HDP, iktidar-bürokrasi-siyaset-mafya ilişkilerinin araştırılması için Meclis Araştırması talep ederek, TBMM’nin acilen inisiyatif almasını istedi.
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Türkiye’de giderek belirginleşen iktidar-bürokrasi-siyaset-mafya ilişkilerinin araştırılması ve bu hukuk dışı oluşum ve faaliyetlere son verilmesi için Meclis Araştırması açılmasını talep etti. TBMM Başkanlığına sunulan önergenin gerekçesinde, Türkiye’de zaman zaman toplumun gündemine gelen iktidar-bürokrasi-siyaset-mafya ilişkilerinin son dönemde tekrar görünür hale geldiğine vurgu yapıldı.
‘Bu ilişkiler tüm kurumları sarmıştır’
90’lı yıllar başta olmak üzere bu ilişkilerin belirgin hale geldiği tüm zamanlardan daha kapsamlı hale geldiğine işaret edilen önergede, “İktidarın siyaset ve bürokrasi alanlarını ve üst düzey mensuplarını da içeren bir şekilde ortaya çıktığı günümüzde, hukuk dışı ve organize suç örgütleri tarafından sürdürülen faaliyetler ve işlemler hemen hemen tüm kurumları sarmıştır.” denildi.
‘Devlet gücü mafyatik yapıların hizmetine sunuldu’
Türkiye’de iktidarların siyasi tarihlerinin, devlet gücünün mafyatik yapıların ve ilişkilerin hizmetine sunulduğu, böylece çok sayıda hukuksuzluğun yapıldığı örneklerle dolu olduğunun belirtildiği önergede şu ifadeler yer aldı:
“Toplumsal hafızada 90’lı yıllar bu örneklerin ve ilişkilerin öne çıktığı dönem olsa da, bugünkü iktidarda hakkında da benzer hukuksuzluklar ve faaliyetler yazılıp çizilmekte, konuşulmakta ve ortaya saçılan belgeler ve ağır iddialar kamuoyu vicdanını derinden yaralamakta, adalet duygusunun ve beklentisinin tahribatına yol açmaktadır. Üst düzey iktidar mensuplarını ve bürokratları içeren çeşitli iddiaların kamuoyuna yansıdığı bugünlerde, Türkiye toplumu bir kez daha iktidar-bürokrasi-siyaset-mafya ilişkilerini gündemine almıştır.
İddialara göre uyuşturucu ticaretinden ve kara para aklamadan mala-mülke çökmeye, yargıya talimat ve rüşvet vermekten devlet kurumlarını şahsi çıkarları için kullanmaya kadar her türlü hukuksuzluk, usulsüzlük, uluslararası uyuşturucu ticareti ve mafya üyeleri ile kimi iktidar mensupları ve devlet görevlileri arasında kurulan ilişkiler aracılığıyla gerçekleşmiştir. 90’lı yıllarda organize suç örgütleri ile ilişkileri sürdürmüş olan siyasi aktörlerin önemli bir kısmı bugün de bu ilişkilerin içinde yer almaktadır. Bu aktörlere elbette bu dönemin kimi iktidar mensupları da eklemlenmiştir.”
AKP’li Burhan Kuzu hakkındaki iddialar
Bu iddiaların son örneklerinin geçtiğimiz yıl vefat eden AKP’li Burhan Kuzu şahsında gerçekleştiğinin hatırlatıldığı önergede, “İddialara göre Kuzu, iktidar partisinden elde ettiği siyasi nüfuzunu, uyuşturucu baronlarına çıkar sağlamak ve yargı mensuplarına rüşvet vermek başta olmak üzere birçok suç için kullanmıştır.” denildi.
Bu gelişmeler kapsamında son olarak Burhan Kuzu’nun danışmanlığını yapan şahsın da kamuoyuna yaptığı açıklamalarda çarpıcı ifadeler kullandığının belirtildiği önergede, şu iddialara yer verildi:
“Bu ifadelere göre Burhan Kuzu uluslararası uyuşturucu ticareti yapan Zindaşti’den 100 milyon dolara yakın para almıştır. Siyasetçilerin mafyatik yapılarla kurdukları ilişkilerde, devlet erkini kullanmaları her yere sirayet etmiş, Adli Tıp Kurumu da bu hukuksuzlukların merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu kurumdaki kimi çalışanlar, iddialara göre suçluların aklanması ve hukuksuzluk için rüşvetle rapor alımında kullanılan bir ilişki ağı içindedir.”
‘Cumhuriyet tarihinin en derin karanlık ağı’
Tüm bu gelişmeler ve iddialar, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve derin karanlık ilişkiler ağını ortaya çıkarmaktadır. Bu son derece vahim olan tabloya rağmen, yargı kurumu çok sayıda suç ile iktidar-bürokrasi-siyaset-mafya ilişkilerini araştırmaktan imtina etmektedir. Savcılar adeta üç maymunu oynamaktadır. Suçluları soruşturmak yerine, iddiaları dile getirenlere ve gerçekleri ortaya çıkaranlara yönelik baskılar uygulamak suretiyle iktidara bağımlı ve taraflı olduklarını açıkça ortaya sermektedirler.”
‘TBMM acil şekilde inisiyatif almalı’
“Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş görüntüsü de Türkiye toplumunun geleceğini büyük bir tehditle yüz yüze bırakmaktadır.” denilen önergede, TBMM’nin acilen inisiyatif alması istendi.
Yeni1Mecra