‘Suriçi’nde Çocukların Oyun Hakkı’ raporundan çarpıcı veriler

Rengarenk Umutlar Derneği’nin, “Suriçi’nde Çocukların Oyun Hakkını İzleme” raporuna göre; 38 bin nüfuslu bölgede 3 oyun alanının kullanılabilecek durumda olduğu, 1 adet sosyal tesis alanı ile 2 oyun parkının polis karakoluna çevrildiği tespit edildi.

Raporda, kız çocuklarının büyük çoğunluğu “ev işleri” nedeniyle evde oyun oynayamadığını belirtirken, çocukların gidebilecekleri kursların yüzde 69’unu Kur’an kursu, yüzde 10’unu müzik, yüzde 8’i satranç kursu olduğu kaydedildi.

Rengarenk Umutlar Derneği’nin çocuklarla düzenlediği etkinlikten.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde çocuklara yönelik çalışmalar yürüten Rengarenk Umutlar Derneği, “Suriçi’nde Çocukların Oyun Hakkı” raporunu yayınladı. Suriçi bölgesini kapsayan araştırmada, 2010-2020 yılları arasında kentsel dönüşüm ve silahlı çatışmaların ardından gerçekleşen müdahalelerden sonra çocukların oyun hakkına erişimi, oyun alanlarının niteliği ve yeterliliği incelendi. Bu bağlamda Suriçi’nde yer alan mahalleler, çocuk oyun alanlarının, sosyal ve mekânsal/fiziki boyutlarının kapsamlı değerlendirmesi yapıldı. 

7 mahallede 115 çocukla anket çalışması yapıldı

Araştırma kapsamında, silahlı çatışmalardan etkilenen 7 mahallede (Ali Paşa, Lalebey, Cevat Paşa, İskender Paşa, Dabanoğlu, Ziya Gökalp, Cami Kebir) yaşayan 115 çocuk, 25 ebeveyn, 4 mahalle muhtarı, 1 seçilmiş ancak görevden alınmış mahalle muhtarı ve 1 muhtar azasıyla görüşmeler yapıldı.

‘38 bin nüfuslu bölgede 3 çocuk oyun alanı olarak kullanılabiliyor’

Raporda, Suriçi’nde bulunan 15 mahallenin 2019 verilerine göre toplam nüfusunun 38 bin olduğu, sadece 6 çocuk oyun alanın bulunduğu, ancak var olan çocuk oyun alanlarından sadece 3’ünün kullanılabilecek durumda olduğu tespit edildi.

1 adet sosyal tesis alanı ile 2 adet oyun parkı karakola çevrildi

2016 çatışmaları sonrasında, çocuklar için oyun alanı olarak değerlendirilebilecek 1 adet sosyal tesis alanı ile 2 adet oyun parkının, polis karakoluna çevrildiği kaydedildi. Suriçi’nde yer alan oyun parklarının, çocuklar açısından pek çok risk taşıdığı ve parkların yarısının kullanılamayacak ölçüde hasarlı olduğu tespitine yer verilen raporda, oyun parklarının niteliksiz ve hasarlı olması nedeniyle çocukların, oyun alanı olarak ev ve sokakları kullanmaya başladığı ifade edildi.

Çocukların yüzde 41’i evde oyun oynayamıyor

Yapılan anket çalışmasının sonuçlarına yer verilen raporda, evde oyun oynayamadığını belirten katılımcıların yüzde 41’i, evin fiziki koşullarının oyun oynamak için uygun olmadığını söyledi. Raporda, “Anketlere katılan 115 çocuktan 57’sinin 6-8 kişilik hane halkı içerisinde yaşadığı akılda tutulduğunda bu sonuç ne yazık ki şaşırtıcı değildir.” değerlendirmesine yer verildi.

Kız çocukları ‘ev işleri’ nedeniyle oyun oynayamıyor

Çalışmada, çoğu kız çocuğunun evde oyun oynayamama nedeni “Anneye ev işlerinde yardım etmek, küçük kardeşlerine bakmak” şeklinde sıralanırken, oğlan çocukları ise “cep telefonunda oyun oynayarak ve televizyon izleyerek” zaman geçirdiklerini belirtti.

Çocukların yüzde 22’si kendisini ‘çocuk’ olarak görmüyor

Çocukların yüzde 24’ü hiç oyuncağı olmadığını, yüzde 22’si ise kendisini artık “çocuk olarak görmediği” için evde oyun oynamadığını söyledi. Katılımcıların yüzde 11’i ise ebeveynlerinin evde oyun oynamalarına izin vermediğini ifade etti.

