CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Eğer siz hem darbelerden şikayet edip hem darbe hukukunu tahkim ediyorsanız sizin darbeciden bir farkınız yok, aksine darbecilerden daha ağır bir suç işliyorsunuz.” dedi.
Parlamentonun, anayasanın askıya alındığı bir süreçten geçtiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bir ülkede yasama, yargı ve yürütme bir kişinin kontrolüne girerse o ülkede felaket olur.” diye kaydetti.
Kılıçdaroğlu, siyasetin erkek egemen bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini belirterek, bütün kadın örgütlerinden yüzde 50 cinsiyet kotasını savunmayan bir partiye oy vermemesini istedi.
CHP, Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezinde “Adım Adım İktidara Projesi Tanıtım ve İlk Eğitim Toplantısı” düzenledi. Toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve partililer katıldı. Toplantıya katılanlar maske takarken, fiziki mesafe kuralı da uygulandı.
Toplantıda, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da “Adım Adım İktidara” projesini tanıtan kısa bir konuşma yaptı. Daha sonra Kılıçdaroğlu, 2’nci Çağrı Beyannamesini anlattığı konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu, 6 bin 800 yol arkadaşlarının 961 mahalleyi gezeceğini söyledi.
‘CHP her soruna soruna çözüm üreten Türkiye’deki tek parti’
Siyaset tarihinde son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan partilerden birisinin CHP olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, eleştiri kültürünün tamamen ötesinde, her soruna yetkin kadrolarıyla çözüm üreten Türkiye’deki tek parti olduklarını savundu.
‘Biz ne yapacağız? Asıl anlatmamız gereken bu’
Kılıçdaroğlu, “Benim sizlerden ilk isteğim eleştiri kültürünü ‘Efendim iktidar şunu yaptı, bunu yaptı’. Doğru yaptı, zaten 83 milyon bunun tanığı, bunları söyleyeceğiz doğru ama siz ne yapacaksınız, öyle ya biz ne yapacağız? Asıl anlatmamız gereken bu, 2’nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi.” dedi.
‘Bir yüzyılın etkilerinin hafızalarımızda korunması gerekiyor’
CHP’nin 37’inci Olağan Kurultayı’nda kabul edilen 2’nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nin birinci özelliğinin bir yüz yılı geride bırakması olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bugünü yaşayan kuşaklar bir yüzyılı geride bıraktılar. Geçen yüzyılda ne yaptık biz? Milli Kurtuluş Savaşı verdik, Cumhuriyeti kurduk, çok partili hayata geçtik, yeri geldi ekonomik olarak iflas ettik, moratoryumlar ilan ettik, darbeler oldu, siyasi idamlar oldu, gencecik filiz gibi çocuklarımız ülkenin bağımsızlığı için hayatlarını verdiler. Bir yüzyılın etkilerinin hafızalarımızda korunması gerekiyor.” diye konuştu.
‘Bitirdiğimiz bir yüzyıl 5 temel sorunla 83 milyonu karşı karşıya bıraktı’
Birinci yüzyılın bıraktığı 5 temel sorunu da Türkiye’nin gündemine getirdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
“Birinci yüzyılın bize bıraktığı 5 temel sorun neydi? Eğitimde, dış politikada, demokraside, toplumsal barışta ve ekonomide sorunumuz vardı. Bitirdiğimiz bir yüzyıl, ikinci yüzyılın başlangıcında 5 temel sorunla 83 milyonu karşı karşıya bıraktı. Demek ki 2’nci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nin öznesi geçmişin bize bıraktığı mirası bir sefer iyi kavramamız lazım. Bunu iyi kavrayamazsak, yani geçmişten ders çıkaramazsanız sağlıklı bir gelecek inşa edemezsiniz. Geçmişten ders çıkaracağız ki sağlıklı bir geleceği inşa edelim.”
‘Hiçbir toplumsal sınıfı dışlamayan bir beyanname’
Bu çağrı beyannamesinin temel bir başka özelliğinin de Türkiye’de hiçbir toplumsal sınıfı dışlamayan bir beyanname olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Hiçbir toplumsal sınıfı, kişiyi, aileyi, kimliği, yaşam tarzını, inancı dışlamayan bir beyannamedir bu beyanname.” dedi.
Kılıçdaroğlu, etnik kimlik, yaşam tarzı, inanç üzerinden siyasetin, tarihin tozlu raflarında kalmak zorunda olduğuna dikkat çekerek, “Kısır çekişmelerle iktidarda kalmak için, iktidarını sürdürmek için insanların inancıyla, kültürüyle, yaşam tarzıyla, kimliğiyle oynarsanız Türkiye’yi geriye götürürsünüz.” diye konuştu.
