Venedik kendi geleceğini kurtarmalı

DW

Can Hergül*

Normal doğa koşullarında Venedik aslında var olmaması gereken bir şehir. 124 adasıyla bu şehir bataklık üzerine ustaca ve benzersiz bir mimariyle inşa edilmiş. Her sene otuz milyon turist bu şehri geziyor. Bütün şehir bir orman kadar fazla olan yaklaşık on milyon adet kütük üzerine inşa edilmiş ve bu kütükler binaların suyun üzerinde kalmalarını sağlıyor.  

Venedik, denize 10 milyon kütük çakarak kuruldu.

DW Documentary’de yer alan habere göre Venedik’in tarihi yaklaşık bin yıl öncesine dayanıyor. İlk yerleşenler adalara evlerini yaptı, kiliseleri hep adanın ortasına koydular ve eskiden aralarında deniz ile ayrım vardı. Zamanla mimari gelişerek bu adalar birbirine değişik köprü ve geçitlerle bağlandı. Yedinci yüzyılda inşa alanı gittikçe azalmıştı.

Çözüm de insan yapımı yeni alanlar oluşturmaktı fakat bu hiç kolay değildi. Çünkü alan çamur, su akıntısı ve kum ile doluydu ve sürekli hareket ediyordu. Şu anda yapılan kiliselerin çoğu eğik ama yana yatmıyor bunun sebebi ise inşa edilen her şeyin altına binlerce kütük yerleştirilmesi. Mimarlar, denizin üç ve sekiz metre arası altında, kum tabakasının altında kil olduğunu keşfetti. Bu kil tabakasına saplanan kütükler sayesinde sabit bir inşa alanı oluşturmak mümkün oldu. Çünkü bu kilin içinde kütükler hiçbir zaman çürümüyor, oksijen ve bakteriler olmadan yüzyıllarca sağlam kalabiliyor. Tabii ki binalar ağırlık sebebiyle maksimum üç katlı yapılabiliyor ve depremlere rağmen hala çökmeden bugün ayakta kalabiliyorlar çünkü yapı malzemelerinin hepsi normale göre çok esnek. Binaların duvarları, zeminleri hatta pencereleri dahi su seviyesi vb. sebeplerle eğilip, esneyebiliyor.

Suların yükselmesi Venedik’i tehdit ediyor.

Son yıllarda ise endüstriyel trafik ve kalabalık şehri etkilemiş durumda. Ayrıca küresel ısınma dolayısıyla şimdiden deniz seviyesinin on cm yükseldiği görülüyor. Binaların yapılma zamanından bu yana su seviyesi 24 cm yükselmiş durumda. Her yeni dalgada tuzlu sular tuğlaların arasına girmeye başlamış.

Tuzlu su tuğlaların kristalleşip büyümesine ve aralarındaki yapışmanın azalmasına yol açıyor. Motorlu botların dalga yaratması da büyük bir tehlike. Çünkü motor trafiği çok ve yaptıkları dalgalar binaları erozyona uğratıyor. Bu da Venedik’in büyük tehlike altında olduğunu gösteriyor. İtalyan mimar ve mühendislerinin yeni bir projesi var. MOSE projesi ile betondan yapılan devasa dalgakıran yapıların dalgalar yükseldiğinde denizaltından serbest bırakılarak yüzeye kadar açılıp gelen dalgaları durdurması düşünülüyor. Gayet maliyetli ve zaman isteyen bir proje fakat başarılı olması şart çünkü Venedik sular altında kalmaktan çok uzakta gözükmüyor. Doğrusu böylesine değerli mimari eserleri kaybetmeyi hiç kimse istemez. İnsan eliyle yapılan bu şehri, yine insanların gayreti ile kurtarmak mümkün olacak mı bunu zaman gösterecek.

*Bu haber çevirisi ile birlikte Can Hergül tarafından yeni1mecra’ya derlenmiştir. Site ve yazar adı kaynak gösterilmeden kullanılamaz...