Çocukların yüzde 53’ü mahallede park olmadığını söyledi

Çocukların yüzde 53’ünün yaşadıkları mahallede park olmadığını söylerken, yüzde 57,7’si park olduğunu ancak kullanmadığını, yüzde 42,3’ü ise parkı kullandığını belirtti. Çalışmada, mahallesinde park olmasına rağmen çocukların parkı kullanmama nedenlerine bakıldığında; çocukların yüzde 46’sı oyun alanlarının kırık/dökük olması nedeniyle kullanmadığını, yüzde 27’si parkları güvenli bulmadıkları için oyun alanlarını kullanmadıklarını, yüzde 18’i ailesinin izin vermediğini, yüzde 9’u ise pandemi nedeniyle parktaki oyun alanlarını kullanmadığını ifade etti. 

Oğlan çocuklarının yüzde 62,8’i kız çocuklarının yüzde 37,2’si dışarıda zaman geçiriyor 

Dışarıda zaman geçirdiğini belirten 94 katılımcının yüzde 62,8’ini oğlan çocukları, yüzde 37,2’si ise kız çocukları oluşturdu. Dışarıda zaman geçirmediklerini belirten 21 katılımcının yüzde 87,7’sini kız çocukları, yüzde 14,3’ünün ise oğlan çocuklarından oluştu. Dışarıda zaman geçirmediklerini belirten katılımcıların yüzde 57,1’i dışarıyı güvenli bulmadığını, yüzde 42,9’u pandemi nedeniyle dışarı çıkmadığını, yüzde 23,8’i kız çocuklarının oyun oynayabileceği alanların olmadığını, yüzde 19’u annesine ev işlerinde yardım ettiğini, yüzde 14,3’ü ailesine destek olmak için bir işyerinde çalıştığını ve yüzde 14,3’ü de farklı nedenlerden dolayı dışarıda zaman geçirmediğini dile getirdi. 

Çocukların yüzde 84’ü oyun alanı olarak sokağı kullanıyor

Çalışmaya göre; oyun alanlarının değiştiğini belirten katılımcıların yüzde 53’ü mahalle değiştirdiğini, yüzde 18’i oyun oynadıkları yerlerin yıkıldığını, yüzde 6’sı ise güvenli olmaması nedeniyle kullanmadıklarını belirtti. Katılımcıların yüzde 84’ü oyun alanı olarak sokağı, yüzde 18’i okul ve evin bahçesini, yüzde 16’sı cami avlusunu, yüzde 12’si ise harabe yapıları oyun alanı olarak kullandığını kaydetti. Katılımcılar diğer seçenekte ise, oyun alanı olarak evin damını kullandığını ifade etti. 

Gidilebilecek kursların yüzde 69’unun Kur’an Kursları oluşturuyor

Katılımcıların yüzde 74,8’i mahallelerinde gidebilecekleri kurs/atölyelerin olduğunu, yüzde 25,2’si ise mahallelerinde gidebilecekleri kurs/atölyelerin olmadığını ifade etti. Yaşadığı mahallede herhangi bir kurs/atölye olduğunu belirten katılımcılar bu kursların; yüzde 69’unun Kur’an kursu, yüzde 10’unun müzik, yüzde 8’inin satranç kursu, yüzde 5’inin ise tiyatro kursu olduğunu ifade etti.

Yüzde 76,6’sı olumsuzluklara ilişkin başvuracak kurum olmadığını söyledi

Katılımcılara, başına herhangi bir olumsuzluk geldiğinde bunu paylaşabileceğin kişi ya da kurumun olup olmadığı sorusu da soruldu. Katılımcıların yüzde 76,6’sı başvuracakları bir kişinin ya da kurumun olmadığını, yüzde 23,4’ü ise başvurabilecekleri kişi ve kurumların olduğu cevabını verdi. 

‘Yerel yönetimler sorumluluklarını yerine getirmiyor’

Raporda, kent yoksulluğunun sadece gelir eksikliğiyle ilgili olmayıp birçok sosyal soruna da kaynaklık ettiğine vurgu yapıldı. Yoksul kent mahallelerinde yaşayan çocukların, yaş, cinsiyet, etnik kimlik gibi değişkenlere bağlı olarak risklere en açık kesimi oluşturduklarına işaret edilen raporda, “Oyun hakkı kapsamında yaptığımız saha çalışmasında elde edilen bulgular, çok açık bir şekilde yerel yönetimlerin yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmediğini göstermektedir.” değerlendirmesi yapıldı. 

