Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan; HDP’li 15 belediyeye kayyım atandığını hatırlatarak, kayyumlara karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.
Grup toplantısına katılan gazeteci Hüseyin Aykol’un 3 ay tutuklu kaldıktan sonra 25 Ekim’de cezaevinden çıktığını hatırlatan Buldan, “ Sizin şahsınızda tüm özgür basın emekçilerine buradan sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz” dedi. HDP İstanbul İl Örgütü’nün kongresinin onca baskıya rağmen halkın büyük katılımıyla görkemli bir şekilde 3 Kasım’da gerçekleştirdiklerini belirten Buldan, “Onca baskıya rağmen partimiz HDP gerçekleştirdiği kongrelerle daha da güçleniyor, daha da büyüyor. Bildiğiniz üzere kongre başta olmak üzere bir çok çalışmalarımız engelleniyor. İstanbul kongremize davet bildirisini dağıtan vekillerimizi İstanbul’da ablukaya aldılar. Bu rezaleti ve diktatörlüğün fotoğrafını tüm dünya gördü ve izledi. Halkımız ise kongreye en güçlü katılımıyla bu baskıya, ablukaya gereken cevabı net bir biçimde verdi ve İstanbul il kongremizi büyük bir coşkuyla gerçekleştirdik. Onların ablukasına karşı halkımızın da görkemli duruşu var. Bu da onlara dert olsun” dedi.
‘HDP düşmedi düşmeyecek’
HDP’yi çökertmeye çalışanların asla başarılı olamayacağını ve buna izin vermeyeceklerini dile getiren Buldan, partilerinin dimdik ayakta kalmaya ve kesintisiz mücadele etmeye devam edeceğini söyledi. Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü: “ HDP düşmedi düşmeyecek. Düşürülemeyecek. Bizlerde diz çökmedik çökmeyeceğiz. Biat etmedik, etmeyeceğiz. Çünkü HDP bir mücadele deryasıdır. Bir halk deryasıdır. HDP demokratik siyasal mücadelesiyle bu topraklarda yaşayan tüm halkların, kimlik ve inançların, ezilenlerin, kadınların, gençlerin umudu ve cesaret kaynağıdır. HDP var oldukça umut da, cesaret de, kararlılık da, başarı da, zafer de yaşanmaya devam edecektir. Halklarımızın barış, demokrasi, özgürlük ve adalet umutları, HDP oldukça asla sahipsiz kalmayacaktır.”
HDP’li siyasetçilere yönelik tutuklamaları hatırlatan Buldan, “4 Kasım darbesini yapanların hedefi HDP’yi ve demokratik siyaseti bitirmek, halkların demokrasi, özgürlük ve barış umutlarını tüketmekti. Demokratik kazanımları, kadın mücadelesini bitirmekti. Bitiremediler, bitiremeyecekler. Başaramadılar, başaramayacaklar. HDP ne ilkelerinden ne mücadelesinden ne de kararlılığından bir milim geri adım atmadı, atmayacaktır. Halkımız, 4 Kasım darbesine yanıtını 16 Nisan’da, 24 Haziran’da, 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da sandıklarda en güçlü şekilde vermiştir. Onların Kasım darbeleri varsa halklarımızın da Haziran direnişleri var. HDP zindanlara sığmaz. Bu halk zindanlara sığmaz. Bu mücadele zindanlara atarak bitirilemez” dedi.
4 Kasım’ın aynı zamanda kadın mücadelesine yönelik bir darbe girişimi olduğunu söyleyen Buldan, konuşmasına şöyle devam etti: “Kadınların demokratik siyasetteki temsiliyetine ve mücadelesine darbe vurulmak istendi. Yüksekdağ’ın onurlu direnişi tüm kadınların ortak direnişi olmuştur. Yüksekdağ milyonlar olmuştur. Buradan bir kez daha iktidara ve adalet kırıntısı kaldıysa yargıya çağrı yapıyorum. Bu hukuk ve demokrasi katliamına, rezaletine son verin. Demirtaş ve bütün arkadaşlarımız AKP iktidarı tarafından FETÖ’cü savcıların hazırladığı fezleke ve iddianamelerle rehine olarak cezaevlerinde tutulmaktadır.”
‘Artık tuz kokmuştur’
Hakkari Milletvekilleri Abdullah Zeydan’ın tahliye kararının ardından savcılık itirazıyla yeniden tutukluluk haline karar verildiğini hatırlatan Buldan, “Bu karar hukukun içine düşürüldüğü rezaletin, çukurun son örneğidir. Artık tuz kokmuştur. Adaletin tabutuna çivi çakılmıştır. Demokratik siyaset yürüttüğü için HDP’yi yargılamaya kalkanlar, arkadaşlarımızı rehin tutanlar şunu unutmasınlar gerçek bir adalet karşısında bu yaptıklarının hesabını mutlaka tek tek vereceklerdir. 2 Mart’ta DEP milletvekillerini Meclis’ten alıp cezaevine koyan siyasi darbeciler birer birer tasfiye oldular ki o zaman ki görüntüler hala hafızalarda yer almaktadır. 4 Kasım darbecileri de aynı akıbeti yaşayacaktır” dedi.
