Türk Türkün kurdudur

Metin Gülbay

Tarihte belki de Türkler kadar birbiriyle savaşıp ortadan kaldıran halk az bulunur. Çeşitli boylar aynı kökenden geldikleri diğer boyun egemenliğine son verip kendi iktidarlarını kurmak için düşmanla işbirliği de dahil olmak üzere çeşitli entrikalar çevirmede neredeyse ustalaşmıştır. Tarih sırasını gözetmedim, kusurum affola.

Kapgan Kağan’ın başını kesip Çin’e sundular

“716 senesi haziran ayı olayları 

Orhun Yazıtları’ndan olan Kültigin Yazıtı, Moğolistan’da Orhun Yazıtları Müzesi’nde ziyaretçilere sergilenmektedir.

(Çin günlüklerinden naklen) 

“Bayırkular*, Kapağan Kağan’ı öldürdükten sonra başını Çin başkenti Ch’ang-an’a götürerek İmparator Hsüan-tsung’a sundular. Olay şöyle cereyan etti: 

Evvelce Kapağan Kağan kuzeye doğru bir sefer yaparak Bayırkular’ı Tu-lo-shui (Tola) nehrinin kıyılarında büyük bir bozguna uğratmıştı. Fakat zafer sarhoşluğu içinde bulunan Kapağan, yurduna dönerken kendisi için gereken emniyet tedbirlerini almamıştı. Bir gün Kapağan bir söğüt ormanından geçerken Hsieh-chih-lo adındaki bozguna uğramış Bayırku askeri aniden ormandan çıkarak Kapağan’ı öldürdü. O sırada Ta-wu’chün ordusunda Tzu-chiang rütbesini taşıyan Hao Ling-ch’üan, Çin elçisi olarak Göktürk ülkesinde bulunuyordu. Hsieh-chih-lo, Kapağan Kağan’ın başını Hao Ling-ch’üan’a teslim ettikten sonra onunla beraber Çin sarayına geldiler. 

İmparator Hsüan-tsung, Kapağan Kağan’ın başını Çin başkenti Ch’ang’ın ana caddesinde bir direğe asılıp halka gösterilmesini emretti. Bundan sonra Bayırkular, Uygurlar, Tongralar, Hsiler ve P’u-kular (Bugular), beş ayrı kavim, Çin’e teslim olmaya geldi. İmparator Hsüan-tsung bu kavimleri Ta-wu-chün ordusunun kuzeyindeki yerlere yerleştirdi. 

(Chang Jen-t’ang, s.171.) Bu sırada Kapağan Kağan’ın oğlu Küçük Kağan (Fu-ch’ü) tahta çıktı. Fakat çok geçmeden Kutluğ’un oğlu Ch’üeh Tegin (Kül Tegin) tarafından bastırılıp öldürüldü. Kül Tegin ayrıca adeta Kapağan Kağan’ın bütün oğullarını ve candan adamlarını öldürüp, ağabeyi Sağ Şad olan Mo-chih-lien’i kağan ilan etti. Bu zat P’i-ch’ieh (Bilge Kağan)dır.”1

2002 Temmuz ayında çekilen fotoğrafta bir Kırgız yaşlısı.

Göktürkleri tarihten silen Türkler kimlerdir? 

“Göktürk Devleti’nin tamamen tarih sahnesinden silinmesine sebep olan son darbe, 744 senesinde yine Göktürkler gibi Aşina soyundan gelen bir hükümdara sahip olan Basmıllar tarafından vurulmuştur. Basmıl Kağanı, Ozmış kağanın (Son Göktürk kağanıdır, m.g.) başını keserek Çin Sarayı’na yollamıştır. Bu tarihe kadar Uygurlar’ın hakimiyetinde olan Basmıllar bu başarılarından dolayı bağımsızlıklarını ilan ederler ve hükümdarları da Ötügen’de kağan olarak başa geçmiştir.”2

Akhunları Göktürkler yıkar

“Ak Hunlar, dördüncü yüzyılda Altay’dan çıkmıştır. Doğu İran’a geldiklerinde Kuşan hanedanı gücünü yitirmiş, çökmüştür. Bu fırsattan yararlanırlar. İran topraklarına girmeyi başarırlar. 440 yılına doğru, Soğdak ve Semerkant bölgesini ele geçirirler. Kuzey Afganistan’a girmeyi başarırlar. Sasani Hanı Firuz döneminde, İran’a amansız bir saldırı düzenlerler. Firuz Han’ı yenip öldürürler. Sasani İmparatorluğu’nun kuzeydoğudaki sınır kentleri Belh ve Herat’ı topraklarına katarlar. Orta Asya’da korkulu bir güç durumuna gelirler. Belh’in doğusundaki Gor Kenti’ni başkent yaparlar.

