HDP Kadın Meclisi İç Anadolu Bölgesi’ndeki “Kadın Yoksulluğuna Hayır” buluşmasında bir araya geldikleri mevsimlik tarım işçisi kadınların sorunlarına dikkat çekti.
Mevsimlik tarım işçisi kadınların insani olmayan koşullarda her türlü hak gaspına uğradığına vurgu yapan Başaran, insani koşulların sağlanmasını istedi.
HDP Kadın Meclisi, İç Anadolu Bölgesi’ndeki “Kadın Yoksulluğuna Hayır” buluşmasının sonucuna ilişkin Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Milletvekili Fatma Kurtulan, HDP Ankara İl Eşbaşkanı Pakize Sinemillioğlu, Kadın Meclisi üyesi Gögercin Aras ve Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren katıldı.
Mevsimlik tarım işçisi kadınlarla bir araya gelindi
Toplantıda konuşan Başaran, Kadın Yoksulluğuna Hayır” kampanyalarının Ege Bölgesi’nden sonra ikinci etabını İç Anadolu Bölgesi’nde gerçekleştirdiklerini söyledi. Başaran, buluşmalarının ilk gününde Ankara’nın Bala ilçesi Kesikköprü mahallesinde, ikinci gününde ise Konya’nın Kulu ve Cihanbeyli ilçelerinde mevsimlik tarım işçisi kadınlarla, domates serasında çalışan kadınlarla bir araya geldiklerini anlattı.
‘Yoksulluğun en ağır şeklini kadınlar yaşıyor’
Çalışmadaki amaçlarının kadınlara dayatılan yoksulluğu açığa çıkarmak ve bu yoksulluğun giderilmesi için hep birlikte dayanışma ve mücadele etmek olduğunu belirten Başaran, “Gittiğimiz her yerde, gerçekleştirdiğimiz her buluşmada şunu bir kez daha gördük ki ister kamusal alan olsun ister özel sektör olsun yoksulluğun en ağır şeklini biz kadınlar yaşıyoruz.” dedi.
‘Erkek şiddetini de Bakanın sözünü de tolere etmeyeceğiz’
Savaş ve rant politikalarının başta kadınlar olmak üzere halklara yoksulluk, açlık, işsizlik ve sefalet olarak geri döndüğünü dile getiren Başaran, “Yoksulluk kadına yönelik şiddeti artırıyor, yoksulluk kadının ev içi emeğini yok sayıyor, yoksulluk kadınlara ucuz iş gücünü dayatıyor. Ancak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı kalkıp, ‘şiddet tolere edilebilir’ diyor. Bizler, buradan kendisine cevap veriyoruz: Biz kadınlar erkek şiddetini de Bakanın bu sözünü de, kadın düşmanı politikalarınızı da asla ama asla tolere etmeyeceğiz!” şeklinde konuştu.
‘Gare operasyonundan bugüne sınır ötesi operasyonlarda 900 milyon dolar harcandı’
Gare operasyonundan bugüne sınır ötesi operasyonlarında 900 milyon dolar harcandığına işaret eden Başaran, şunları ifade etti:
“İşte tam da bizi yoksulluğa mahkûm etmeye çalışan, halklara, kadınlara harcanması gereken kaynağın savaşa harcanmasına karşı ‘Kadın Yoksulluğuna Hayır’ buluşmalarımızı başlattık.
Bugün binlerce kadın; yoksulluktan kaynaklı evlerini, yaşam alanlarını terk ederek başka illere tarım işçiliği yapmak için göç etmektedir. Gittikleri yerlerde her türlü emek sömürüsüne maruz kalan kadınlar, çoğu zaman erkeklerle aynı işleri yapmalarına rağmen daha düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Yine gittikleri yerde hiçbir sosyal güvencesi olmadan yaşam mücadelesi veren kadınlar, çocuklar her türlü istismara maruz bırakılmaktadır. İnsani yaşam koşullarının olmadığı tarım alanlarında kadınlar bir yandan üretimde yer alırken diğer yandan tarladan dönüp ev işlerini yapmakta, çocuk bakmak zorunda kalmaktadır. Bu gerçeklik İç Anadolu Bölgesi’nde soğan, pancar, patates, biber ve kimyon tarlalarında mevsimlik işçi olarak çalışan kadınlarla, sera işçisi kadınlarla gerçekleştirdiğimiz buluşmada bir kez daha çok açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Mevsimlik işçi olarak başka şehirlere gitmek zorunda kalan, tarlalarda yaşam mücadelesi veren kadınların yaşadığı sorunlar, sıkıntılar neredeyse her yerde aynı.”
‘Kulu’da 13 çadırda 150 insan birlikte yaşıyor’
Ankara’ya birkaç kilometre uzaklıktaki Kulu’da 13 çadırda 150 insanın birlikte yaşadığına işaret eden Başaran, “Pandemi koşullarında sosyal mesafe, hijyen, evlere kapanma, maske diyenler tarım işçilerine dair hangi güvenliği aldılar? Hangi alanlarda hijyen koşullarının oluşturulması için hangi çalışmayı yaptılar?” diye sordu.
‘Elleri ve ayakları yara bağlayan çocukların vebali bu iktidarın boynundadır’
Cihanbeyli’deki çadır alanlarında yüzlerce kişi olmasına rağmen sayılı tuvalet bulunduğuna vurgu yapan Başaran, “Ailelerin kendi imkânları ile yapmış oldukları tuvaletler hem hijyenik değil hem de yetersiz. Banyo sorunu çok yoğun bir şekilde yaşanıyor. İnsanlar doğru düzgün banyo yapamazken yüzlerce insanın yaşamak zorunda kaldığı Cihanbeyli’deki alan çadır alanı değil, adeta toz duman alanı. Rüzgâr ve toz fırtınası çocukların korkmasına ve ağlamasına neden oluyor. Elleri ve ayakları tozdan, güneşten, rüzgardan yara bağlayan çocukların vebali bu iktidarın boynundadır. Her türlü hastalığa açık bir ortamda yaşamak zorunda bırakılan çocukların vebali bu duruma sessiz kalanların boynundadır.” dedi.
