Hacer Buyruk
Bir önermedir sözlerim, bir davet, bir çağrı, dahası değil; bunu ilkin kendime diyorum ki, gülün önünde saygıyla eğil, başka hiçbir şeyin değil.
İlhamların çiçeği, zamanı yaprak yaprak gösterirken, ah gün bir şey diyemez, tomurcuktur ve bir armağan vermedir günlerin yıllara dönüşüp getirdiği; işte böyle açar kendini sana, bilgilerin bilgisi, bilgelerin bilgesi gülün katman katman açılışı gibi.
Bütün izlerden sakınıp kendini, gülün kokusunu sürmelisin; bülbül konan dallara nazır kılar böylece evler pencerelerini; çeksen perdeleri, yumsan gözlerini, yine de görebilirsin sesteki gülleri.
Güle saygından, masalara, yataklara gül desenli temiz örtüler sermelisin. Dirseğini dayamalı onlara, bakarken masanın yüzeyinden onlar sana, almalısın alnı ateşli başını ellerinin arasına, bunu söyledim diye sakın ağlama ama, belki bir damla yaş düşecektir gözünden, sureti örtüde, aslı sendeki gülün yanağına.
Uzanmalısın gülle bezeli yatağına boylu boyunca ve harman olmalısın yalnızlıkla; dertleşmelisin gül desenleriyle, derinleşmelisin; öyle ki, yastığına düşen yalnız başının sersemleten kederi rüyasında görünmeli, o hani ancak ve sadece rüyanda gördüğüne.
Kokla ki onu, kırmızı bir gül dolsun içine. Çevirebilirsen bir peçeteyi, bir ipliği, bir kâğıdı, bir kumaş, bir tül parçasını güle, çevirebilirsin kötü yazgıyı, yıldızlı bir imgeye; biliyorum usandın, yorgunsun, bir hayale sevgilim demeye ve şunu da biliyorum ki, doyamadın yine de o hani seni sevmeyene.
Bak ki kırmızı bir gül doğsun ufuk çizginden, sisler dönüversin beyazdan çivide; oysa nasıl da yakışıyor sana umutsuz olmak, onunla koyulup kömür karasına dönüyor gözlerindeki silik sürme.
İşitilir olur her nesne, işitmek isteyene, kırılışın sesidir, duy düşürülmüş gülü, al sevgiliden haber gibi, taşı başının üstünde, bir gül hayalinden taçla süsle çehreni, tomurcuk oyalı tülbentle sar yorgun bileklerini. Bir dileğini anımsat, bir şarkı söyle, teselli et, gülü koruyamadığından kendini için için kanatan dikeni.
Bildiğin bütün güzel kelimelerin yanında an, bildiğin bütün güzel anların çerçevesi yap, anımsa, gülü unutma, bütün renklerin içine kat, pastel bir akşamüstüne dönsün ömrün, isterse ki solsun, soldursun, gülü öp, gülü alnına koy, gülü savun; her şey herkesin olsun, ‘gül’ diyebilmek yeter sana.