HABER MERKEZİ – Meclis Genel Kurulunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2020 bütçesine ilişkin konuşan muhalefet parti milletvekilleri, bütçeyi “Erkek bir bütçe” olarak tanımladı. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün bütçesinin azaltılmasına tepki gösteren milletvekilleri, “Bu payla mı kadına yönelik şiddetle mücadele edeceksiniz, kadın istihdamını artıracaksınız, kadın yoksulluğunu azaltacaksınız?” diye sordu.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un Meclis Genel Kurulu’nda bakanlığının 2020 yılı bütçe görüşmesindeki konuşmasının ardından muhalefet partisi milletvekilleri konuştu. HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, hak arayan kadınlara yönelik polis şiddetinin son zamanlarda arttığına işaret ederek, “Sokakta polis kadınlara şiddet uyguladığında yargı bunu hoşgörünce, bu ülkede yaşayan erkeklerin de çoğu kadınları şiddet uygulanabilir ve güçle susturabilir insanlar olarak görüyorlar. Evlerde de sokakta da bunu uyguluyorlar.” dedi. Ceren Özdemir’in peşine o katilin bu cüretle takılabildiğini söyleyen Kerestecioğlu, “‘Ben çorbayı beğenmezsem döverim, vururum’ cüretini sokaklarda polise kullandırdığınız güçle erkeklere vermeyin. Devleti de, polisi de, hâkimi de, başkanı da karşısına alan kadınlara kulak verin.”
‘Yüzde 1 payla mı şiddetle mücadele edeceksiniz?’
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2’nci en büyük bütçeli bakanlık olduğunu ama Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan payın düşürüldüğünü belirterek, “Yüzde 1’e bile ulaşmayan bu payla mı kadına yönelik şiddetle mücadele edeceksiniz, kadın istihdamını artıracaksınız, kadın yoksulluğunu azaltacaksınız” dedi.
‘Erkek bir bütçe hazırlıyorsunuz’
2020 bütçesinden “Toplumsal cinsiyet” kavramının çıkarılmasını eleştirerek, “Erkek bir bütçe hazırlıyorsunuz” diyen Gülüm, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“16 bakanın 2’si, 49 bakan yardımcısının sadece 4’ü kadın. Hiçbir genel müdürlük veya daire başkanlığında kadın yok; tüm genel müdür ve daire başkanları içinde kadınların oranı sadece yüzde 2. Ekonomi Politikaları Kurulunun 9 üyesinden 3’ü, Sosyal Politikalar Kurulunun 7 üyesinden sadece 1’i kadın. Kurumların bütçesini hazırlayan strateji daire başkanlıklarının yüzde 95’i erkek. Mecliste de sadece 103 kadın milletvekiliyiz, oranı yükselten de yine bizim partimiz. Erkek aklıyla yönetiyorsunuz.” Kadın istihdamına değinen Gülüm, “Kadın istihdam oranı yüzde 29,3. Buna rağmen, nafaka hakkımızı elimizden almayı tartışıyorsunuz. Sosyal güvenlikten yararlanabilen kişilerin de büyük çoğunluğu erkekler. Zorunlu sigortalı yaklaşık 14 milyon kişinin, sadece 4 milyonu kadın.”
‘Yolunda bir tecavüzcü’ sözleri Meclis kürsüsünde okundu
Kayyum atamalarıyla eş başkanlık sisteminin ve kadınların siyasete girmesinin engellendiğine dikkat çeken, “Yetmiyor hem tutukluyorsunuz hem de tutukladığınız kadınlara cezaevlerinde şiddet uyguluyorsunuz. O da yetmiyor, kadın dayanışmasını güçlendiren kadınlara saldırıyorsunuz” diyerek kadınların danslı protesto eylemlerine ve kadın davalarını takip eden kadınlara polis müdahalesine dikkat çekti. Gülüm, dünyanın dört bir yanında yapılan ancak sadece Türkiye’de polisin müdahalesiyle karşılık bulan Şilili feminist kolektif Las Tesis’in başlattığı danslı protestoda söylenen “Yolunda bir tecavüzcü” şarkısının da sözlerini Meclis Kürsüsünden okudu.
CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer de, artan şiddete rağmen kadını korumaya dönük yasal düzenlemelere savaş açıldığına dikkat çekti. Yüceer, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün bütçesinin azaltıldığını dile getirerek, 10 kadından 4’ünün şiddete uğradığı bir ülkede sığınmaevlerinin kapasitesinin sadece 28 kişi artmış olmasını da eleştirdi.
’10 yılda Ayşelerin öyküsü değişmedi’
Yüceer 10 yıl önce, hakkında defalarca şikayette bulunduğu eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Paşalı ile hakkında 23 kez şikayette bulunduğu eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba Arslan olayını hatırlatarak şunları kaydetti: “Aradan geçen 10 yılda, 6284 Sayılı Kanun çıkartıldı. Kadınları şiddetten korumak için, cinayetleri önlemek için İstanbul Sözleşmesi imzalandı. Eylem Planları hazırlandı. Komisyonlar kuruldu, raporlar hazırlandı. Ama Ayşelerin öyküsü değişmedi. Tüm bunlara rağmen korunmadı Ayşeler. Kanun ve sözleşme, eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulansaydı Ayşeler, Güledalar, Emine Bulut’lar bugün hayatta olacaktı. Ama uygulayan, kadını koruyan yok. Oysa, devlet kanunlarıyla, uygulamalarıyla konuşur. Ne yazık ki devlet, karakollarıyla, mahkemeleriyle kadına şiddet konusunda sustu.”
‘Eşitlik bir lütuf değil’
İktidara yakın medyanın, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun aleyhine kampanya başlattığını hatırlatan Yüceer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İktidara yakın medya, koruma kararlarının aile yıktığı propagandasına başladı. Şiddet mağduru kadına değil, şiddet uygulayan erkeğe ahlanıp vahlanıyorlar. Ombudsmanından, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı’na kadar Saray’ın bürokratları da bu koraya katılıyor; ‘Kadını değil Aileyi koruyalım’ diyorlar. Bunların örf, adet, geleneklerimize ters olduğunu savunuyorlar. Bu söylemlere neden sesiniz çıkmıyor sayın Bakan. Bakanlığın bu söylemlere sesini çıkarmayıp, konu nafaka hakkının gaspı olunca, yüksek perdeden konuştuğunu görmek kadınlarımız açısından büyük bir talihsizliktir.” Eşitliğin bir lütuf değil, evrensel ve demokratik bir hak olduğunu vurgulayan Yüceer, “Eşitliği sağlamayan, vatandaşın refahını arttırmayan, işçinin, emekçinin, kadının, çocuğun, engellinin derdine derman olamayan, bu bütçe halkın değil sarayın bütçesidir.” şeklinde konuştu.