‘İnsanı yaşam koşulları sağlanmalıdır’
Her türlü zorluğa, emek sömürüsüne maruz kalmasına rağmen direnen yaşam mücadelesi veren tarım işçisi kadınların seslerini duyurduklarını belirten Başaran, şunları ifade etti:
“Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak zorunda kalan insanların yaşam alanları derhal düzeltilmelidir. Su, elektrik ihtiyaçları giderilmeli, insani yaşam koşulları sağlanmalıdır. Bizler bir kez daha buradan belirtiyoruz. Tüm koşulların iyileştirilmesi elbette ki gereklidir ve acilen yerine getirilmelidir. Ancak ‘Doğduğum yer doyduğum yer olmalı’ diyerek kadınların evlerini yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmayacağı, kadın istihdam alanlarının oluşturulması için bizler hep birlikte mücadele edeceğiz ve ‘Kadın Yoksulluğuna Hayır, Kadınlar İçin Adalet’ demekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
‘Çadırlardaki çocukların eğitiminden haberdar mısınız?’
“Uzaktan eğitim koşullarında level atladık” diyenlere seslendiklerini söyleyen Başaran, “Kesikköprü, Kulu ve Cihanbeyli’de çadırlarda yaşamak zorunda kalan çocukların eğitiminden haberdar mısınız? Mevsimlik tarım işçisi kadınlar, çocukları ile beraber evlerini terk ederek başka yerlere çalışmaya gidiyor. Bakacak kimse olmadığı için kadınlar çocuklarını da tarlalara götürmek zorunda kalıyor. Çadır alanlarında internet ve elektriğin olmamasından kaynaklı çocuklar uzaktan eğitim dahi alamıyor. Ama şunu belirtelim ki pandemi süreci olmasa da çocuklar yine bakacak kimse olmadığı için aileleri ile birlikte buralara gelmek zorunda.” dedi.
Çocukların uzaktan eğitime erişebilmeleri için gerekli teknik ve alt yapı koşullarının oluşturulması, tablet ve internet ihtiyaçlarının karşılanmasının iktidarın sorumluluğunda olduğunu söyleyen Başaran, “Çadır kentlerde yüzlerce çocuğun eğitimden uzak olması bu ülkenin utancıdır.” dedi.
‘Kadınlar, 18-20 kişilik servis araçlarında tarlaya gidiyor’
Mevsimlik tarım işçisi kadınların insani olmayan koşullarda her türlü hak gaspına uğradığının altını çizen Başaran, “Gün doğmadan uyanarak tarlalarda çalışmaya başlayan tarım emekçisi kadınlar, akşam saatlerine kadar çalışıyor. Pandemi süreci devam ederken 18-20 kişilik servis araçlarında hijyenik olmayan ortamlarda tarlaya gitmek zorunda kalıyor. Tarladaki işi bittikten sonra bu defa yemek yapmak, çamaşır yıkama, çocukların ihtiyaçlarını giderme gibi işlerle gününü bitiriyor.” şeklinde konuştu.
‘Günlük çalışma karşılığı 50-100 lira’
Kadınların bütün gün çalışması karşılığında günlük 50-100 lira kazandığını belirten Başaran, “Bazı kadın işçiler ne kadar yevmiye alacaklarını dahi bilmiyor. Cihanbeyli çadır kentinde kalan ve yaşı 60 olan tarım işçisi kadın bu durumu şöyle açıklıyor: ‘Yevmiyelerimiz yetmiyor. Ben bu yaşta çapaya gitmek zorunda kalıyorum. Kalp hastasıyım. Toz duman içerisindeyiz. Daha ne kadar çalışmak zorunda kalacağım?’ sorusunu iktidara, hepimize yöneltiyor.” dedi.
‘Bir çok kadın iş bırakmak zorunda kaldı’
Başaran açıklamasının devamında Cihanbeyli’de bir araya geldikleri tarım işçisi kadınların sorunlarını aktardı. Cihanbeyli’de 12 saat domates üretme, paketleme işinde asgari ücretle çalışan sera işçisi kadınlarla bir araya geldiklerini aktaran Başaran, “Bir buçuk yıldır açılmış olan serada toplam 35 kadın çalışıyor. Kadınlar iş bulup çalışabildiklerini belirleyerek kurduğu cümleleri sizlerle paylaşıyoruz. Daha önce çalışan kadın sayısının fazla olduğunu; ancak çalışma koşullarının zor olmasından kaynaklı birçok kadının işi bırakmak zorunda kaldığını belirtmişlerdir.” şeklinde konuştu.
“Kadın Yoksulluğuna Hayır Kadınlar İçin Adalet” kampanyaları kapsamında gerçekleştirdikleri bu buluşmalarda kadınların yaşadığı sorunları, uğradıkları hak gasplarını paylaştıklarını belirten Başaran, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizler HDP Kadın Meclisi olarak buradan bir kez daha sesleniyoruz. Yoksulluğun kadınlaşmasına asla izin vermeyeceğiz. Mevsimlik tarım işçisi kadınların yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kendi evlerinde, yurtlarında, topraklarında istihdam alanlarının yaratılması için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Mevsimlik tarım işçisi kadınların sorunlarını her yerde dile getirmeye devam edeceğiz. Onların talepleri, biz kadınların talebidir.”
Yeni1Mecra