Bu topraklarda Ak Hunlar’ın Farslar’la, Ermeniler’le ilişkileri olur. Kısa bir süre Doğu Hindistan’ı da egemenlikleri altına alırlar. 563 yılından sonra Göktürkler, Ak Hunlar’ı yıkar. Ak Hunlar da büyük olasılıkla Türk’tür. Eski yazıtlarda Türk olarak anılırlar. Ne var ki, bunlar kısa sürede kendi soy özelliklerini yitirirler. Yerli halklar, özellikle İranlılar içinde erirler.”3

Uygurlar’ı Kırgızlar yıktı

“745’te kurulan Uygur Kağanlığı 840’ta Kırgızlar tarafından yıkılınca, Orhun bölgesindeki hâkimiyet Kırgızlara geçmişti”4. “Buna rağmen Kırgızlar kesin hâkimiyet sağlayamadıkları gibi bölgede mevcut kontrolü de uzun süre elde tutamadılar. 920’lerde Moğol kökenli Kıtanların doğudan gelip bölgeyi tamamen işgal etmeleri üzerine Türk kökenli topluluklar Orhun’dan büsbütün uzaklaştı. Artık Türk tarihinin ağırlık merkezi Batı Türkistan olmuştu.”5

Kırgızlar zaten Göktürklerle zoraki biçimde birlikte olmuştu. Göktürkler’le sürekli olarak bir çekişme içinde oldukları görülür. “6. yüzyılda kurulan Göktürk Kağanlığı ile tıpkı Oğuzlar gibi birlik kurmayı kabul etmeyen Kırgızlar, Çin’in güçlenmesinden tedirgin olup Mukan Kağan döneminde Göktürklere bağlandılar. Böylece Türk toplulukları Göktürkler sayesinde tek bayrak altına tekrar toplandılar. Göktürklerin Çin hakimiyeti altına girdiği 630-680 yılları arasında Kırgızlar Çin işgaline karşı başkaldırıp ayrı olarak yaşadılar.”6

Kaşgarlı bir Uygur

“İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı‘nın kurulmasıyla yeniden Göktürk Kağanlığı ile birleştiler. Kırgızlar bu dönemde sık sık yönetime ayaklandılar. Kırgızlar, Göktürk Kağanlığı’ndan sonra Uygur Kağanlığı hakimiyetine girdiler. 840 senesinde Uygur Kağanlığını yıkarak kendi Kırgız Türk Kağanlığını kurdular.”6

Hunlar dönemi de farklı değildi

“M.S. 48’de, konfederasyonun daha çok güney sınırında yerleşik sekiz kavim şan-yu’ya karşı başkaldırır ve Çin egemenliğine girmekten başka çareleri kalmaz. Çin bunları federe devletler olarak Şan-si (Shanxi) ve Kansu (Gansu) sınırlarına kuzey uç beyliklerini koruma göreviyle yerleştirir. Böylece Güney Hiong-nu devleti kurulmuş olur; bu, Çin güçlü olduğu sürece Çin’e bağlı ve sadık kalacak bir uydu devlet olarak varlığını sürdürecektir.”7

“İki şef, Hu-han-ye ve Çi-çi ölen şan-yu’nun yerini almak için kıyasıya mücadeleye girişir. Çi-çi’nin daha fazla şansı olduğu düşünüldüğünden, Hu-han-ye Çinliler’in desteğini alır ve saraya gider. 48’de rakibini saf dışı eder. 43’te Tola ve Orhon bölgelerine yerleşir ve böylece kendini resmi olarak hükümdar ilan eder. Çi-çi, hükümranlığını tanıyan ve kendisine sadık kalanlarla batıya çekilir. Yolda Vusunlar’ı yener, Çu ve Talas bölgelerine yerleşir. Bölge krallarına karşı parlak zaferler kazanır, Sogdiyana’ya girer ve batıda bir Hiong-nu imparatorluğu kuracakken 36’da Çinliler’in eline düşer, hapsedilir ve idam edilir.”8

Gülşah’ın Adenli savaşçıyı öldürmesi: Varka ve Gülşah, Selçuklu dönemi, Konya, 13. yy., [TSMK, H. 841, y. 23 b].

