Avukat Bek: Hemdan’ın öldürülmesi olayı ‘masumane yanlışlık’ olarak gösterilmeye çalışılıyor

Suriyeli Ali El Hemdan’ı öldüren polis memuru F.K.’nın ifadesinde, “Peşinden koşarken zaten oruçluydum, dengemi kaybedip düşütüm, silah ateş almış olabilir” iddiasında bulundu.

Avukat Tugay Bek, kamuoyunun, insan hakları kuruluşlarının, baronun, basının meseleyi takip etmesini istemeyen, bilgi gizleyen bir yaklaşım olduğuna işaret ederek olayın “masumane yanlışlık” olarak gösterilmeye çalışıldığını söyledi.

Ali El Hemdan

Adana’nın Seyhan ilçesinde polisin kimlik kontrolü uygulamasında 17 yaşındaki Suriyeli Ali El Hemdan’ı 20 yaş altındakilerin sokağa çıkmasının yasak olması nedeniyle kaçmaya çalışırken göğsünden tek kurşunla vurarak öldüren polis memuru F.K. tutuklandı. Adana Sulh Ceza Hakimliği’nce “kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklanan polis F.K. cezaevine gönderildi.

Derya Okatan’ın Artı Gerçek’te yer alan haberine göre; Adana Barosu, İHD, Çağdaş Hukukçular Derneği ve KESK’ten temsilcilerin içinde olduğu bir heyet, Ali Hemdan’ın vurulduğu yerde incelemelerde bulundu. Soruşturmayı yürütün savcı ile de görüşen heyet, ayrıca aileye taziye ziyaretinde bulundu. Heyette bulunan Avukatlar Tugay Bek ve Nurettin Tanış, edindikleri bilgiler ve izlenimlerini anlattı.

‘3 metre mesafeden tek atışla göğsünden vuruldu’

Ailenin şu anda acılı olduğunu ancak hukuki süreci takip etmek istediklerini ifade ettiklerini aktaran Avukat Bek, Ali Hemdan’a ve olay günü yaşananlara dair şu bilgileri aktardı:

“Ali Hemdan 17 yaşında, 18’inden gün almış. Konfeksiyonda çalışıyor. Ancak şu sıralar işsizdi. Olay günü arkadaşlarıyla birlikte dolaşmaya çıktıklarında Sucuzade Mahallesi’nde ışıklarda polis tarafından durduruluyorlar. Arkadaşları kimliklerini veriyor, polis kabaca üst araması yapıyor. Ali, 18’inden küçük olduğu için, yani 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı bulunduğu için geri geri olay yerinden uzaklaşmak istiyor. Yan sokağa giriyor. Peşinden de polis giriyor ve ‘dur’ diyor. Ali Hemdan duruyor, yüzünü polise dönüyor. Aralarında 3 metre mesafe var. Polis ifadesinde 25-30 metre diyor ancak 3 metre. Polis ateş ediyor. Tek atışla yaşamını yitiriyor. Dosyada da zaten mermi girişi sol göğüs, kalbin üst tarafı olarak geçiyor.”

Polisin ifadesi: Oruçluydum, dengemi kaybedip düştüm silah ateş almış olabilir

Bek, tepkilerin ardından tutuklanan polis memuru F.K.’nin ifadesini ise şöyle aktardı: “Polis memuru, ifadesinde ‘ben şahıs kaçınca peşinden koştum, olay yeri çok tekin bir mahalle değildir, silahın emniyeti daima açıktır. Peşinden koşarken zaten oruçluydum, dengemi kaybedip düşütüm, silah ateş almış olabilir’ diyor. “

Ancak dosyada yer alan ve olayı balkondan izleyen bir görgü tanığının “polis memuru takip etti, dur dedi, genç yüzünü polise döndüğü sırada polis ateş etti” dediğini belirten Bek, “Yani polisin beyanında ifade ettiği gibi bir kaçma ya da dengesini kaybedip düşme ve silahın istem dışı ateş alması gibi bir durum söz konusu değil.” dedi.

‘Tek atış yakın mesafe’

“Polis memurunun savunması benim mesleki hayatım boyunca pek çok defa gördüğüm bir savunma” diyen Bek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bir infaz olursa karşı taraftan atış geldiğine ilişkin dosyada bir veri yoksa polis memurları açısından klasik savunmadır; sendeledim düştüm savunması. Bu Polis Akademilerinde verilen bir ders herhalde. Ya da meslektaşlardan öğrenilen bir ifade. Bunun gibi onlarca dosya vardır. Mahkemeler de yıllardır bunu geçerli bir savunma görür ve tutar. Tuttuğu için de polisler hep aynı savunmayı yaparlar. Ne yazık ki bir çocuk korona tedbirleri kapsamında dışarıda olmaması gerekirken dışarıda olduğundan, kendisine para cezası kesileceği endişesi ile polisten uzaklaşmaya çalışıyor. Kaçma bile denilmez buna. Kontrollü bir şekilde bu cezadan kurtulmaya çalışıyor. Ama tek atış, yakın mesafe… Gerçekten son derece üzücü bir cinayet.”

‘Polisler meslektaş dayanışması gösteriyor’

Taziye evi civarında 4 adet polis otosu bulunduğunu da aktaran Bek, kendilerine “nereden geliyorsunuz” diye sorulduğunu, olay yerinde de kimlik kontrolü yapıldığını anlattı. Bek, şöyle konuştu:

“Kamuoyunun, insan hakları kuruluşlarının, baronun, basının meseleyi takip etmesini istemeyen, bilgi gizleyen bir yaklaşım var. Zaten olay basına ilk yansıdığında gencin ayağında vurulduğu gibi bir haber verilmişti. Basın bu haberi nereden aldı? Yüksek ihtimalle polis böyle servis etti. Burada polislerin ‘meslektaş dayanışması’ gösterdiği düşüncesindeyim. Meslektaşlarını korumak isteyen bir teşkilat yapısı var. Valilik açıklaması da ‘kazaen’ şeklinde. Hata yapanın cezalandırılması değil hemen memurunu koruyan kollayan, masumane bir yanlışlık olarak göstermeye çalışan bir çizgi.”