HDP Eş Genel Başkanı Buldan, anadilin hayat kurtardığını Elazığ depreminin öğrettiği bir gerçek olduğunu belirterek, başta sağlık olmak üzere anadilde kamu hizmetinin yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini ifade etti.
Herkesin haklı olarak “Deprem için toplanan vergiler nerede?” diye sorduğunu belirten Buldan, “O paraların nereye gittiği bellidir. Yandaşlara, müteahhitlere, ranta, şatafata, israfa harcandı.” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Elazığ’daki depremde hayatını kaybedenleri anan Buldan, depremden hemen sonra HDP olarak parti genel merkezinde kriz masası oluşturduklarını, deprem bölgelerine heyet gönderdiklerini söyledi.
HDP heyetinin deprem bölgesindeki tespit ve gözlemlerinin oldukça önemli olduğuna değinen Buldan, “Doğal afete dayanıklı olmadığı tespiti olan 6 katlı bir bina 4 kişiye mezar oluyorsa bunun sorumluluğu doğal afete bağlanamaz. Yaşanan acı tablo iktidarın vurdumduymazlığı, doğal afetler konusundaki hazırlıksızlığı ve öngörüsüzlüğünün bir sonucudur.” dedi. Yıkılan binaların dere kumuyla yapıldığı ve denetlenmediğinin ortaya çıktığını belirten Buldan, “İktidar düzeni hırsızlık ve yolsuzluk üzerine olursa yandaş müteahhit de dere kumundan bina yapar. Bunların iktidarları da çürük, binaları da çürük.” şeklinde konuştu.
‘60 köyde hasar tespiti yapılmadı’
HDP heyetinin 60 köye ulaşarak incelemelerde bulunduğunu aktaran Buldan, “Devletin ulaşmadığı, gitmediği köylere ilk etapta HDP ulaşarak halkımızın durumunu yerinde tespit etmiştir. Bu 60 köyün hiçbirinde hasar tespiti yapılmadığı ortaya çıkmıştır. O köylere daha yeni ulaşıldığını bir az önce televizyonlardan öğrendik.” dedi.
‘Çevrimtaş köyüne kimse ulaşmadı’
2 kişinin hayatını kaybettiği 1 kişinin ağır yaralandığı Çevrimtaş köyüne kimsenin ulaşmadığına dikkat çeken Buldan, şöyle konuştu: “Bu köyde insanlar kendi olanaklarıyla arama kurtarma çalışmaları yapmış. Yollar kapalı olduğu için Elazığ’a gelememişler ve cenazelerini Malatya’ya götürmek zorunda kalmışlardır. Depremin merkez üssü olan Sivrice’de yaşanan ağır hasarın nedeni önceki depremde meydana gelen hasarların onarılmamış olmasıdır. Cami dahil olmak üzere hiçbir konutta doğru düzgün önlem alınmamıştır.”
Buldan, HDP heyetinin tespitlerine göre 60 köye ve Sivrice’ye yardımların ilk 2 gün boyunca ulaştırılmadığına dikkat çekti. Buldan şunları kaydetti: “Sivrice’ye gönderilen yardımlar da AKP’nin İlçe Başkanın eliyle partizanca dağıtılmıştır. Özellikle köylere çadır, battaniye gibi temel ihtiyaç maddeleri gönderilmediği tespiti bizim tarafımızdan yapılmıştır. Aynı şekilde Malatya’da da evler hasar gördü ve çadır dışında yardım yapılmadı. Elazığ halkı ağır kış koşulları altında yaşamaktadır. Cemevleri halkın toplanma alanı olmuştur. Çadır ve ısıtıcı ihtiyacı yeterli düzeyde karşılanmamıştır. Halk dondurucu soğukta sokaklarda kalmıştır.”
‘Yardım İçişleri Bakanının talimatıyla engellendi’
27 belediyeleri ile il ve ilçe örgütlerinin halka yardım ulaştırmak için seferber olduğunu söyleyen Buldan, “Özellikle Ergani Belediyemiz yardımların toplanma merkezi haline getirildi.” dedi. Buldan, yardımları halka ulaştırmak için yola çıkan araçlarının İçişleri Bakanının talimatıyla engellenerek geri gönderildiğini belirterek, “Halkın, depremden zarar gören insanlara el uzatması devlet eliyle bir kez daha engellendi. Burası sözün bittiği yerdir. Bu iktidarın siyasi fıtratında insanlık değerleri adına hiç bir şey kalmamıştır. İnsanlık adına bir utançtır bu tablo.” dedi.