‘Bu hedefleri hayata geçirmek için çaba harcamak zorundayız’
CHP’nin “hep eleştirdiği ve çözüm üretmediği” yönündeki eleştirileri hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu eleştirileri yapanlara bu beyannamenin verilmesi gerektiğini söyledi. Şimdi bu hedefleri hayata geçirmek için çaba harcamak zorunda olduklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, “CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nde değişimin ve dönüşümün en büyük adresidir. Bunu büyük bir özgüvenle söyleyeceksiniz çünkü bir gerçeği ifade ediyorsunuz.” diye konuştu.
‘Ülkenin gençleri başka ülkede yaşamak istiyor’
Kılıçdaroğlu, nüfusun yarısından fazlasının genç olduğunu hatırlatarak, gençlerin İkinci Yüzyıla nasıl baktığının anlaşılabilmesi için yapılan bazı anket çalışmalarını örnek gösterdi. Kılıçdaroğlu, Mayıs 2020’de gençlere, “İmkanınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz?” sorusunun sorulduğunu hatırlatarak, soruya gençlerin yüzde 62,5’inin “Evet” yanıtını verdiğini aktardı. Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
“AK Partili gençlerin de yüzde 47,3’ü, ‘Evet imkanım olsa ben Türkiye’den ayrılır yurt dışına giderim.’ diyor. Önümüzdeki ciddi tehlikeyi görüyor musunuz? Bizleri televizyonları başında, radyolarında, sosyal medya hesaplarından dinleyen vatandaşlarım acaba bu gerçeği görüyor mu? Bir ülkenin gençliği, bir yüzyılı yaşamış bir gençlik, ikinci yüzyıla girerken, ‘Ben bu ülkede değil de başka bir ülkede yaşamak istiyorum.’ diyor. Hani sayıları yüzde 10-20 olsa tamam da eğer yüzde 62,5 ise oturup düşünmemiz gerekiyor. Bu dediğim mayıs anketi.
Eylül anketi, şu soru soruluyor: ‘Size kalıcı olarak başka bir ülke vatandaşlığı verilirse Türkiye’yi terkedip, o ülkeye yerleşmeyi düşünür müsünüz?’ ‘Evet terk ederim, giderim.’ diyenlerin oranı yüzde 64. Gençlerin yüzde 64’ü ‘Ben vatandaşlık verilirse Türkiye’yi terk ederim gider o ülkede yaşarım.’ diyor. Gençlerin sadece yüzde 14’ü ‘Hayır ben kendi ülkemde kalırım.’ diyor. Yüzde 22’si ise kararsız ya da cevap vermiyor. “
Kılıçdaroğlu’dan gençlere ‘her demokratik kuralı Türkiye’ye getireceğiz’ sözü
Kılıçdaroğlu, gençlerin bu durumunu “İşte beka sorunu budur” şeklinde değerlendirdi. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nin “gençleri Türkiye’de tutma beyannamesi” olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bu gençlere “Sizin arzuladığınız her demokratik kuralı Türkiye’ye getireceğiz.” sözünü verdiklerini dile getirdi.
‘Darbe hukukunu tahkim ediyorsanız darbecilerden farkınız yok’
Kılıçdaroğlu, beyannamenin birinci maddesinin “Yeni bir anayasa ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem.” dediğini aktardı. Darbe hukukundan arınan bir anayasa ve hukuk sistemi istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Eğer siz hem darbelerden şikayet edip hem darbe hukukunu tahkim ediyorsanız sizin darbeciden bir farkınız yok, aksine darbecilerden daha ağır bir suç işliyorsunuz. Parlamentonun, anayasanın askıya alındığı bir süreçten geçiyoruz. Bir ülkede yasama, yargı ve yürütme bir kişinin kontrolüne girerse o ülkede felaket olur.” dedi.
‘Yargı sisteminin bu kadar köreleceği aklıma gelmezdi’
Kılıçdaroğlu, yargı sistemiyle ilgili de şu değerlendirmede bulundu: “İflas eden bir yargı sistemiyle karşı karşıyayız. Her şey aklıma gelirdi de yargı sisteminin bu kadar köreleceği hiç aklıma gelmezdi. Çünkü yargıçlar en azından hukuk fakültesi mezunudur, hukuk kitapları okumuşlardır, hukukun temel kurallarını bilirler, dolayısıyla bu kadar körelmez, bu kadar çürümez diyordum. Her şey çürüyebilir ama yargı çürümez. Çürüme olursa da süratle telafi edilir ve gereği yapılır.”
‘Anayasa Mahkemesinin kararı beni bağlamaz diyorsa çürüme oradan başlıyor’
Yargının kendi içinde bir iç dinamiği, bir öz denetimi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Alt mahkeme en üst mahkemenin, ‘Anayasa Mahkemesinin verdiği karar beni bağlamaz.’ diyorsa ‘Ne demek Anayasa Mahkemesi?’ diyorsa işte çürüme oradan başlıyor, adaletsizlik oradan başlıyor, hukuksuzluk oradan başlıyor. Nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi lazım.” diye konuştu.
