Akademisyenlerden kayyım rektör tepkisi: Evrensel utanç

Akademisyenler, Boğaziçi’ne kayyım olarak atanan rektörü protesto ederek, “Türkiye’nin evrensel utanç listesine bir yenisi daha eklendi” dedi.

“Biz demokratik üniversiteyi savunuyoruz. Okullarımıza ve iradelerimize atanan kayyumları kabul etmiyor Boğaziçi’nde direnenlerin de yanında olduğumuzu hatırlatıyoruz”

İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi (İÜDÜG), özerk üniversite talebini yinelemek için “Demokratik, özerk ve özgür üniversite” şiarıyla İstanbul Üniversitesi ana kapısı önünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Kayyuma hayır, üniversite iradesine evet” yazılı pankart açıldı.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve önceki dönem seçilmiş rektör Raşit Tükel, üniversitelerin bilim üretme üzerine kurulu ortak alanlar olduğuna dikkati çekerek, “Üniversiteyi üniversite yapan noktalar vardır, bunlardan biri bilimselliktir. Bir de akademik özerklik vardır. Bunun içerisinde öğrenciler, idare, personeller yer alır. Üniversiteler siyasi güç altında yönetilemez” dedi.

Rektör değil parti üyesi

Tükel, Boğaziçi’ne atanan kayyım rektör Melih Bulu’yu iktidar ve sermayeye yakın bir parti üyesi olarak tanımlarken, “Biz demokratik üniversiteyi savunuyoruz. Okullarımıza ve iradelerimize atanan kayyumları kabul etmiyor Boğaziçi’nde direnenlerin de yanında olduğumuzu hatırlatıyoruz” diye belirtti.

Utanç listesi

Ardından İÜDÜG adına basın metnini okuyan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Görkem Doğan, Türkiye’nin evrensel utanç listesine her gün başka bir hak ihlali eklediğinin altını çizdi. İradeleri yok sayan kayyımları lanetleyen Doğan, “Bunun son örneği Türkiye yükseköğreniminin en önemli kurumlarından, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşandı. Üniversitenin kapısına kelepçe vurularak, Türkiye toplumsal belleğine bir travma olarak silinmez bir iz bırakıldı. Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım atama kararı, sosyal ve kültürel iktidar olamamanın öfkesinin üniversitelerden alınmak istendiğinin göstergesidir” vurgusu yaptı.

Parti üniversitesi

Üniversitelere yönelik müdahalelerin bilimsel üretimin önüne engel olduğunu belirten Doğan, “Üniversiteleri, parti üniversitesi haline dönüştürme çabaları boşadır” diyerek, üniversitelerin siyasi partilerin iktidar alanı ve hedefi olmadığını sözlerine ekledi. Yaratılan korku havasıyla muhaliflerin baskı altına alınmaya çalışılmasına da değinen Doğan, “Akademik özerklik, akademik özgürlüğün güvencesidir. Üniversite özerkliğini hiçe sayan bir anlayışın evrensel bir karşılığı yoktur. Üniversitenin iç dinamiklerinin, bileşenlerinin korunması, gözetilmesi; akademik üretimin en önemli koşullarından biridir. Tarihte kanıtlanmıştır ki akademik özgürlüğün ve üniversitenin özerkliğinin ihlali, entelektüel gerilemeye ve bunun sonucu toplumsal ve ekonomik duraklamaya yol açar” ifadelerini kullandı.

MA