İrfan Uçar
Mahpushanelerde 2013 yılından bu yana ağırlaşan bir sorun var: Hasta mahpuslar… Tam 8 yıldır insan hakları örgütleri, avukatlar ve mahpus yakınları bu konuyu gündeme getirmeye çalışıyor. Ancak bir arpa boyu yol alınamıyor. Mahpuslar ya birer birer içeride ölüyor ya da çıkarıldıktan hemen sonra.
Hasta mahpuslar sorununa Mart 2020’den bu yana bir de infaz yasası sorunu eklendi. Malum MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talebi ile infaz yasasında bir düzenleme yapıldı. Alaattin Çakıcı yasası olarak da anılan bu düzenleme ile bir kısım adli tutuklular serbest bırakıldı. Siyasi tutukluların durumu ise ağırlaştırıldı.
Yasa diğer yandan mahkemelerin verdiği kararların nasıl uygulanacağına dair mahpushane idaresine inisiyatif verdi. Buna göre cezası azalan mahpusların durumunu bu İnfaz Kurulu inceliyor ve kararını veriyor. Siyasi tutukluların durumu ile ilgili mahpushane idaresine deyim yerinde ise bir yargı yetkisi tanındı. Hatta bu İnfaz Kurulu, cezası biten mahpusları bile serbest bıraktırmayacak kararlar alabiliyor.
Tekirdağ’dan Bandırma’ya, oradan Afyon’a doğru…
Hayrettin Yılmaz… 2011 yılından bu yana tutuklu. Tekirdağ mahpushanesindeydi, hastaydı, akciğer kanseri teşhisi konulmuştu. Memleketi olan Siirt mahpushanesine geçmek için talepte bulundu. İdare onu Bandırma mahpushanesine gönderdi. Bandırma mahpushanesi durumunun kritik olduğunu düşünmüş olmalı ki Hayrettin Yılmaz’ı Afyon mahpushanesine gönderdi.
Ailesi, çocukları, kardeşleri tüm imkanlarını zorlayıp ziyaretine gidiyordu. Hayrettin Yılmaz’ın durumu ağırlaşmıştı. Ailesi ile telefon görüşmesinde durumunun iyi olmadığını söylüyordu. İnsan Hakları Derneği, Yılmaz’ın ve benzer durumda olan mahpusların durumuna dikkat çekiyor, rapor üstüne raporlar yayımlıyordu.
13 Mart Cumartesi günü de Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, Hayrettin Yılmaz’ın durumuna dikkat çekmişti. İnisiyatif tam tamına 340 haftadır hasta mahpusların durumunu kamuoyuna anlatmaya çalışıyor.
Hayrettin Yılmaz’ın cezası 1 yılın altına düşmüştü. Normal koşullarda adli tutuklular 4 yılın altında ceza alsalar bile 1 gün yatmadan bırakılıyordu. Ama siyasi tutukluların durumu eğer 1 yılın altında ise bu kararı İnfaz Kurulu veriyordu. İnfaz Kurulu bir türlü Hayrettin Yılmaz için toplanmıyordu.
Kızı Berav Yılmaz anlatıyor…
Telefonla görüştüğüm kızı Berav Yılmaz, gözyaşı içinde ve öfkeyle durumu aktarıyor…
“Abim ile 1 ay önce ziyaretine gittim. Tekerlekli sandalye ile getirdiler, nefes alamıyordu. İçeride arkadaşları dilekçe yazmıştı. Abim de dışarıda dilekçe yazıp verdi. Cezasının 1 yılın altında olduğunu ve bırakılmasını istiyorduk. Dikkate almadılar.”
Cezaevinin reviri var, doktoru var!..
“Babam telefon görüşmelerinde yemek yiyemediğini, iyi olmadığını söylüyordu. Geçen Perşembe günü telefonla aradım, infaz koruma memuru ile görüştüm. ‘Cezaevinin reviri var, doktoru var. Her şey kontrol altında, merak etmeyin’ dedi bize. Pazartesi günü (15 Mart Pazartesi) İnfaz Kurulu toplanacak, dosyasını ele alacak, dedi. Pazar günü öldüğü haberini verdiler.”
Topu topu babasını 7-8 yıl görebildi
1990’lı yıllarda da babası mahpus yatmıştı. Bu babasının ikinci mahpusluk dönemiydi. Topu topu babasını 7-8 yıl dışarıda görebilen Berav Yılmaz’ın da mahpusluğu vardı. Berav Yılmaz bu kez kendi tanıklığını aktarıyor….
“Ayakları tutmayan bir anne vardı. Durumu babamdan da kötüydü. Ayakları tutamadığı için tuvaletini yapamıyordu. Bir oturak talep ettik. Vermediler. Oysa mahpushanenin atölyeleri, marangozhanesi vardı. Zor bela 2 ay sonra bir oturak verdiler.”
Cenaze konvoyu yapmayın
Berav Yılmaz, anlatmaya devam ediyor. “Abim, amcalarım 3-4 araçla cenazeyi almaya gittiler. Araçları durdurup plakalarını not alıyorlar. ‘Cenaze için konvoy oluşturmayın’ diyorlar. El insaf. Abim, amcalarım, 3-4 araçla cenaze alıyorlar.”
65 yaşındaki Hayrettin Yılmaz, İnfaz Kurulu’nun toplanacağı gün, yani bugün Siirt’in Eruh ilçesinin Oymakılıç (Baraşa) köyünde toprağa verilecek.