Türkdoğan: 4 yıl ceza alan siyasetçi 3 yıl, 4 yıl ceza alan hırsız ise 1 gün hapis yatıyor

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, konuşmasından dolayı 4 yıl hapis verilen bir siyasetçinin 3 yıl; hırsızlıktan 4 yıl ceza verilen bir kişinin ise 1 gün cezaevinde kaldığını söyledi.

Türkdoğan, AKP’ye 2012’de çıkardığı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçların Ertelenmesi Yasası’nın bir kez daha çıkarılmasını önerdi ve “Hem hapishaneler hem adliyeler rahatlayacak” dedi.

İnfaz Yasa Tasarı’sının ayrımcılık içerdiğini hatırlatan Türkdoğan, “Bu virüs herkesi buluyor ve ayrım yapmadan hasta edebiliyor ve ölümüne sebep olabiliyor. Demek ki ayrımcılık yapılmayacak” dedi.

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçen ve 7 Nisan Salı günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan İnfaz Yasa Tasarısı ile ilgili #Yeni1mecra’dan İrfan Uçar’a konuştu.

Türkdoğan, koronavirüs nedeniyle öncelikle hapishanelerdeki tutuklular için “resen tutukluluk incelemesi” yapılması ve adli kontrol uygulanarak tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. Ancak hem Adalet Bakanlığı’nın hem de mahkemelerin COVID-19 salgını çok ciddiye almadığını ifade etti. “Görüş yasakları, infaz koruma memurlarının 15 gün boyunca evlerine gitmemesi gibi tedbirlerle geçiştirileceğini düşünmüyoruz” diyen Öztürk Türkdoğan, önerilerini milletvekillerine yazılı olarak ilettiklerini söyledi:

“CMK’nın 100 ve devamı maddelerine ek bir madde eklenerek ‘doğal afet ve salgın hallerinde tutukluluk incelemesinin hızlıca resen alınabileceğini ve gerekli tedbirlerinin alınabileceğini’ önerisi yaptı.”

Önerileri karşılayacak fırsat hala var

En az 16 maddede önerilerini sunduklarını ifade eden Türkdoğan, “Ama taslak komisyondan geçti. Şimdi hala bir fırsat var” diyerek Meclis Genel Kurulu’nda muhalefet partilerinin baroların ve insan hakları örgütlerinin önerilerini karşılayacak fırsat bulunduğunu belirtti.

 Düzenleme ayrımcılık içermemeli

Yapılacak düzenlemenin eşitlik ilkesine uygun olması, ayrımcılık içermemesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “Bir grup mahkumu erken tahliye edecek formüller bulacaksınız, ama önemli bir kesimi hiçbir şekilde tahliye etmeyeceksiniz” diyerek bunun yaratacağı tepkinin iyi hesaplanması gerektiğini söyledi. Türkdoğan şöyle devam etti:

Virüs herkesi buluyor ayrım yapmıyor

“Bu virüs herkesi buluyor ve ayrım yapmadan herkesi hasta edebiliyor ve ölümüne sebep olabiliyor. Demek ki ayrımcılık yapılmayacak. Toplumun bütün kesimleri açısından ayrımcılık uygulaması son bulması gerekiyor. Ama yapılan açıklamalara baktığımızda kutuplaştırıcı, ayrımcı dil maalesef devam ediyor.”

Ötekileştirici, ayrıştırıcı dilin devam ettiğini, İçişleri Bakanı’nın otoriter yönetim anlayışını pekiştirecek açıklamalarını sürdürdüğünü vurgulayan Türkdoğan, şöyle devam etti:

İnfaz Kanunu fırsat olarak değerlendirilebilirdi

“Dolayısıyla bu İnfaz Kanunu bir fırsat olarak değerlendirilebilirdi. İçeride bulunan siyasetçiler, milletvekilleri, belediye eş başkanları, gazeteciler, insan hakları savunucuları, aydın ve yazarlar, aktivistler, sendikacılar… Erken tahliye edilebilecek düzenlemeler yapılabilirdi. Çünkü muhalefetin bu konuda önerisi ve desteği var. Anladığım kadarıyla bu fırsat değerlendirilmiş değil.”

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, infaz sisteminin nasıl işlediğini iki örnek üzerinden şöyle anlattı:

İHD Genel Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan

Türkiye’de adaletin geldiği nokta…

“Bir siyasetçiye yaptığı bir açıklamadan dolayı 4 yıl hapis veriliyorsa 3 yılını yatıp çıkabilir. Ama bir kişiye hırsızlık suçundan 4 yıl hapis cezası veriliyorsa 2 yıl yatacak. Bununla da yetinilmedi. Denetimli serbestlikle sadece 1 gün kalıyor. Neden, çünkü 4 yıl ceza alıyor, ama 2 yıl yatacak. 2 yıl da denetimli serbestlikten yararlandırılıyor. Bir gün kapalı cezaevine alıyorlar. Ertesi gün açık cezaevinde tahliye işlemi gerçekleştiriliyor ve serbest bırakılıyor. Ama bir gazeteci, bir milletvekili, bir insan hakları savunucusu 4 yıl hapis alırsa, hiçbir şekilde tahliye edilmiyor ve 3 yıl hapiste kalması gerekiyor. İşte Türkiye’de adaletin geldiği nokta bu maalesef.”

İfade özgürlüğü suçları ile Ankara’yı bombalayanı eşitleyemezsiniz

İnfaz kanunlarında basmakalıp cümlelerin kullanılmaması gerektiğini savunan Türkdoğan, “TMK kapsamındaki suçlar diyemezsiniz. Çünkü TMK kapsamındaki suçların önemli bir kısmı ifade özgürlüğü suçlarıdır. İfade özgürlüğü suçları ile F-16 ile Ankara’yı bombalayan kişiye uygulanacak infaz rejimini bir birine eşit kılamazsınız. Şu anda yaptıkları şey bu. Buna itiraz ediyoruz” şeklinde konuştu.

Tahliye edilecek 100 bin kişi kim olacak?

İktidarın salgın nedeniyle “90-100 bin kişi tahliye edilmesi gerekiyor” dediğinin altını çizen Türkdoğan, “Peki bu 100 bin kişi kim olacak? Toplumun bunu bilmeye hakkı var” dedi ve AKP iktidarının 2012’de çıkardığı bir yasayı hatırlattı ve benzerini talep ettiklerini söyledi:

2012’deki erteleme yasasını bir daha çıkarın

“AK Parti 2012’de bir yasa teklifi vermişti. Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suç ve Cezaların Ertelenmesi Kanunu idi. O dönem ifadelerinden dolayı hapishanelerde bulunanların hepsi tahliye olmuştu. Ve sorun kısmen çözülmüştü. Aynı teklifi bir daha yapıyoruz. Gazetecilerin, siyasetçilerin, insan hakları savunucularının, aktivistlerin yararlanmasını istiyorsanız, 2012’de siz yaptınız, bir daha yapın.”

Hem hapishaneler hem adliyeler rahatlayacak

Basın ve Yayın Yoluyla, Sosyal Medya Yoluyla İşlenen Suç ve Cezaların Kanunu –ki tek bir maddedir- bu maddeyi yasalaştırdığınız zaman soruşturmalar düşecek, davalar düşecek, hapishanedeki insanlar çıkacak. Ve bir anda hem adliyeler yüzbinlerce dosyadan kurtulmuş olacak hem de hapishanelerde kısmen bir rahatlama olacak.”