“Kuzey Hunları bozgun yedikten sonra Tarbagatay, Saur ve Cungarya Alatağı’na çekilerek miladi 155 yılına kadar muvakkat zaferlerle savaşmaya devam ettiler. Siyenpi kumandanı Tanşihay tarafından nihai mağlubiyete uğratıldıktan sonra ise tekrar kendi aralarında bölündüler. 200 bin ‘zayıf’ Hun, Tarbagatay’ın ormanlık dağlarına, boğazlara ve Kara İrtiş havzasına sığınarak tehlikeli günler geçirdikten sonra Yedisu’yu zaptettiler. Ve 3.asrın sonunda orada yeni Hun devleti Yueban’ı kurdular.”9

“302’de Çinli kumandanlar arasında kavga çıktığı bir sırada Hun prensi Lu Yuang evine dönmeyi başardı. Hun aksakalları onu başlarına kumandan seçerek ‘gaspedilen haklarını almak için silaha sarılmaya’ karar verdiler. Ve Lu Yuang halkını zafere götürdü. 

311’de önce başkent Loyan’ı zapteden Hunlar arkasından ikinci başkent Çan’ang’ı ve şehirdeki imparatoru ele geçirdiler. 325’te bütün Kuzey Çin Hunlar tarafından istila edilmişti. Çinliler suikast taktiğine başvurdu ve yabguya yaklaşmayı başararak onu öldürdüler fakat Hunlar suikastçıları yok ettilerse de bu sarsıntı Hun devletinin ikiye bölünmesine yol açtı. Asıl Hunlar’dan ayrılan kullar onları mağlup ederek ortadan kaldırdı. Fakat kullar da aynı akıbete uğradı. 350’de yabgunun evlat edindiği Çinli isyan çıkararak bütün Hunlar’ın katledilmesini emretti. Böylece pek çok ‘sakallı ve örme saçlı Çinli de’ tipik bir soykırımın kurbanı oldu.”10

Türkler Türkleri kovalıyor

Önce alıntıyı okuyalım. “463 yılında Avarlar’ın akını yeni bir durum yaratmaktadır. Avarlar, Sabirler’in Volga-Ural nehirleri çevresindeki yurtlarını işgal edince, Sabirler de Bulgar Türkleri üzerine akın etmektedir. Bulgar Türkleri 463’teki göç nedeniyle yeni yurt ararken, elçilerinin Bizans’ta bildirdikleri şekilde Don-Domneç çevresiyle aşağı Dinyeper arasında oturan Ağaçeriler’e saldırmışlardır. Daha sonra Bizans Devleti’nin yararına geriye dönerek Saragurlar üzerine yürümüşler ve Kafkasya’daki Ermeni ve İberya alanlarını tahrip etmişlerdir. Sabirler’in doğuyu işgal etmesi ve yolları kesmesi nedeniyle, Bulgar Türkleri Kafkasya’nın batı çevresinde dolaşmaktadırlar.”11

Şimdi bu alıntıdaki adların kim olduklarına bakalım. Avarlar, içinde Türk boylarının da yer aldığı heterojen bir topluluktu, nasıl Osmanlı İmparatorluğu deyince yalnızca Türkler’den oluşan bir devlet akla gelmiyorsa, Avarlar da böyle farklı kökenden boyların oluşturduğu bir yapıdaydı. Diğerlerine gelince, Sabirler, Bulgarlar, Ağaçeriler, Saragurlar Türk boyuydu.

