İki araştırmacıdan sistem krizine öneri: Yeni parlamenter sistem şart

2 yılda siyasi ömrünü tüketen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine 2 akademisyen hazırladığı raporla yeni bir öneri getirdi.

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve Dr. Berk Esen eski sistemi ve Cumhurbaşkanlığı sistemini eleştirerek ‘yeni bir parlamenter sistem’in önemli ayaklarıyla ilgili rapor hazırladı.

Öneride, Başbakan’ın Meclis tarafından seçilmesi, siyasi partiler yasasının değişmesi, parti iç yasasının değişmesi gibi önemli reformlar yer alıyor.

Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açmak için güçlendirilmiş/rasyonelleştirilmiş bir parlamenter sistemin en uygun model olduğunu iddia eden çalışma, ilk olarak Türkiye’nin hükümet sistemi sorununu tartışıyor.

Bu başlık altında, 1970’li yıllardan itibaren hükümet krizlerinin parlamenter sistemden ziyade parti sisteminden kaynaklandığın ileri sürüyor.

Çalışma, özellikle Demokrat Parti ve Adalet Kalkınma Parti’sinin otoriterleşme süreçlerini, sistemin denge ve denetleme özelliklerinin yokluğu ve siyasi partilerin kutuplaştırmayı artırıcı söylemlerinden kaynakladığını belirtiyor.

Türkiye’nin siyasal yapısı döngüsel olarak hâkim ve hegemonyacı parti yapılarını ortaya çıkaran güç yoğunlaşmalarına, sivil ve askeri otoriter dönemlere sahne olmakta ve bunları engelleyecek denge-denetleme mekanizmalarının eksikliğini çekmektedir.

Bu evrelerden yarı demokratik dönemlere dönüldüğünde de aşırı çok parti sistemiyle tezahür eden kutuplaşmalar, koalisyonların kurulup işlemesi önünde engel oluşturabilmektedir.

Etnik, kültürel ve dini kırılmaları derin, bölünmüş toplumlarda başkanlık sisteminin iktidar paylaşımını özellikle yürütme gücü bakımından zorlaştıran formülü, mevcut kutuplaşmaları daha da derinleştirici, körükleyici etki yaratabilmektedir.

Raporda 1982 Anayasanın kusurlarına ayrıca değinilmiş, Cumhurbaşkanına verilen birçok yetkinin parlamenter sisteme zarar verdiği dile getirilmiştir.

2007 yılında gerçekleşen ve Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesini öngören referandumun da etkisiyle parlamenter sistemin fiilen askıya alındı yorumu raporda yer almıştır. Bu trendin 2017’deki referandumla birlikte sürdüğü de ayrıca belirtilmiş.

Cumhurbaşkanının ve yürütmenin güçlenmesi trendi 1982 Anayasası’nın yürürlükte olduğu dönem boyunca devam etmiş, makamın siyasi liderleri cezbetmesi bu trendi daha da yükseltmiştir.

2007 Anayasa değişiklikleriyle cumhurbaşkanını halkın seçmesi kabul edilmiş ve de facto siyasi gücün de yolu açılmıştır.

Bu değişiklikle birlikte Türkiye parlamenter sistemi fiilen terk ederek cumhurbaşkanın halk tarafından seçildiği ve önemli anayasal/siyasal güç kullandığı bir yarı-başkanlık sistemine geçmiş; 2017 değişiklikleriyle de yürütme tek başlı hale dönüştürülerek oldukça güçlü bir cumhurbaşkanlığı getirilmiş ve başkanlık sistemine geçilmiştir.

Kısaca 1982 Anayasası’yla zayıf bırakılan parlamenter sistem ölerek, yerini önce yarı başkanlığa sonra da başkanlığa bırakmıştır.

Çalışmanın son bölümünde ise, siyasi partilerin ve kamuoyunun tartışması için güçlendirilmiş bir parlamenter sistem önerisi yapılıyor.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizin ancak çoğulcu, güçlendirilmiş/rasyonelleştirilmiş bir parlamenter sistemle giderileceğini öne süren raporun parlamenter sistem için ön gördüğü temel araçlar şunlardır:

Başbakan TBMM tarafından seçilmeli

  • Tarafsız, sembolik, partiler üstü  bir Cumhurbaşkanı.
  • Başbakan TBMM tarafından seçilmeli ve hükümetin kurulması kolaylaştırılmalı, düşürülmesi zorlaştırılmalıdır.
  • Kurucu güvensizlik oyu mekanizması getirilmelidir.
  • TBMM yeniden güçlendirilmeli ve yürütme erki karşısında denge-denetleme görevi edinmeli.

Yasama’da halk etkisi

  • Bütçe yapım görevi yeniden TBMM’ne verilmeli.
  • Seçim hukuku revize edilerek adil ve özgür seçim garanti altına alınmalı.
  • Siyasi partilerin iç mekanizmaları demokratikleştirilmeli.
  • Yasamada halkın da doğrudan etkisi olmalı.

Liyakat vurgusu

  • Yargı bağımsızlığı güvence altına alınmalı.
  • KHK yetkisinin sınırları açıkça belirtilmeli.
  • Bürokraside liyakat ilkesi uygulanmalı.
  • Hukuk devleti güçlendirilmeli.
  • Bağımsız ve özgür medyanın koşulları sağlanmalı.
  • Temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı
  • Üniter devlet ilkesi içinde yerinden yönetim güçlendirilmeli.

yeni1mecra