Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü: Yargılama oyunları son bulmalı

Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü’nde konuşan ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, adil olmayan yargılama oyunlarına son verilmesini istedi.

Avukat Ebru Timtik’in adil yargılama talebiyle girdiği ölüm orucunda 27 Ağustos 2020 tarihinde yaşamını yitirmesinin ardından dünyanın birçok yerinden hukuk örgütleri, 14 Haziran’ı Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü olarak ilan etmişti. Her yıl başka ülkelere odaklanılacak olan 14 Haziran’daki etkinlikler, bu yıl için Türkiye seçilerek Ebru Timtik’e ithaf edildi.

Güne ilişkin Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara şubeleri, Adalet İçin Hukukçular, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, ve Toplumsal Hukuk basın toplantısı düzenledi.

ÇHD Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıya çok sayıda hukukçu ve insan hakları savunucusu katıldı. Salona, “Adil yargılanma haktır” pankartı asıldı.

‘Adaletsizlik kazanı’

Toplantıda konuşan ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, Türkiye’de hukukun tüm muhalif kesimleri sindirmek, bastırmak ve korkutmak için araç olarak kullanıldığına vurgu yaptı. Yılmaz, “Yargı, halka yönelik katliamların, işçi cinayetlerinin, devletin faili olduğu suçların, idarelerin ihmalleri sonucu öngörülen, yol verilen ‘kazaların’ yargılama oyunuyla aklandığı, suçluların cezasız bırakıldığı, suçların meşrulaştırıldığı bir ‘adaletsizlik kazanı’ olarak kaynamaktadır” dedi.

Siyasi kararlarla yıllarca bekletilen soruşturma dosyalarının bir anda gün yüzüne çıkarılarak devrimci, demokrat, yurtsever insanların gözaltına alınıp, tutuklandığını ifade eden Yılmaz, “Siyasi yargılamalar iktidarın dosyalara özel atadığı yargıçlarla yürütülmekte, gizli tanık, itirafçı beyanları, verilen kararlarda tek başına esas alınmakta, yargılamalarda hukuka aykırı deliller üretilmekte, usul hukuku pervasızca çiğnenmektedir” diye belirtti.

Adil yargılama hakkı

Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü vesilesiyle hukuk örgütleri ve insan hakları savunucuları olarak hak mücadelesinin takipçisi olacaklarını yineleyen Yılmaz, devamında şunları söyledi: “Mücadeleler sonucu elde edilmiş yargılama ilkelerinin hayata geçirildiği, savunma ve adil yargılanma hakkının gereklerinin yerine getirildiği; somut, bilimsel delillere dayalı olarak; belirli, öngörülebilir, açık, halktan yana ve halk için bir yargılama faaliyeti bir an önce etkin olmalıdır. Gizli tanıklık, itirafçılık, iftiracılık, SEGBİS dayatması, delilsiz, varsayımlara, soyut iddialara dayalı hüküm kurma, ceza yargılama ilkelerinin yok sayılmasıyla görünüşte bile adil olmayan yargılama oyunları son bulmalıdır.”

İZMİR

Güne ilişkin İzmir’de de İHD, ÇHD, ÖHD ortak açıklama düzenledi. ÖHD şubesinde düzenlenen açıklamada konuşan ÇHD’li Beste Salman, bu yılki odağın, ülkenin sistemik insan hak ihlalleri ve adil yargılanma standartlarının eksikliği nedeniyle Türkiye olduğunu ifade etti. Bu yıl Ebru Timtik’e atfedilen güne ilişkin konuşan Salman, bu günün her yıl belirlenen ülkede adil yargılanma hakkını savunma veya güçlendirme konusunda aktif olan kişi ile kuruluşlara atfedileceğini aktardı.

Salman taleplerini ise şu şekilde sıraladı:

“* Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak için gerekli yasal ve diğer önlemler alınmalı ve tüm baskılara son verilmelidir.

* BM Evrensel Periyodik Gözden Geçirme kapsamındaki İnsan Hakları Konseyi ve Venedik Komisyonu da dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları gözetim mekanizmalarının Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu yürütmeden bağımsız kılmaya ve kararlarının uygulanmasını sağlamaya yönelik tavsiyeleri uygulamaya konulmalıdır.

* Türk Ceza Kanunu’nun ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, hukuki belirlilik ve kanunsuz ceza olmaz ilkelerini karşılayacak şekilde değiştirilmelidir.

 * Avukatlara, yargıçlara, diğer hukukçulara, gazetecilere, insan hakları savunucularına, muhalif politikacılara, akademisyenlere ve diğer kişilere yönelik, süregelen sistematik taciz, tutuklama ve yargılamalara derhal son verilmelidir.

* Tüm cezai soruşturma ve kovuşturmalarda masumiyet karinesi ilkesi garanti edilmeli ve bu ilke korunmalıdır.

* İfade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlükleri gibi uluslararası insan hakları sözleşmelerinde korunan haklardan yararlanmayı engelleyen her türlü uygulama sona erdirilmelidir.

* Adil yargılanma hakkına, Türkiye’nin her düzeydeki ceza mahkemelerindeki tüm ceza kovuşturmalarında uyulması sağlanmalıdır.

* Hakim ve savcıların adil bir yargılanma olmaksızın ihraç edilmeleri, avukatların mesleki faaliyetlerini ifa etmelerinin önüne set çekilmesi gibi olağanüstü hal döneminde gerçekleşip yasalaşan düzenlemeler kaldırılmalıdır.

* Hukukçuların, gazetecilerin, muhalif politikacıların, insan hakları savunucularının yasal aktivitelerini engelleyen uygulamalara son verilmelidir.

* Ülkedeki yapısal insan hakları sorunlarını ele almak ve çözmek için BM Hakimler ve Avukatlar Özel Raportörü ve diğer özel raportörlerin Türkiye’yi ziyaret talepleri kabul edilmelidir.”

MA / ANKARA-İZMİR