Görüldüğü gibi yüzlerce hatta binlerce yıl boyunca Türk Türkü kovalamış, yakalamış, öldürmüş, Çin’e satmış, ihanet etmiş. Bize düşman gerekmez yani. Bugünkü durumumuzu ne güzel anlatıyor değil mi! 1990 yılında Türklerin tarihini okumaya işte bunu araştırmak için başlamıştım. Biz hep mi böyleydik, sonra mı böyle olduk? Ne yazık ki 2500 yıldır bir şey değişmemiş.

Selçuklu, Osmanlı ve diğer Türk beyliklerinin durumu

Selçuklular’ın Gazneliler’i yenerek bağımsızlıklarını kazandıklarını biliyoruz. Ama isterseniz Osmanlılar’la bitirelim. Çünkü gerçekten ekmek kadayıfının üzerindeki kaymak gibi bir durum söz konusu. 

Osmanlı Beyliğinden daha önce 1278’de kurulan Germiyanoğlu Beyliği 1300’lerin başında Osmanlı ile sürekli didişme halindeydi. Osman Bey’in Germiyanlılara karşı Rumları himaye ettiği üzerinde durulmuştur… Osman Bey döneminin ilk yıllarında Bizans tekfurları ile iyi geçinildiği anlaşılmaktadır. Ayrı dinlerden olmasına rağmen Osman Bey ile tekfurlar arasında böyle iyi ilişkiler varken, kendisi gibi Müslüman olan Germiyanoğulları ile çekişme halinde olması düşündürücüdür. Germiyanoğulları ile Osman Bey arasındaki çekişme Orhan Bey başa geçtiği dönemde bile devam etmekteydi.”12. Çobanoğulları Beyliği 1309’da Candaroğulları Beyliği’nin egemenliğine girdi. 

Karesioğulları Beyliği Orhan Bey zamanında (1361), Menteşe Beyliği 1424’te Osmanlı egemenliğine girdi. Sinop ve civarındaki Pervaneoğulları Beyliği’nin son beyi Gazi Çelebi 1322’de ölünce kızı beyliğini ilan etti ancak aynı Candaroğulları Beyliği tarafından bu beylik ele geçirildi.

Eretna Beyliği’nde ise Vezir Kadı Burhaneddin bir tasfiye harekâtıyla yönetimi ele geçirerek 1381’de Kadı Burhaneddin Devletini kurdu. Erzincan Beyliği’nin beyi Mutahharten Bey Yıldırım Bayezit’in Timur’dan ayrılarak kendisine tâbi olmasını isteğini geri çevirdi. Osmanlılara karşı Timur’la birleşerek 1400 yılında Sivas’ın Moğollarca işgaline yardım etti. Timur’un güneye yönelmesi üzerine bölgeye ulaşan Osmanlı birlikleri Erzincan Beyliği üzerine yürüdü. Erzincan, Osmanlı birliklerince işgal edilmesine rağmen Mutahharten Bey’e dokunulmadı ve Osmanlıya tābi olduğu ilan edildi. Rehin olarak ailesi Bursa’ya götürüldü. Ancak Mutahharten Bey başına gelen bu durumu Timur’a bildirdi.

Bu olayların akabinde Mutahharten Bey, 1402 yılında meydana gelen Ankara Muharebesi’nde Timur’un ordusunda savaştı. Tatarların Osmanlı ordusundan ayrılıp, Timur ordusuna geçmesinde rol oynadı. Savaş sonrası Erzincan’a geçti ve bir yıl sonra öldü. Ölümünden sonra beyliği kimin yönettiği tam olarak bilinemese de 1410 yılında beyliğin başında torunu Şeyh Hasan bulunmakta idi. Bu dönemde Karakoyunlular hükümdarı Kara Yusuf, 1410 yılında Erzincan’ı 45 günlük bir kuşatmadan sonra ele geçirdi. Bu tarihten itibaren beylik tamamen Karakoyunluların eline geçti ve beylik tarih sahnesinden çekildi.”13

1402 yılında Yıldırım Bayezid’i yenen Timur da Türk kökenliydi. Ankara Savaşı’nda, saf değiştiren bazı Türk boyları nedeniyle sonuç Timur lehine oldu. Bayezid esir düştü. Osmanlı Devleti ortadan kalkmasa bile on bir yıl boyunca taht kavgalarına sahne oldu.

