Cumartesi Anneleri, Şırnak’ta gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak dosyasındaki 29 yıllık inkara ve cezasızlığa son verilmesini isteyerek, “Mehmet Ertak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Cumartesi Annelerinin adalet arayışı 855. haftasında. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla sormaya devam ediyor.
Bu haftaki açıklamada, 18 Ağustos 1992 tarihinde Şırnak’ta çalıştığı kömür ocağından evine dönerken gözaltına alınıp kaybedilen Mehmet Ertak’ın akıbeti soruldu.
Emine Ertak: Hiç değilse kemiklerini istiyoruz
Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Emine Ertak, eşi Mehmet Ertak’ın 29 yıldır kayıp olduğunu hatırlatarak, “Hiç değilse kemiklerini istiyoruz. Devlet ona dair bize bir şey göstersin. Çocuklarımız bir mezarımız olsun, ‘Babamız artık buradadır’ demek istiyor. Mehmet’i aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi.
Servet Ertak: Tüm işkencecilerin yargılanması en büyük talebimiz
Servet Ertak da, babası Mehmet Ertak’ın gözaltına alınmasına 3 akrabasının tanıklık ettiğini belirterek, tüm bilgi, belge ve görgü tanıklarına rağmen resmi makamların babasının gözaltına alındığını inkar ettiğine vurgu yaptı. Servet Ertak, “Ailemin tüm girişimlerine rağmen bir bilgi edinemedik. Tüm işkencecilerin yargılanması en büyük talebimizdir. Adalet ve hakikat arayışımız son bulmayacaktır. Bu bizle gerçekleşmezse, ardıllarımız bu mücadeleyi sürdürecektir.” dedi.
‘AİHM mahkumiyet kararı verdi’
Bu haftaki açıklamayı yapan Cumartesi İnsanlarından Kıvanç Sert, devletin güvenlik güçlerinin yurttaşa yönelik işkence, öldürme, gözaltında kaybetme gibi uygulamalarında idari ve yargı mekanizmalarının işletilmediğini dile getirdi.
Mehmet Ertak’ın kaybedilmesinin iç yargı mekanizmalarına taşınamadığını ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) dosya hakkında mahkumiyet kararı verdiğini söyleyen Sert, yargı sürecine ilişkin şu bilgileri aktardı:
“Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde ‘sorgu elemanı’ olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek, 1997 yılında kamuoyuna da yansıyan itiraflarında, ‘Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan’ın emriyle öldürüp gömdük.’ şeklinde anlattı. Mehmet Ertak için yapılan tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı.
Aile, AİHM’e başvurdu. Mehmet Ertak’ın ailesini AİHM’de savunmaya hazırlanan avukat Tahir Elçi’nin bürosu polis tarafından basıldı. Dava dosyalarına el konuldu, gözaltına alınan Tahir Elçi kötü muamele ve işkenceye maruz kaldı. Tüm tehdit ve baskılara rağmen dava AİHM’e taşındı. AİHM, mevcut delillerin Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu ölmüş olduğuna hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar yeterli olduğu sonucuna vardı.”
‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
AİHM’in Mehmet Ertak’ın ölümünden hükümeti sorumlu tuttuğunu buna devlet görevlilerinin neden olduğu kararını verdiğine vurgu yapan Sert, AİHM’in bu nedenle Türkiye’yi yaşam hakkını ihlal ettiği yönünde mahkum ettiğini söyledi. “Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Ertak için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyen Sert, 156 haftadır hukuksuz bir biçimde kendilerine kapatılan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.