‘Aynı zihniyeti Van depreminde de yaşadık’
Aynı zihniyeti Van depreminde de yaşadıklarını ifade eden Buldan, “Van Belediyemizin deprem yardımları iktidar eliyle engellendi. O zihniyetin daha devam ettiğine bir kez daha tanıklık ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Elazığ depremi sonrası özellikle Google’da en çok sorulan sorunun “Elazığ Kürt mü?” olduğunu hatırlatan Buldan, “İşte bu tablo bile iktidarın ayrımcı, ötekileştirici politikalarının insanları ne hale getirdiğinin bir göstergesidir. Oysa acıyı hissedebilmek için sadece insan olmak yeterlidir.” diye kaydetti.
Sosyal medyada depreme ilişkin paylaşım yapanlara yönelik soruşturma başlatılmasını eleştiren Buldan, “İçişleri Bakanı’na sorun, deprem riski taşıyan kaç bina var diye inanın ki bilmez. Ama AKP’yi eleştiren kaç twit atılmış, kimler atmış hepsini bilirler ve anında tespit ederler.” dedi.
‘Deprem vergileriyle kendi iktidarlarını güçlendirdiler’
Bu depremde herkesin haklı olarak “Deprem için toplanan vergiler nerede?” sorusunu sorduğunu belirten Buldan, şöyle konuştu: “AKP hesap veremiyor. Soranı ise susturmaya çalışıyorlar. O paraların nereye gittiği bellidir. Yandaşlara, müteahhitlere, ranta, şatafata, israfa harcandı. Deprem vergileri ayakkabı kutularında günlerce nasıl saklandı bunu da biliyoruz. Deprem paralarıyla hasarlı riskli binaları değil kendi iktidarlarını güçlendirdiler. İzah yapamayışlarının nedeni budur!”
‘Anadilin hayat kurtardığı bir gerçek’
Sağlık hizmetinde anadilin önemini Elazığ depreminde bir kez daha gördüklerini ifade eden Buldan, “Başta sağlık olmak üzere kamusal alanın, kamusal hizmetin bu çok dillilik esasına göre düzenlenmesi, anadilde kamu hizmetinin yasal güvenceye kavuşturulması gerekmektedir. Anadilin hayat kurtardığı, Elazığ depreminin öğrettiği bir gerçektir.” dedi.
Bekçilere silah kullanma ve kimlik sorma yetkisini tanıyan bir yasanın Meclis’e getirildiğine dikkat çeken Buldan, “Faşizmin bekçisini oluşturuyorlar. AKP iktidarı, toplumla mücadele etmek için bekçilerle kendi paralel güvenlik yapılanmasını kuruyor. Yurttaşa, topluma güvenmeyen bir iktidar ve devlet var karşımızda. Peki, halk size nasıl güvensin ve inansın?” diye konuştu.
‘Halkı tehdit eden şey yoksulluk, işsizlik’
Şehirleri halkı asıl tehdit eden şeyin yoksulluk, işsizlik, sefalet, rantçı politikalar, adaletsizlik, ayrımcılık, yolsuzluk olduğuna vurgu yapan Buldan, şöyle konuştu: “Bekçiler, neredeyse milletvekillerinden daha yetkili bir duruma getiriliyorlar. Buradan parlamentodaki tüm gruplara ve milletvekillerine öneriyorum: Ülkenin bu kadar ağırlaşan sorunları orta yerde dururken bu yasaya evet diyecek vekiller varsa, vekilliği bir an önce bıraksınlar ve Saray’ın kadrolu bekçisi olsunlar.”
Mahalle mahalle örgütlenerek, gece gündüz çalışarak Türkiye halklarının demokrasi buluşmasını mutlaka sağlayacaklarını söyleyen Buldan, “İnanın ki aydınlık ve güzel günler bizleri bekliyor.” dedi.