‘İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi vicdani kanaatine göre karar veren mahkeme değiliz diyor’
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi topluma şu mesajı veriyor: Bir ‘Biz hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar veren bir mahkeme değiliz.’ diyor. ‘Hukukun üstünlüğü ve vicdani karar bizde yok, böyle bir şey beklemeyin bizden.’ diyor. Topluma verdiği birinci mesaj bu. İkinci mesaj şu: ‘Böyle olmadığımız için de anayasa ve yasalar bizi bağlamaz, biz gücümüzü anayasadan değil, saraydan alıyoruz.’ Doğru mu? Doğru. Anayasanın ilgili maddeleri çok açık. ‘Anayasa Mahkemesinin kararları yürütme, yasama, yargı, idare, herkesi bağlar.’ diyor. Açık. ‘Bağlayabilir.’ demiyor, ‘Bağlar.’ Bitti.”
Kılıçdaroğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, “Milletvekilinin yeniden dokunulmazlık kazanması da bizi bağlamaz. Biz yasama organının üyesini Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen yargılayıp mahkum ederiz.” dediğini savundu.
‘Meclis Başkanı talimatı saraydan alır’
Yasama dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin yasalara aykırı olarak yargılanmasına itiraz etmesi gereken ilk kişinin Meclis Başkanı olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Meclis Başkanı’nın sesi çıkıyor mu? Çıkamaz. Çıkmaz da zaten. Talimatı nereden alır? Tıpkı 14. Ağır Ceza Mahkemesi gibi o da talimatı saraydan alır.” dedi.
‘Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur’
Anayasanın askıya alındığı bir kararı görmezlikten gelen bir Hakimler ve Savcılar Kurulu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur. Devletin dini adalettir. Adaleti yok ederseniz devleti yok edersiniz, insanlığı, kainatı, ekosistemi yok edersiniz. Çünkü doğanın da ağacın da ormanın da kurdun, kuşun da adalet hakkı vardır. Siz adaleti yok ediyorsunuz.” şeklinde konuştu.
‘Anayasa ve seçim yasası darbe hukukundan ayrılmalı’
Anayasanın ve seçim yasasının darbe hukukundan ayrılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, toplantıya katılanlara, vatandaşlara “Milletvekillerini sen mi seçiyorsun, listeyi sen mi hazırladın, listede kimlerin olacağına sen mi karar verdin?” diye sormalarını istedi. Kılıçdaroğlu, vatandaşların hazırlanan listenin altına mührü bastığını, milletvekili seçmediğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, milletvekili seçilmediği için parlamentonun vesayet altında kaldığını, milletvekillerinin vesayetin kurtulması için de milletin vekilinin millet tarafından seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu kuralın siyasi partiler yasasına açık ve net konulması gerektiğini kaydetti.
‘Siyaset erkek egemen bir alan olmaktan çıkarılmalı’
Siyasetin erkek egemen bir alan olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Ülkenin nüfusunun yarısı kadın. Niye parlamentonun yarısı kadın değil? Bunu siyasi partilerin tüzüğüne konmasının bir anlamı yoktur. Siyasi partiler yasasına girdikten sonra ve bütün siyasi partiler bu zorunlulukla karşı karşıya kaldıklarında bir anlamı vardır. Bütün kadın örgütlerinden istirhamım yüzde 50 cinsiyet kotasının olmadığı bir seçim kanuna oy vermeyin, bunu savunmayan bir partiye oy vermeyin. Siz de hakkınızı arayın, sizin hakkınız yok mu? Bir erkek olarak hakkınızı savunuyorum, siz de kadın olarak kendi haklarınıza sahip çıkın.”
Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında ülkenin ekonomik sorunlarını, dış politikasını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, en büyük tehlikenin dış politikanın iç politika malzemesi olarak kullanılması olduğuna dikkat çekti.
‘Neden seçimden korkuyorlar? Gideceklerini biliyorlar’
Herkese düşen görevler olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sizden isteğim; inançlı, kararlı, biz bunu yapacağız. Niye seçimden korkuyorlar? Gideceklerini biliyorlar. Diyorlar ki, ‘Bu seçim acaba Kılıçdaroğlu’nun talebi mi? Hayır efendim. Bu talep, esnafın, işçinin, emeklinin, sanayicinin, bütün demokratların talebidir. Cesursan, ülkenin sorunlarını çözemedin. 18 yılda Türkiye’yi büyük bir batağın içine soktular. Devasa bir Türkiye Cumhuriyeti devleti, Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Faize karşıyız diyenlerin, tefecilere hizmet eder noktaya gelmesi gerçekten ibret verici bir olaydır. Emir alıyorlar. Dilencilik yapıyorlar. “ dedi.
Kaynak: AA