Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 797’inci haftasında, 29 yıl önce gözaltına alındıktan sonra işkence edilmiş cansız bedeni bulunan Diyarbakır HEP İl Başkanı Vedat Aydın için adalet istedi.
Cumartesi Anneleri adalet arayışlarına 797’inci haftada da devam etti. Her hafta Cumartesi günü saat 12.00’de Galatarasay Meydanı yasak olduğu için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, salgın nedeniyle kayıplarının akıbetlerini sosyal medya üzerinden canlı yayınla soruyor. Bu haftaki eylemde Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı olduğu dönemde kaçırıldıktan sonra cansız bedeni bulunan Vedat Aydın’ın failleri soruldu.
Felat Aydın: 29 yıl geçti ne kimse tutuklandı ne yargılandı
Basın açıklamasından önce Vedat Aydın’ın oğlu Felat Aydın konuştu. Kendilerini polis olarak tanıtan bazı kişilerin evlerine gelerek bir ifade işlemi için babasını götürdüklerini belirten Aydın, “Ne yazık ki babam gitti ve bir daha dönmedi” dedi. Babasının işkence edilmiş bedeninin 7 Temmuz’da Elazığ’ın Maden ilçesinde bir yol kenarında bulunduğunu söyleyen Aydın, yüzbinlerce kişinin katılımıyla babası için düzenlenen cenaze törenine yönelik saldırıyı da anlattı.
Babasının öldürülmesinin üzerinden 29 yıl geçtiğini hatırlatan Aydın, “Ne kimse tutuklandı, ne kimse yargılandı ne de sistem bu olayı kabullendi. Biz de diyoruz ki davanın takipçisiyiz. Bu olay ve benzer diğer olaylar aydınlanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
Eren Keskin: Vedat abiye yönelik kötü kararlar alınmış olabileceğini düşünüyorduk
Vedat Aydın’ın avukatlarından İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de, şunları aktardı: “Vedat Abi 1990 İHD kongresinde o güne kadar kimsenin cesaret edemediği bir şey yaptı. Kürtçe konuşma yaptı ve ardından hemen tutuklandı. Cezaevinde bir aydan fazla kaldı. Sonra hakkında açılana davada yine Kürtçe konuşmaya devam etti. Ve bu mücadele sonunda da Kürtçeyi yasaklayan yasayı kaldırmak zorunda kaldılar. Biz o zaman Vedat abiye yönelik son derece kötü kararlar alınmış olabileceğini düşünüyorduk.”
‘Borcumuzu ödemeye çalışacağız’
“O da diğer kontr-gerilla cinayetleri gibi sonuçsuz kaldı.” diyen Keskin, Aydın ile ilgili şu anısını paylaştı: “Birgün işkence edilerek katledilen birinin cenazesini morga getirmişlerdi. Biz de o cenaze ile ilgileniyorduk. Vedat Abi, bana ‘biz bunların hakkını nasıl ödeyeceğiz’ demişti. Şimdi biz de ona borcumuzu ödemeye çalışacağız.”
‘Kendisini polis olarak tanıtan kişiler tarafından evinden alındı’
Cumartesi Anneleri adına bu haftaki açıklamayı gözaltında katledilen gazeteci Metin Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe okudu. Vedat Aydın’ın kaybedilme sürecine ilişkin şu bilgileri aktardı:
“38 yaşındaki üç çocuk babası Vedat Aydın Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanıydı. 5 Temmuz 1991 gecesi kendilerini Siyasi Şube polisleri olarak tanıtan silahlı, telsizli kişiler tarafından ‘ifade vermek için emniyete götürülmek üzere’ denilerek evinden gözaltına alındı. Gözaltına alınmasının hemen ardından Aydın’ın avukatı, Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu, ancak kendisine Vedat Aydın’ın emniyette olmadığı söylendi. Ertesi sabah Aydın’ın eşi ve avukatı, Diyarbakır’daki ilgili tüm idari, adli ve askeri makamlara başvuru yaptı. Ancak yetkililer ‘bilgimiz yok’ dedi. Bir gazeteci, 7 Temmuz 1991 tarihinde Ergani-Maden yolu üzerinde bulunan bir erkek bedeninin Maden Mezarlığı’na defnedildiği bilgisine ulaştı. Bunun üzerine aile ilgili savcılığa başvurdu. Söz konusu mezar açıldı ve ağır işkence izleri taşıyan bedenin ‘kimliği meçhul kişi’ olarak defnedilen Vedat Aydın’a ait olduğu açığa çıktı. Aydın’ın bedeni 10 Temmuz 1991 günü ailesi tarafından teslim alındı.”
‘Cenaze törenine ateş açıldı’
Aynı gün 10 Temmuz 1991’de yapılan cenaze törenine on binlerce kişinin katıldığını ifade eden Göktepe, “Törene katılanların üzerine açılan ateş sonucunda çok sayıda insan öldürüldü. Yüzlerce insan da yaralandı.” dedi.
‘Evinin önünde 5 yıl boyunca beyaz Toros bekletildi’
Emniyette ifade veren Şükran Aydın’ın, eşini gözaltına alanların eşgal bilgilerini detaylı bir biçimde verdiğini ve bu bilgilerle kişilerin robot resimleri çizildiğini belirten Göktepe, “Eşimi devlet öldürdü diyen Şükran Aydın, bu ifadesini çekmesi için tehdit edildi. Onlarca kez evi basıldı, gözaltına alındı. Beş yıl boyunca evinin önünde ‘beyaz Toros’ bekletildi” diye aktardı.
Göktepe, “Dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hanifi Avcı hem yazdığı ‘Haliç’teki Simonlar’ isimli kitabında hem de mahkemeye verdiği ifadede Vedat Aydın’ın JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi.” dedi.
‘Etkili, tarafsız ve bağımsız soruşturma yürütülmedi’
Bugüne kadar dosyada etkili, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmediğine vurgu yapan Göktepe, 29 yıldır Aydın’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hakikatin açığa çıkartılmadığını ve adaletin sağlanmadığını söyledi. Siyasi ve adli makamlara seslenen Göktepe şunları kaydetti:
“Vedat Aydın dosyasında inkara ve cezasızlığa son verin! Hemen şimdi hukuku işletin, bilinen failleri ve sorumluları yargılama ve cezalandırma görevinizi yerine getirin. Vedat Aydın için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”
Kaynak: MA