Unutmamak, anımsamak… Bizleri de onurlandırır…

HDP’nin Ermeni Milletvekili Garo Paylan ve milli sporcu Garbis Zakaryan

Adnan Genç

Güzel bir haber: “HDP Milletvekili Garo Paylan yaptığı açıklamada 25 Ocak 2020 tarihinde hayatını kaybeden Zakaryan ile ilgili Gençlik ve Spor Bakanı’na bir önerge ileterek, Zakaryan’ın başarılarını ve Türkiye sporuna katkılarını onurlandıracak, adını yaşatacak bir projelerinin olup olmadığını, milli sporcu Garbis Zakaryan’ın adının bir spor tesisine verilip verilmeyeceğini sorduklarını hatırlattı.

Garbis Zakaryan

HDP’li Paylan soru önergesine yanıt veren Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Zakaryan’ın adının bir turnuvaya verilmesinin kararlaştırıldığı, adının bir spor tesisine verilmesi konusunda ise değerlendirme yapıldığını belirtti!”

Keşke bir günde hepsi olsa…

Ama aklıma gelen kimi öneriler de var ki, bunlar içinde bir Rum vekil veya bir Yahudi vekil mi lazım yani? Elbette ki olsalar ve savunsalar… İzmir’de konservatuvarda ilgili bir bölüme Dario Moreno adı verilse ve masatenisi eski milli takım kaptanlarından Vasil Aleksandridis’in adı da bir turnuvaya verilebilir.

Aklıma ilk gelenler…

İlk şehir plancımızın adı da Yıldız Üniversitesi’nde mesela, ilgili bölümü adı verilse; Aron Angel Şehir Plancılığı Fakültesi…

Türk Yahudiliği Araştırma Enstitüsü kurulsa da adı Naim Gülmezer olsa…

Tam 65 yıl işlettiği İnci Pastanesi’nin bulunduğu yere, ‘Burada profiterolü bulan değerli pasta ustası, Luika Zigorisidis’in İnci Pastanesi vardı’ dense.

İbrahim Balaban’ın adı da Tekirdağ’ın ilçesi Süleymanpaşa’ya verilse: Balaban Belediyesi…

Mesela Ayasofya’nın önündeki meydana; İstanbul’u İstanbul yapanlardan birinin adı; Büyük Jüstinyen Meydanı olarak verilse olmaz mı?

Diyarbakır, Sur’da araştırmacı yazar Musa Anter’in adı, büyük bir kültür merkezine verilse. Diyarbakır’ın tarihi onunla cisimleşiyor çünkü… 

Bir Çerkes ağası olan, DevGenç eski liderlerinden Bülent Uluer’in adı da doğum yeri olan Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde bir meydana verilse. Ona da meydanlar yakışır. Binlerce insanı, on binlerce insanı; demokrasi ve insan hakları çerçevesinde toparlayabildiği ‘ajitatif’ konuşmalarıyla bir meydanı hak ediyor…

Örneğin; dünya Gürcülerinin göz bebeği Nikala Pirosmani’nin adı da Artvin’de bir okulu verilemez mi? Ressam Pirosmani Lisesi…

Adana, Yılmaz Güney Altın Koza Film Festivali demek, ünlü oyuncumuzu küçültür mü yoksa? Daha çaplı bir öneriyi sinemacılarımız düşünsün…

Hatırlıyorum; belediye başkanına danışmanlık yaptığım sıralarda, hem de yazarın olduğu bir belediye meclis toplantısında Sedef Adası’nda yaşayan yazar Gündüz Vassaf’ın adı, Burgazada’da bir sokağa verilmişti de, yazarımızın haberi olmadan yapılan bu jest yüzünü kıpkırmızı yapmıştı…

Benzeri pek çok girişim, adlarına iş yapılan sanatçılarımız ve bilim insanlarımız yaşıyorlarken yapılabilmeli. Yaşadıkları ve/veya çalıştıkları yerlere göre de isimleri kimi metro duraklarına, otobüs duraklarına, sokak ve küçüklü büyüklü meydanlara, köprülere falan verilmeli.

Tarlabaşı yıkılmadan önce o caddenin sonunda bir Ömer Hayyam durağı vardı ve hâlâ oraya adının niye verildiğini bilmem…

Şişli’de Yahya Kemal mahallesi vardır. Ve tabii kimi belediyelerin olur olmaz işleri de: Örneğin Beylerbeyi sırtlarında Kirazlıtepe adı verilen bayır aşağı bir mahallede, topu topu karşılıklı 6 ev bulunan bit kadar bir sokağa Yavuz Sultan Selim Sokağı, Kanuni Sultan Süleyman Sokağı adı bile verilmiş. Adam, ‘cihan imharatoru’ ama belediyenin yüksek makamları onun adını 20 metrelik bir sokağa uygun görmüşler. Laf olsun, torba dolsun hesabı.

Dersim’in en büyük caddelerinden birinin adı Behice Boran caddesidir…

Düşünsenize, mesela Bursa’da, hadi adını değiştirmeyelim Fomara Meydanı (Nâzım Hikmet Meydanı) olsa, ne iyi olur… Buraya zamanında Şehreküstü de denirmiş…

Hrant Dink’in adı da Malatya’da doğduğu sokağa verilse, bana yeterdi…

Gazetecilerden bir tek isim verebilirim; sevgili Altan (Öymen) abinin adı da Trabzon’da okuduğu lisenin bulundu caddeye verilebilir. Lise önemli ve adıyla kalmalı zaten…

Mesela Beyoğlu’nda Firuzağa’dan Tophane’ye inerken yan yana birkaç sokak vardır; Palaska, Süngü, Timsah, Kasatura ve benzer bir şey daha. Oysa o semt saygıdeğer sanatçıların oturduğu bir mahalle. Yeni isimlere ihtiyaç var gibi…

Tabii hayal kuruyoruz; gerçek olanı, sanatçılara özgür çalışma olanağı ve işlerini sergileme kolaylığı sağlanmalı; bilim insanlarına da özgür çalışma ortamı ve fonlama gerekir… Yazarlarımızın eserleri pekalâ bütün kütüphanelerimize hemen alınabilmeli.

Yazıda, bu metnin girişindeki alıntıladığım haberin yarattığı heyecanla kaleme aldığım son derece az ismin yer aldığını biliyorum… Affola…

**

Güvende ve sağlıklı kalın. Lütfen ellerinizi sık sık yıkayın ve sosyal izolasyonda kalın…