’15 belediyemiz gasp edildi’
HDP’li belediyelere yönelik kayyum atamalarına değinen Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “31 Mart seçimlerinde halkımızın iradesiyle seçilen 15 belediyemizi gasp ettiler. ‘Kürtler seçemez, seçilemez, seçse bile yönetemez, yönettirmeyiz’ denilmektedir. Tam anlamıyla kayyımların anlamı budur. Bir taraftan milyonlarca Kürt seçmenin oyunu hiçe sayacaksınız sonra da kalkıp utanmadan ‘Bizim Kürtlerle bir sorunumuz’ yok diyeceksiniz. Siyaset tarihi böylesine ikiyüzlü, böylesine sahtekâr bir zihniyeti daha önce hiç görmedi. Cezaevinde yaşamını yitiren BDP Erentepe Belde Başkanı Aydın Kaya’nın mezar taşını sırf üzerinde Kürtçe ‘Seni unutmayacağız’ yazıyor diye savcılık kararıyla parçalattılar. ‘Kürtlerle sorunumuz yok’ diyenler Kürdü mezarında dahi rahat bırakmıyor. Biliyoruz Kürtlerle sorununuz var. Siz de iyi bilin ki; Kürtlerin de sizinle sorunu var. “
‘Kayyuma ortak tepki verilmeli’
İktidarın kayyımı bir rejim haline getirilmeye çalıştığını söyleyen Buldan, “Bekleriz ki; Cizre’nin, Nusaybin’in, Kızıltepe’nin, Mardin’in, Diyarbakır’ın, Karayazı’nın sesi İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Adana’dan, Mersin’den de duyulsun. Karadeniz’den de duyulsun. Ses verilsin. Eğer kayyıma bugün hep birlikte karşı çıkılmazsa, ortak mücadele verilmezse, yarın sıra İstanbul’a, Ankara’ya başka başka kentlere mutlaka gelecektir. Saray’daki Baş kayyumun hedefi seçimle kazanamadığı her yeri kayyumla ele geçirip Saray’a bağlamaktır. Muhalefeti kayyumlaştırma, kayyum siyasetinin yedeğine çekme tuzağını sorumlu herkes gereken demokratik tavrı ve cesareti biran önce göstermesi gerekir” dedi.
İktidarın Suriye politikasını eleştiren Buldan, konuşmasına şöyle devam etti: “AKP’ye buradan bir kez daha çağrı yapıyorum; gelin vazgeçin bu politikadan. Ülkenin geleceğini ipotek altına alacak, halkları karşı karşıya getirecek tehlikeli politikalardan biran önce vazgeçin. Kuzey ve Doğu Suriye’den derhal çekilin! Kuzey Suriye’nin geleceğine ancak orada yaşayan halklar karar verir. Söz ve karar sahibi olan Kuzey Suriye halklarıdır. Siz onların adına karar veremezsiniz. Buna yetkiniz de yok, haddiniz de değildir.”
Bütçe görüşmelerinin Meclis’te görüşülmeye başlanacağını hatırlatan Buldan, “Savaşın ekonomik faturasını halka ödetmeyi planlayan bir yıkım bütçesiyle karşı karşıyayız. Ve görüyoruz ki 2020 bütçesinde de güvenlik harcamalarına ağırlık verilmektedir. Öyle anlaşılıyor ki AKP, 2020’yi de savaş yılı olarak planlamaktadır. Ama artık yolun sonuna geldiler. İktidardaki çözülme büyüyecektir. Gemi su almaya başlamıştır. Titanik gibi batacaklar. Siz bunların keman çaldığına bakmayın. Gidecekler, batacaklar” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Buldan, “Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Resme baktım. Afrin’e İdlib’e çok iyi hizmetler gidiyor’ demektedir. Hangi resme baktınız Sayın Kılıçdaroğlu? ÖSO denen barbar tecavüz ordusunun Efrîn’de yaptığı talanın resmini de gördünüz mü acaba? Kürt halkı Efrîn’de yaşadığı topraklardan sürüldü. Bu resmi gördünüz mü? Zeytinliklerine varıncaya kadar halka ait ne varsa bir bir talan edildi. Bu resmi gördünüz mü? Kürtçe tabelalar tek tek indirildi. Bunları da gördünüz mü?” diye konuştu.
Grup Yorum üyelerinin açlık grevinin 173’üncü gününde olduğunu hatırlatan Buldan, konser yasaklarının kalkması, grup üyelerinin haklarındaki davaların düşmesi, tutuklu üyelerinin serbest bırakılması taleplerinin kabul edilmesini istedi.