Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 815’inci haftasında 29 yıl önce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Hüseyin Toraman’ın akıbetini sordu.
Sakine Toraman, kardeşi Hüseyin Toraman’ın dosyasının zaman aşımı ile kapatılmak istendiğine tepki göstererek, “Oysaki; beklememiz, özlemimiz, öfkemiz zaman aşımına uğramıyor.” dedi.
Cumartesi Annelerinin adalet arayışı 815’inci haftasında. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla soruyor.
Bu hafta 27 Ekim 1991 tarihinde İstanbul’daki evinin önünden gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Toraman’ın akıbeti soruldu.
Hatice Toraman: Tek derdim oğlumun katillerinin bulunması
Hatice Toraman, oğlu Hüseyin Toraman’ın gözaltında kaybedildiğini belirterek, şunları ifade etti: “Bu sürede ne katiller bulundu ne de oğlumdan bir haber geldi. Ama hiç unutmadım, yaram kapanmadı. Yetkililer bir şey yapmalı. Bir çare bulmalılar. Katilleri bulmalılar. Benim tek derdim oğlumun katillerinin bulunmasıdır. Gidip yakasından tutup ‘ne ettiniz yavruma’ diye sormak istiyorum.” Oğlu için aramadığı yer kalmadığını söyleyen Hatice Toraman, yetkililerin kulaklarını kapattığını Cumartesi Annelerinin derdini dinlemediğini belirtti.
Sakine Toraman: Sadece yakınımızı değil hayatımızı da kaybettik
Sakine Toraman da, kardeşi Hüseyin Toraman’ı arama mücadelesinin devam ettiğini belirterek, “29 yıl süren hak ve adalet arayışımız sonuçsuz kaldı.” dedi. Sakine Toraman, şunları ifade etti: “Biz hala bir mezara sahip değiliz. Katiller ellerini kollarını sallayarak normal yaşantılarına devam etmekte. Oysa biz kayıp yakınları, sadece yakınımızı kaybetmedik. Biz hayatımızı kaybettik. Aile olarak felç olduk. Hiçbir zaman eski yaşamımıza dönemedik.”
‘Özlemimiz, öfkemiz zaman aşımına uğramıyor’
Kayıp dosyalarının zaman aşımı ile kapatılmak istendiğine vurgu yapan Sakine Toraman, “Oysaki; beklememiz, özlemimiz, öfkemiz zaman aşımına uğramıyor.” dedi. Kayıplarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini söyleyen Sakine Toraman, “Çünkü biz onlarla vedalaşamadık. Biz onların ölüsünü görmedik, mezarına ulaşamadık.” diye konuştu. “Zorla kaybedilme devletin eli ile işlendi” diyen Sakine Toraman, hak ve adalet arayışlarının devam edeceğini söyledi.
Avukat Yoleri: Soruşturma dosyası açıldı ama etkin soruşturma yine yürütülmedi
Toraman ailesinin avukatı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, dosya hakkında 20 yılın ardından savcılık tarafından zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini söyledi. Bu karara ilişkin yaptıkları itirazın Bakırköy Ağır Ceza tarafından kabul edildiğini belirten Yoleri, soruşturma dosyasının yeniden açılmasına karar verildiğini söyledi.
Yoleri, “Soruşturma dosyası açıldı ama etkin bir soruşturma yine yürütülmedi. Dosya hala açık, halen Hüseyin Toraman’ın akıbeti aydınlatılmayı bekliyor” dedi.
‘Beyaz Toros’a zorla bindirilerek götürüldü’
Bu haftaki basın metnini Cumartesi Anneleri adına Gülizar Tuncer okudu. Tuncer, 24 yaşındaki Hüseyin Toraman’ın kaybedilmesine ilişkin şu bilgileri aktardı:
“1991 yılının Nisan ayında evinde kimse yokken İstanbul polisi Hüseyin’in evine baskın yaptı ve evde karakol kurdu. Bundan habersiz olan Gebze polisi de eve baskın düzenleyince aralarında çatışma çıktı. Çatışmada Gebze Emniyeti’nden bir polis hayatını kaybetti. Polisler Hüseyin’in evinin duvarına intikam sözleri yazdılar. Hüseyin Toraman bu nedenle İstanbul’a taşındı. 27 Ekim 1991 sabahı İstanbul Kocamustafapaşa’daki evinin önünden silahlı, telsizli, sivil giyimli, kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros’a zorla bindirilerek götürüldü.”
‘Gözaltı işlemi mahalle sakinlerinin gözü önünde gerçekleşti’
Gözaltı işleminin semt karakoluna çok yakın bir yerde ve mahalle sakinlerinin gözü önünde gerçekleştiğini aktaran Tuncer, “Olaya tanık olanlar polisi arayıp, ‘silahla kaçırma’ ihbarında bulundu. İhbar üzerine Çınar Polis Karakolu’ndan gelen polis ekibi önce görgü tanıklarından bilgi aldı. Sonra bir dükkânın sabit telefonundan bazı görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerin ardından işlem yapmadan olay yerinden ayrıldı.” dedi.
‘Dosyada bugüne kadar bir gelişme yaşanmadı’
Tuncer, 30 Ekim 1991 tarihinde Hüseyin Toraman’ın Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğüne dair aileye ulaşan iddianın araştırılmadan “herhangi bir bilgi mevcut değildir” denilerek geçiştirildiğini belirtti. Ailenin tüm ilgili kurum ve kişilere yaptığı başvurularının sonuçsuz kaldığını söyleyen Tuncer, şunları kaydetti:
“1991 yılında Fatih Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılan soruşturma bir sonuca ulaşmadı. 2011 yılında ailenin İHD avukatı aracılığıyla yaptığı başvuru sonucunda İstanbul Cumhuriyet Savcılığının başlattığı soruşturma, ’zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı’ kararı ile kapatıldı. Yapılan itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı. Ancak dosyada bugüne kadar bir gelişme yaşanmadı.”
Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve bu suçun cezasız kalmaması gerektiğini ifade eden Tuncer, “29 yıldır sürüncemede bırakılan Toraman soruşturmasının etkin bir biçimde yürütülerek davaya dönüşmesini talep ediyoruz” dedi.
Kaynak: MA