HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu, İran’dan Van’a gelen Z.M. adlı kadına Geri Gönderme Merkezinde birden fazla güvenlik görevlisi tarafından birden fazla kez tecavüz edildiğini belirtti.
Komisyon, Z.M.’ye tecavüz edilmesine ilişkin davanın 26 Kasım’da görüleceğini hatırlatarak, “Her insanı, her kurumu ve bilhassa kadın ve mülteci örgütlenmelerini de Z.M. İle dayanışmaya çağırıyoruz.” dedi.
Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüleri Gülsüm Ağaoğlu ve Veli Saçılık, yaptıkları yazılı açıklamada, İran’dan Van’a gelen Z.M.’nin gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Emniyet’e bağlı Geri Gönderme Merkezi’nde birden fazla güvenlik görevlisinin birden fazla kez tecavüzüne uğradığını belirtti.
İran’a geri gönderilme korkusuyla bir süre sessiz kalan Z.M.’nin 24 Temmuz 2020 günü, merkezin çevirmeni eşliğinde şikayetçi olduğunun belirtildiği açıklamada, güvenlik görevlilerinin tecavüz suçlamasıyla tutuklandığı kaydedildi.
‘Z.M. kayıp’
Z.M.’nin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nden bir gün sonra, 26 Kasım’da Van Adliye’sinde duruşması olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:
“Ancak Z.M. kayıp. Avukat Mahmut Kaçan, Z.M.’nin İran’a geri döndüğünü söylüyor. Haberi yapan gazeteci ise ‘en azından, namusuna ilişilmeyeceğinden emin olduğu için’ İran’a geri döndüğü iddiasında bulunuyor. Ne desek, neresinden tutsak elimizde kalacak bilindik bir çürümüşlük manzarası… Eğer doğruysa, Z.M., 40 yıldır kadınlara esaret yaşatan İran’ı bile daha güvenli buluyorsa, söze dökülemez bir çürümüşlük deryasındayız demek ki.”
‘Z.M.’nin yaşadıkları ne ilk ne de son’
Z.M.’nin yaşadıklarının ne ilk ne de son olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Suriye savaşı sonrasında milyonların geldiği Türkiye’de kadınların başta cinsel saldırılara hedef olduğunu bilmeyen yok. Savaşın Suriye’deki yükü kadar, gidebildikleri her ülkede, özellikle geçiş köprüsü Türkiye’de, mülteciliğin en ağır yükünü de kadınlar ve çocukları çekiyor. Kadını cinsel meta yapmak için mültecilik koşullarından yararlanan erkek egemen düzen, bunu her yerde örgütlüyor. ‘Suriyeli gelinler’ diye bir statü yaratıldığını unutmayalım. Çok eşliliği muta evlilikten ‘göçmen kadınlara sahip çıkmaya’ kadar çeşitledikleri yerde başka ne olur ki? Mülteci kadınların sokaklarda çocuklarıyla dilenciliğe mahkum edildiği, bodrum katlarda, konfeksiyon atölyelerinde ucuz işçi olarak iflahlarının kesildiği de gün gibi ortada.”
‘Z.M.yi savunmak insanlığın görevidir’
Açıklamada, Ortadoğu halkları savaştan kırılırken, savaş mağduru mültecilerin ise hem sermayenin hem erkek egemen düzenin ve hem de onları “savaş ganimeti” sayan iktidarların pençeleri arasında, vahşetlerin en çirkinlerini yaşadığı kaydedildi.
Z.M.’nin bu savaş, yıkım, sömürü ve tecavüz deryasında bir damla olduğunun ifade edildiği açıklamada, “O damlayı her şeye rağmen görmek, bilmek, onu savunmak, onun adına mücadeleye katılmak insanlığın görevidir.” denildi.
Z.M. ile dayanışma çağrısı
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “HDP adına Göçmen ve Mülteciler Komisyonu olarak biz; tecavüzü duyduk, suçun işlendiği mekan ve suçluların durumu nedeniyle bu devletten şikayetçiyiz. Ve ‘tecavüzcüyü koruyan yargı’ kararı çıkmaması için Z.M.’nin sesi olacağız. Her insanı, her kurumu ve bilhassa kadın ve mülteci örgütlenmelerini de Z.M. İle dayanışmaya çağırıyoruz.”