Cumartesi Anneleri 787’inci haftada Ermeni aydınlarının akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 787’inci haftasında İstanbul’da gözaltında kaybedilişlerinin 105’inci yılında Ermeni aydınlarının akıbetini sordu.

Fotoğraf: MA

Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 787’’inci haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor. Bu hafta 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’daki evlerinden gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınmayan Ermeni aydınlarının akıbetini sordu.

Mezopotamya Haber Ajansı’nda geçen bilgilere göre; Kayıp yakınları adına konuşan gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun, Ermeni aydınlarını gözaltında kaybeden faillerin 80 yıl sonra kendi babasını da aynı şekilde kaybettirdiğini belirterek, devletin sorumlu olduğunu belirtti.

‘24 Nisan 1915 gözaltında kaybetmenin başlangıç tarihidir’

Gözaltına kaybedilen Ermeni aydınlarının torunları adına ise Gazeteci Pakrat Estukyan konuştu. Estukyan, 24 Nisan 1915 tarihinin aynı zamanda bir “insanlık suçu” olan gözaltında kaybetmenin başlangıç tarihi olduğunu söyledi. Kayıpların faillerinin belli olduğunu belirten Estukyan, ancak tarihe “faili meçhuller” olarak geçildiğine işaret etti.

Estukyan, şöyle konuştu: “Resmi tarih sayfalarında ise hiçbir zaman yer edinmediler. Türkiye’de cezasızlık bir politikaya dönüştürüldü. Ülkemiz hala bu kaosu yaşamakta.” dedi. Bugüne kadar yapılan suçlarla yüzleşilmediğini belirten Estukyan, “Yüzleşilmemesinin sonuçlarını günümüzde insanlık dışı faaliyetlerle görüyoruz.”

‘İstanbullu Ermeni aydınları anıyoruz’

Bu haftaki basın açıklamasını ise İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Zeynep Yıldız okudu. Yıldız, hakikati bilme hakkına sahip çıkarak, 105 yıl önce evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınlarını andıklarını söyledi.

24 Nisan 1915 gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey’in emriyle İstanbul Emniyeti tarafından operasyon başlatıldığını belirten Yıldız, operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey’in yönettiğini anlattı. Yıldız, 24 Nisan 1915’te İstanbul’un çeşitli semtlerinden milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, siyasetçi Ermenilerin gözaltına alındığını belirtti.

‘Özel bir trenle yola çıkarıldılar’

Gözaltına alınanların önce semt karakollarına oradan da Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ne nakledildiğini ifade eden Yıldız, şunları ifade etti:

“25 Nisan 1915 tarihinde Cezaevi Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle yola çıkarıldılar. Neden tutuklandıklarına ve nereye götürüldüklerine dair kendilerine bilgi verilmedi. Operasyon öncesinde tutuklanacak olan Ermeni aydınların gözetim altında tutulmaları için Ayaş ve Çankırı olmak üzere iki merkez seçilmişti. Tutuklular önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı’ya sevk edildiler. Daha sonraki günlerde İstanbul’da devam eden tutuklamalarla Çankırı’ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş’a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı.”

‘174’ü mezar taşları bile olmadan yok edildi’

Gözaltına alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan Ermeni aydınlardan hükümetin sorumlu olduğunu belirterek, “Bu insanlardan 174’ü bir mezar taşları bile olmadan yok edildiler. Resmi kayıtlarda ise ya firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları yazıldı.”

24 Nisan vesilesi ile 105 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen aydınların toplu gözaltında kaybetmenin başlangıcı olduğunu ifade eden Yıldız, “Tüm kayıplarımız gibi onları da adalet ve hakikat mücadelemizde yaşatacağız” dedi.