Kent hakkında alınacak tüm kararlara yetişkin ve çocuk yurttaşların katılımlarının sağlanması gerektiğine vurgu yapılan raporda, şu öneriler sıralandı: 

  • Yerel yönetimler çocuk haklarını hayata geçirebilmeli.
  • Yerel yönetimlerde çocuk haklarına yönelik çalışmalar yapan, yeterli kaynağın ayrıldığı bir “Çocuk Hakları Müdürlüğü” birimi oluşturulmalı.
  • Yerel yönetimler bünyesinde çocuk meclislerinin kurulmalı ve çocuk meclisinin kararlarının bağlayıcılığı ile ilgili yönetmelikler oluşturulmalı.

‘Çocuk hakları komisyonları oluşturulmalı’

  • Her ilçede çocuk haklarına yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum örgütleri desteklenmeli, bu örgütler ile iş birliği geliştirilmeli ve yerel yönetimlerin öncülük ettiği çocuk hakları komisyonları oluşturulmalı’
  • Her mahallede, çocuk nüfusuna göre doğru orantılı olarak oyuncak kütüphaneler kurulmalı. 
  • Çocukların yaş gruplarına göre gelişimlerini destekleyecek, yeteneklerini keşfedecek ve becerilerini geliştirecek sosyal-kültürel ve sanatsal kursların sayısı artırılmalı.

‘Acele kamulaştırma kararı iptal edilmeli’

  • Alınan Acele Kamulaştırma kararı iptal edilerek, yurttaşlarla tartışmaya yeniden açılmalı.
  • Düşünülen ve planlanan kentsel dönüşüm projeleri iptal edilmeli, riskli yapıların iyileştirilmesi için alternatif dönüşüm modelleri uygulanmalı.
  • 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ve plan yapımına ait esaslara dair yönetmelikte, çocuğun oyun hakkının açık bir biçimde tanımlanmalı ve mahallelerde yaşayan çocuk nüfus yoğunluğuyla doğru orantılı olarak oyun mekânlarının yapımına dair standartlar oluşturulmalı.

‘Oyun alanları acil olarak geliştirilmeli ve iyileştirilmeli’

  • Suriçi bölgesinin 7 mahallesinde yaptığımız izleme çalışmasında çocukların oyun alanları niteliklerine dair acil olarak geliştirilmeli ve iyileştirilmeli. Tespit edilen bulgular ışığında Belediyeler oyun parklarını planlarken; öncelikle TSE’nin belirlediği standartlara uygun olarak düzenlenmeli. Çocukların bakım verenleri ile birlikte gidebilecekleri güvenli, yeşil alan içinde oyun parkları oluşturulmalı.
  • Çocukların yaşayabilecekleri herhangi bir hak ihlaline karşı bunu bildirebileceği mercilere dair bilgilendirme ve ihbar mekanizmaları oluşturulmalı.
  • Metruk/harabe yapılarla ilgili çocukların sunduğu öneriler bir an önce hayata geçirilmeli metruk/harabe yapılara girişi engelleyecek düzenlemeler yapılmalı.
  • Yıkılma tehlikesi bulunan metruk/harabe yapıların çevresine uyarıcı çitler çekilmeli veyahut uyarıcı levhalar konulmalı. 
  • Çocuklara yönelik cinsel şiddet iddiaları araştırılmalı.

‘Silahlı ve zırhlı araçlar çekilmeli’

  • Bölgede yaşanan silahlı çatışmaların olumsuz etkileri, çocuklar açısından hala varlığını sürdürmektedir. Çatışma dönemlerinde yaşanan tanıklıklar ve sonrasında zırhlı araçların neden olduğu pek çok çocuğun yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanan ihlaller yaşanmıştır. Suriçi’de kamusal alanda çok fazla bulunan silahlı ve zırhlı araçların varlığı güvenlik duygusundan ziyade bir tehlike algısına dönüşmektedir. Bu nedenle silahlı ve zırhlı araçların alandan çekilmesi gerekmektedir.
  • Sokağın daha güvenli hale gelmesi için çalışmaların yapılması ile birlikte, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik de Suriçi bölgesinde çeşitli çalışmaların yapılması, kamunun öncelikli sorumluluğudur. 
  • Engelli çocuklara hitap edecek oyun alanlarının inşa edilmesi, ayrıca kentin her bölgesinin engellilerin erişimine göre yeniden düzenlenmesi, devletin ayrımcılık yasağı çerçevesinde bir an önce adım atması gereken bir sorumluluktur. 

MA – DİYARBAKIR