Van’da tutuklu 4 gazetecinin yargılandığı davanın duruşmasında savunma yapan avukat Veysel Ok, iddianamenin kendisinin davanın hukuki olmadığının delili olduğunu belirtti.
Ok, “Eğer bu işkence haberleri olmasaydı bu haberden Türkiye haberdar olmayacaktı. Burada yargılanan işkence haberleridir. Hepimiz bu gazetecilerin 6 aydır tutuklu olma nedeninin bu olduğunu biliyoruz.” dedi.
Van’da yaptıkları işkence haberlerinin ardından “Devlet aleyhine haber yaptıkları” gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan gazetecilerin Van 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşması tutuklu 4 gazeteci ile tutuksuz bir gazetecinin savunmasıyla başladı. Gazetecilerin savunmalarının ardından duruşma avukatların savunmalarıyla devam etti.
Savunmalardan önce avukat Ekin Yeter, iki tanık dinletmek istediklerini ve koridorda hazır ettiklerini belirterek, tanık dinletme talebinin kabul edilmesini istedi. Ancak mahkeme başkanı, “ne tanığı, tanığa gerek yok” diyerek bu talebi görmezden gelerek, duruşmaya devam etti.
Duruşmayı izleyen gazetecilerin bilgisayarlarının iade edilmesi talebine ret
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, savunma yapmaya geçmeden önce duruşma başlangıcında duruşmayı izlemek isteyen gazetecilerin telefon ve bilgisayarlarına el konulmasına tepki gösterdi. Ok, heyetin önündeki CMK’yı göstererek, “Duruşmayı izleyen gazetecilerin telefon ve bilgisayarlarına el koydunuz ve bunu tutanağa geçirmediniz. Siz bu konuda kararınızı verin ben sonra savunmaya geçeceğim. İade edilmesini ve haberlerini yazması için kolaylık sağlanmasını istiyorum.” dedi.
Görüşü sorulan savcı, gazetecilerin teknik malzemelerine el konulmadığını, ses ve görüntüye karşı “tedbir” nedeniyle kapatıldığını belirterek, talebin reddini istedi. Mahkeme heyeti, el koyma kararı olmadığını ileri sürerek, talebi reddetti.
Avukat Ok: Burada yargılanan işkence haberleridir
Avukat Ok, tutuklamaların işkence olayı ile ilgili olduğunu ancak iddianamede bundan kaçınılarak bir iddianame hazırlandığını belirterek, şunları söyledi:
“Bu davanın özü iddianamede gizlenmiş vaziyette. Asıl vaka, asıl olay iddianameye konulmamış. İşkence olayı haberleştiriliyor, bütün Türkiye bu haberi duyuyor. Savcı bu motivasyon ile gazeteci arkadaşların işyerlerinde arama yaparak, delil aradığını görüyoruz. İddianamenin kendisi davanın hukuki olmadığının delilidir. Eğer bu işkence haberleri olmasaydı bu haberden Türkiye haberdar olmayacaktı. Burada yargılanan işkence haberleridir. Hepimiz bu gazetecilerin 6 aydır tutuklu olma nedeninin bu olduğunu biliyoruz.”
‘Savcı hangi yetkiyle gazetecinin spor haberi yapmamasını delil gösteriyor’
Savcı sürekli olarak spor, magazin, doğa haberleri yapmadıklarından, çalıştıkları ajansın erişime engellendiğini belirttiğine işaret eden Ok, “Savcı hangi yetkiyle gazetecinin spor ve magazin haberi yapmamasını ‘örgüt üyeliğine’ delil gösteriyor. Van’da gazeteci ne yapsın? Van’da sürekli hak ihlali var. Gazeteci onu haber yapıyor.” dedi.
Avukat Yeter: Gazetecilik faaliyeti dışında herhangi bir delil bulunmuyor
Nazan Sala’nın avukatı Ekin Yeter da gazetecilik faaliyetleri dışında herhangi bir delilin bulunmadığına vurgu yaptı. Yeter, Kürtlerin yaşadığı kentlerde her gün onlarca hak ihlalinin yaşandığını anımsatarak, “Yurttaşlara işkence yapanların haberlerini yapmak iktidarı rahatsız eder doğrudur. Ama basının denetim görevidir. Ülkenin hali ortadayken, Van’da her gün yeni hak ihlalleri ve olumsuzluklarla karşılaşırken Demet Akalın’ın çantasını kaç paraya aldığını mı haberleştirseydiler gazeteciler?” diye sordu.
Mahkeme heyetinin duruşmaya ara vermesinin ardından duruşma, avukatların savunmalarıyla devam etti.
Avukat Timur: Savcı magazin haberi okumak istiyorsa açıp bir siteden okuyabilir
Gazeteci Adnan Bilen’in avukatı Murat Timur, beyanlarına başlamadan önce mahkeme başkanında sözünü kesmemesini istedi. Timur, sarı basın kartının gazetecilikte zorunlu olmadığını mahkeme kararlarıyla sabit olduğunu belirterek, gazetecilerin faaliyetleri nedeniyle tutuklu olduğunu belirtti.
