Avukat örgütleri, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı eleştiren Barolara açılan soruşturmaların, Baroların bağımsızlığına müdahale olduğunu belirterek, bu durumun kabul edilemez olduğunu bildirdi.
Avukat örgütleri, insan haklarını her koşulda savunan Baroların yanında olduklarını belirterek, “Siyasi iktidarın avukatlık mesleğine ve barolara müdahalesine izin vermeyeceğiz.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın söylemlerine tepki gösteren Barolar hakkında soruşturma başlatılmasına ilişkin avukat örgütleri ortak yazılı açıklama yaptı. Ortak açıklamada, Avukat Hakları Grubu, Avukat Hareketi, Avukatlar Sendikası, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), ÇHD İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukta Sol Tavır Derneği, Katılımcı Avukatlar (KAV), Kartal Hukukçular Derneği, ÖHD İstanbul Şubesi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) ve Sosyal Hukuk’un imzası yer aldı.
‘Erbaş’ın sözleri nefret söylemi niteliğindedir’
Yapılan ortak açıklamada, demokratik devletlerin korumakla zorunlu olduğu asgari insan haklarını tanımlayan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hatırlatıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinsellik, nikahsız beraberlik ve HIV taşıyıcıları için sarf ettiği sözlerin bu toplumsal gruplarla ilgili ayrımcılık içerdiği ve kötülüklerin kaynağı olarak hedef gösterdiğine vurgu yapılan açıklamada, bu nedenle nefret söylemi niteliğinde olduğu belirtildi.
‘İktidar yetkililerinin beyanları yargıya talimat niteliğindedir’
Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı tarafından, Ali Erbaş’ın beyanlarının savunulduğuna işaret edilen açıklamada, eleştiri yönelten Baroların ise suçlandığına vurgu yapıldı. İktidar yetkililerinin bu beyanlarının yargıya talimat niteliğinde olarak değerlendirildiği açıklamada, “Nitekim Ankara ve Diyarbakır Baroları hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın bu sözlerini, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler bağlamında eleştiren açıklamaları nedeniyle soruşturma başlatılmıştır.” denildi.
‘Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın savunması laiklik ilkesini de ağır ihlal etmiştir’
Erbaş’ın söz konusu ifadeleri Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla, bir kamusal gücü kullanarak sarf ettiğine dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bu yanıyla devleti bağlayıcı niteliktedir. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanının aynı söylemi savunmuş olması, temel insan haklarını olduğu kadar, demokratik devletin en önemli temellerinden biri olan laiklik ilkesini de ağır bir şekilde ihlal etmiştir.”
‘Baroların insan haklarını korumak yetkileridir’
Açıklamada, şöyle denildi: “Baroların, Avukatlık Kanunu 76. maddesi uyarınca, insan haklarını ve hukuk devleti ilkesini korumak için her türlü girişimde bulunmaları hem yetkileri, hem de sorumluluklarıdır. Her kurumu bağlayıcı nitelikteki Anayasanın 2, 10 ve 136. maddeleri, AİHS 13. maddesi ve İstanbul Sözleşmesi gereğince, hangi nedenle olursa olsun, devleti temsil eden hiç kimse, kamu gücünü kullanırken; dinsel nedenlerle belirli toplumsal kesimleri suçlayamaz, hedef gösteremez. Baroların bunu hatırlatması, görevleri gereğidir. “
Açıklamada, bağımsız yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunma makamının örgütü konumundaki Barolara açılan soruşturmaların, Baroların bağımsızlığına ve yargı bağımsızlığına müdahale olduğunun kaydedildiği açıklamada, bu durumun kabul edilemez olduğu belirtildi.
‘TTB Başkanının avukatlıkla bağı kalmamıştır’
Açıklamada, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanının ise, Ankara Barosunu itham eden cümleler kurmasının avukatlık ve demokratik değerlerle en küçük bir bağının kalmadığını gösteren yeni bir adım olduğu değerlendirildi.
İnsan haklarını ve Anayasal ilkeleri her koşul altında savunan Barolarla dayanışma içinde olacaklarına vurgu yapılan açıklamada, “Siyasi iktidarın avukatlık mesleğine ve barolara müdahalesine izin vermeyeceğiz. Hukuksuz soruşturmalara karşı Baroların yanındayız.” denildi.