

Hızla değişen dijital dünyada kadınların maruz kaldığı siber şiddet örnekleri çoğalmakta ve ülkelerin gündemlerine ‘acil eylem planı’ olarak girmekte. Toplumsal cinsiyete dayalı siber şiddet ile mücadele konusunun ilgili kurum ve kuruluşların gündemine girmesi ise çok önemli. Türkiye’de konu ile ilgili çalışmalar başlamıştır. Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu’nun (AKL-TK) yürüttüğü #KadınınİnternetiKadınınHakkı önemli bir çalışma olarak söylenebilir.

Toplumsal cinsiyete dayalı siber şiddet, kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları içerinde ayrı bir başlık olarak ele alınmalıdır. Yıllardır şiddetle mücadelede önemli yere sahip kadın örgütleri ve danışma merkezleri konu ilgili mücadelede mekanizmaları harekete geçirecektir.