Altındiş: Türkiye’de derhal sıkı önlem almak gerekiyor

Gazete Duvar’dan gazeteci Aktan’a konuşan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Altındiş, Türkiye’de muhtemelen önümüzdeki dört hafta içinde vakalar, ölüm sayılarının çok daha artacağını belirterek, “Şu anda hemen, derhal sıkı önlem almak gerekiyor.” dedi.

Virüsün kimilerinde hiçbir belirti göstermediğine dikkat çeken Altındiş, “O yüzden virüsü kapmış gibi davranmalı, evde oturmalıyız.” diye konuştu.

Bireyin yapabileceklerinin kısıtlı olduğuna vurgu yapan Altındiş, “Burada esas görev devlette!” dedi.

Boston Üniversitesi Biyoloji bölümünde çalışan, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Emrah Altındiş, Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a konuştu. Aktan ile söyleşisinde önemli bilgiler veren Altındiş, ne yapılması gerektiğine ilişkin önerilerde de bulundu.

‘Virüs kimilerinde hiçbir belirti göstermiyor’

Virüsün en büyük avantajının öldürücülüğünün sınırlı olması olduğunu ifade eden Altındiş, “Virüs etkilediği insanların yaklaşık yüzde 80’inde ağır semptomlara yol açmıyor, hatta kimilerinde hiçbir belirti göstermiyor.” dedi. Ancak bu kişilerin diğer kişileri enfekte etmeye devam ettiğine işaret eden Altındiş, “Vakaların sadece yüzde 20’si orta, yüzde 5’i ağır semptomlarda geçiriyor. Yüzde 2’si ile yoğun bakıma kaldırılacak kadar ağır geçiriyor. Dolayısıyla o yüzde 80’lik grup, risk grubundakiler açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.” diye konuştu.

‘Vakalar ölüm sayıları çok daha artacak’

Türkiye’de muhtemelen önümüzdeki dört hafta içinde vakalar, ölüm sayılarının çok daha artacağına işaret eden Altındiş, “Ayrıca bugün alınan kısıtlı önlemlerin işe yarayıp yaramadığını da o zaman daha iyi anlayacağız. Ama şu anda hemen, derhal sıkı önlem almak gerekiyor.” dedi.

‘Politikacılar işin ciddiyetini anlayamadı’

Aktan’ın “Dünya bu salgının adım adım yayıldığına tanıklık etti. Buna rağmen neden tüm ülkeler önlem almakta gecikti? Devletler neden koordine olmadı?” sorusuna Altındiş şu yanıtı verdi:

“Bir kere politikacılar işin ciddiyetini anlayamadı ve bilim insanlarına kulak vermedi. İkincisi de, bilim insanlarının da elinde yeterince veri olmadığı için yeterince öngörülü davranamadılar. Tabii burada esas iş Dünya Sağlık Örgütü’ne düşüyordu. DSÖ işin ciddiyetini kavramakta, dünyaya bunun bir pandemi olduğunu ilan etmede daha erken hareket edebilirdi.”

Şu an İtalya, İspanya ve Fransa’da virüsü kapanların sayısının çok artmış durumda olduğunu belirten Altındiş, yakın zamanda ABD, İngiltere ve Türkiye’de yayılmanın çok artacak gibi göründüğünü söyledi.

‘Virüs kapmış gibi davranmalı evde oturmalıyız’

Altındiş, Aktan’ın hastalığın semptomlarının neler olduğuna ilişkin sorusuna ise şu bilgileri paylaşarak yanıt verdi:

“Yüksek ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı. Ama şu an ikimiz de virüsü kapmış olabilir ama hiçbir semptom olmadığı için gündelik yaşamımıza, insanlarla görüşmeye devam ediyor olabiliriz. O yüzden bize düşen görev, enfekte olmuşuz gibi davranarak risk grubundakileri korumak. Eğer bu semptomlarınız varsa derhal kendinizi izole edin ve hemen Alo 184’ü arayıp test olmaya çalışın. Özellikle ateş ve nefes darlığı, virüsün temel özelliği ama dediğim gibi, hiç fark etmeden virüsü taşıyor olma olasılığımız çok yüksek. O yüzden virüsü kapmış gibi davranmalı, evde oturmalıyız.”

‘Esas görev devlette’

Bireyin yapabileceklerinin kısıtlı olduğuna vurgu yapan Altındiş, “Burada esas görev devlette! Her gün ailesini geçindirmek için çalışmak zorunda olan bir insan, nasıl evde otursun? Ya da Covid-19 çıkmadan önce asgari ücretle yaşam mücadelesi veren, şimdi salgın günlerinde nasıl iyi beslensin? Önlemlerin çok fazla ayağı var ve devlete, belediyelere çok büyük görev düşüyor.” dedi.

Çok yüksek sayıda ve yaygın testleme yapılması gerektiğini belirten Altındiş,
“Hastalığın görüldüğü mekânların toplumla paylaşılması gerekiyor. Bu hastalıkla mücadelede dünyaya önderlik eden ülke Güney Kore. Orada günde 20 bin test yapılıyor. Türkiye’de bugüne kadar (18 Mart) yapılan toplam test sayısı 20 bin civarında!” diye konuştu.

‘Türkiye’de gidişat İtalya gibi’

Sosyal mesafelenmeyle birlikte çok yoğun testlemelerle vakaların hemen tespit edilip karantinaya alınması gerektiğini belirten Altındiş, şu önerilerde bulundu:

“Güney Kore’de ‘31 Numaralı’ dedikleri bir hasta, iki hafta boyunca yaklaşık 6 bin 500 insanla temas edip binin üzerinde insanı enfekte ediyor. Yani sadece birimiz binin üzerinde insanı hasta etme potansiyeline sahibiz. O yüzden bu dönemde sosyal mesafelenmeye sıkı uymamız gerekiyor. Peki milyonlarca işçi, asgari ücretle çalışanlar ne yapacak? Hiçbir güvencesi olmayan işçilerin, işe gitmediği halde maaşını alabilmesinin güvencesini devlet vermeli. Fransa bu konuda önemli adımlar attı.

Türkiye devleti de mutlaka yoksulları korumalı ve daha iyi beslenmelerini, bağışıklık sistemlerini güçlendirmelerini sağlamalı. Önümüzdeki birkaç ay boyunca elektrik, su ve doğalgaz ücretsiz olmalı. Özellikle 60 yaş üstü ile kronik hastalığı olan işçi ve çalışanların korunması gerekiyor. DİSK’in bu konuda bazı önerileri oldu ama umarım ciddiye alınır. Öte yandan her gün milyonlarca insanın fabrikalara, çalışma mekânlarına gidip geldiği bir ortamda senin-benim eve kapanmamızın sosyal mesafelenme konusundaki faydası çok azalıyor. Türkiye ya İtalya gibi olacak veya Güney Kore gibi. Türkiye’de gidişat İtalya gibi. Önümüzdeki günlerde toplum ölüm haberleriyle şoklanacak. Bir, üç, dört, on, otuz, yüz… Bunlar ne yazık ki doğal ama ölümleri azaltmak bizim elimizde ve siyasi iktidarla birlikte Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunda.”