Osmanlı’nın ortadan kaldırdığı diğer Türk beylikleri

Fatih Sultan Mehmet

Alaiyye Beyliği 1471 yılında, Aydınoğulları 1426’da, Candaroğulları 1461’de, bugünkü Orta Karadeniz ve Doğu Karadeniz’in bir kısmına 14. ve 15. yüzyıllarda hakim olan Canik beylikleri 1460’ta, Dulkadiroğulları 1522’de Osmanlı egemenliğine girdi. Eşrefoğulları Beyliği’ne İlhanlıların (Moğol) Anadolu Valisi Timurtaş Bey 1326’da son verdi. Hamidoğulları Beyliği’nin hikayesi ilginçtir. “Hamid Bey Selçuklulardandır. Anadolu’da geçimlerini hayvancılıkla sağlayan bazı Türkmen yürüklerini toplamış, onlara baş olmuştur. Eline geçirdiği yerlere ‘Hamideli’; oralarda yaşayan halka da ‘Hamid Türkmenleri’ denmiştir.”14 Hamid Beyi Dündar boyun eğmediği için Moğol İlhanlılarca öldürüldü. Sonrasında Hamidoğulları ve Hamidoğulları Teke beyliği diye iki beylik görülüyor. Birincisinin son beyi Hüseyin Bey Karamanoğulları’nın saldırısından yılarak Isparta ve Eğirdir dışındaki topraklarını Osmanlı’ya sattı. İkinci beylik ise 1423’e kadar yaşadı ve son beyi Osman Antalya Beyi Hamza tarafından 1403 yılında öldürüldü. Kısa bir süre de Antalya emiri Yunus Bey’in kölesi Zekeriya’nın yönetiminde kalan Hamidoğulları (Antalya) Teke Beyliği 1423’te ortadan kalktı. Denizli ve Ladik’te egemen olan İnançoğulları Beyliği’ne Germiyan Beyliği 1368’de son verdi. 1250 yılında kurulan Karamanoğulları Beyliği’ne Fatih döneminde son verildi (1474).

Adana ve Misis dolaylarındaki Ramazanoğulları Beyliği 1514 yılında kısmen, 1608 yılında tamamen Osmanlı egemenliğine girdi. Afyon’daki Sahib Ataoğulları Beyliği Nusreddin Ahmed döneminde Germiyanoğulları Beyliğinin himayesine girdi. Ahmed’in 1343’te ölümüyle toprakları Germiyan Beyliğine katıldı. 1313’te kurulan Saruhan Beyliği 1412’de Osmanlı egemenliğine girdi. Samsun, Ordu yörelerindeki Taceddinoğulları Beyliği 1393’te Osmanlı Devleti’ne bağlandı, 1425’te ise tamamen ilhak edildi.

* Bayırkular Wen-Hsien T’ung-K’ao belgesinde, Gobi çölünün kuzeyinde dağınık halde yaşayan 60 bin çadırdan oluşan ve 10 bin asker çıkaran bir Türk asıllı halktır. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Bay%C4%B1rkular).

1 O.Fikri Sertkaya, Göktürk Tarihinin Meseleleri, S.87-88. 2 Prof. Özkan İzgi, Çin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi, S.16. 3 Türkler’in Dili, Fuat Bozkurt, Kapı Yayınları, S.19. 4 Taşağıl, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, Ankara 2004, s. 78-81. 5 Taşağıl Göktürk Dönemi Türk Moğol İlişkileri 542-745. 6https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C

4%B1rg%C4%B1zlar. 7 J.P.Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, S.119. 8 Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, S.117. 9 L.N.Gumilöv, Hazar Çevresinde Bin Yıl, S.108. 10L.N.Gumilöv, Hazar Çevresinde Bir Yıl, S.118-119. 11 Geza Feher, Bulgar Türkleri Tarihi, S.16. 12 Ömer Cide, Osmanlı Kuruluş Döneminde Beylikler İle Olan İlişkilerde Din Faktörü, 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kilis, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/717421. 13 https://tr.wikipedia.org /wiki/Erzincan_Beyli%C4%9Fi. 14 https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamito%C4%9Fullar%C4%B1_Beyli%C4%9Fi.