Tamur, gazetecilerin haberlerinde spor ve magazin gibi haberlere değinmek zorunda olmadığını belirterek, “Gazetecilerin sabah kalkar ne yazılacağını tartışır, akşam da bir sonraki günkü haberleri çıkarırlar. Buna savcılığın müdahale etmesi mümkün değildir. Savcı magazin haberi spor haberi okumak istiyorsa açıp bir siteden okuyabilir ancak kimseden sipariş talebinde bulunamaz” ifadelerini kullandı.
Ajansa ve gazete bürolarına yapılan baskında gazetecilik ekipmanlarına ve arşivlere el konulduğunu anımsatan Tamur, bunlara Anayasa’ya aykırı bir şekilde el konulduğunu ve bunların iade edilmesini talep etti.
Avukat Oflas: Dosya helikopter iddialarından sonra hazırlandı
Avukat Barış Oflas, dosyanın helikopter ve işkence iddialarının gündeme getirilmesinin sonra hazırlandığını belirterek, “Bunu nereden anlıyoruz? Helikopterden atılan köylülerin işkence iddialarını soruşturan hakim ile bu davanın soruşturma savcısı aynıdır” dedi.
Müvekkili Adnan Bilen ile ilgili somut hiçbir delil olmadığını söyleyen Oflas, “Deliller müvekkilin yakalanmasından sonra evinden çıkan bilgi belge video kayıtlardır” diye aktardı. Oflas, ev aramasında el konulan üç renkli elbisenin “örgütsel kıyafet” olarak değerlendirildiğini belirterek, “Böyle bir niteleme ile ilk defa karşılaşıyoruz. Çocuk kıyafetidir, örgüt üyeliğine delil olabilecek bir şey değildir” dedi.
‘Örgüt üyeliğine somut hiçbir delil yoktur’
Oflas, “örgüt üyesi” suçlamasının kıstasları olduğunu kaydederek, “Dosya incelendiğinde örgüt üyeliğine somut hiçbir delil yoktur. Müvekkilimin basın kartıları dosyada var. Telefon görüşmeleri gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğunu ortaya konuyor” dedi.
Duruşmaya getirilen kısıtlamaya tepki
Oflas’ın ardından Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar söz aldı. Uçar, duruşmaya getirilen kısıtlama ve avukatların duruşmayı izlemek istemesine karşı çıkartılan engellere tepki göstererek, “Duruşmalar herkese açıktır, herkes izleyebilir. Bu konuda bir problem yaratılmamalıydı” dedi.
Avukat Uçar: Gazeteciler magazin haberi yapmadıkları için suçlanıyor
Uçar, beyanlarını şöyle sürdürdü: “Gazeteciler magazin haberi yapmadıkları için suçlanıyor. Biz de isterdik işkenceyle öldürülen insanlar olmasaydı da sürekli magazinsel haberler okuyalım. Biz de isterdik her gün güzel güne uyanalım. Ama acaba bugün yine hangi hak ihlali olacak diye uyanıyoruz.”
Yargılamanın tamamen gazetecilik faaliyeti nedeniyle yapıldığını belirten Uçar, “Öyle günlerden geçiyoruz ki itirazı olan, sesini çıkaran, mesleğini yapan gazetecilerin kolaylıkla ‘terörist’ olarak suçlandığına tanık oluyoruz. Bu gazeteciler de haber yaptıkları için, işkenceyi deşifre ettikleri için tutuklandılar.” dedi.
Avukat Şahin: Gazetecilerin yüzde 50’si basın kartı sahibi değil
Türkiye Gazeteci Sendikası avukatı Ülkü Şahin, sarı basın kartlarını olmamasının gazetecilere yöneltilmesine değinerek, şunları ifade etti:
“Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından İletişim Başkanlığı’na basın kartı sahibi olan ve sigortalı çalışan gazetecilerle ilgili yapılan bir bilgi edinme başvurusu var. 20 Aralık 2020 itibariyle yaklaşık 9 bin gazetecinin basın kartı olduğu cevabı verildi. 17 bin 500 kişinin de sigortalı çalıştığı belirtildi. Görüldüğü gibi Türkiye’deki gazetecilerin yüzde 50’si basın kartı sahibi değil. Bunun nedeninin birincisi zorunlu olmaması, ikincisi de İletişim Başkanlığı’nın iki üç yıldır yapılan başvuruları neticelendirmemesinden kaynaklanıyor.”
Milletvekili Şık’ın işkence raporu mahkemeye sunuldu
Avukat Zelal Pelin Doğan da, İstanbul Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık’ın tanık ve mağdurlarla görüşerek, Osman Şiban’ın ağır yaralanmasının ve Servet Turgut’un ölüm nedeninin gördükleri işkence olduğunu ortaya koyan raporunu mahkemeye sundu.
Yeni1Mecra