Diyarbakır’ın tarihi ilçesi Sur’un sokaklarını tek tek gezerek ölçü alan taş ustası Fesih Gündoğar, çevresi 5 kilometre olan Sur’u maketinde 21 metreye sığdırdı.
Makette, Surların 82 burcu ile Suriçi’nde yer alan evler, camiler, kiliseler, hamamlar, hanlar ve sokaklar bire bir yer aldı.
Gündoğar’ın surlar, tarihi ev ve mekanları bazalt taşlarla yapmaya başladığı çalışması ise devam ediyor.
İnanç Yıldız
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır surlarının içinde yer alan ilçenin ismi günümüzde Sur olarak geçiyor. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan kentin etrafını çeviren surlar dünyanın en büyük savunma surları olarak günümüze kadar gelmeyi başarmış. Surlar her ne kadar yıllar içinde birçok değişim geçirmiş olsa da bir şekilde ayakta kalmayı başarmış. Ancak Sur’un o dar sokaklarında süzülerek gezdiğimizde sahipsiz bırakılmış olduğu izlenimi gözümüze çarpmıyor değil. Sur’un birçok iki katlı avlulu bazalt taşlı evlerinin yerini betonarme binalar almış durumda. Taş ustası Fesih Gündoğar’ın, 21 yılda tamamladığı Sur maketinin ardından bazalt taşlarla yapmaya başladığı çalışma devam ediyor.
21 yılda Sur’un maketini yaptı
Gündoğar, 14 yaşından bu yana etrafında gördüğü her bir şeyin maketini yapmaya başlar. İlkokul mezunu olan Gündoğar, 1990-93 yılları arasında yaptığı tarihi Kervansaray maketi ile dikkatleri üzerine çeker. O dönemler oto tamirciliği yapan Gündoğar, daha sonraki hayatına belediye işçisi olarak devam eder. Gündoğar, Suriçi’nde belediyenin kendisine tahsis ettiği yerde 1995 yılından itibaren tarihi ilçe Sur’un 1/450 oranında maketini yapmaya koyulur. 21 yılın sonunda maketi tamamlayan Gündoğar, 2016 yılında itibaren maketini gelen ziyaretçilere açar. Gerçekte çevresi 5 kilometre olan Sur’u maketinde 21 metreye sığdıran Gündoğar, makette surların 82 burcu ile Suriçi’nde yer alan evlere, camilere, kiliselere, hamamlara, hanlara ve sokaklara bire bir yer verir.
Tek tek sokakları gezerek ölçü aldı
İlk yaptığı maket ile bir asır önceki Sur’u şöyle anlatıyor Gündoğar; “Tek tek sokak sokak gezerek, ölçerek yaptım. Bu işi hayal etmezsen sonunu göremezsin, beceremezsin. Tabi zor bir proje. Sur’un 15 mahallesi var. Bazen metremi alıp gidip 15-20 yeri tek tek ölçüp not alıp ondan sonra ölçtüğümü 250 sefer küçültüp makete çeviriyordum. Bazen kapıları açmıyorlardı, elektrik direğine çıkıp üstten bakıp ölçü alıyordum. Bazen karın, yağmurun, sıcağın altında ölçü aldım. Mesela ölçü almaya gittiğim bir zamanlarda, bir sonraki hafta yine aynı yere gittiğimde yandaki ev çökmüş oluyordu. Sahipsizlikten bunların hepsi.”
Daha büyük çalışma devam ediyor
Gündoğar, bu maketinden sonra ise belli başlı tarihi yapıların olduğu yeni bir çalışmaya başlar. Yapmayı planladığı yeni çalışmasını “İnsan boyuna yaklaşacak büyüklükte” diye tabir eden Gündoğar, bu çalışmasını da açık hava müzesi yapmayı düşünüyor. Çalışmanın henüz başında olan Gündoğar, bugüne kadar burçların bir kısmını yapabilmiş, daha yapacağı çok sayıda tarihi yapı var. Tek başına emek veren Gündoğar’ın, çalışmasını bitirebilmek için önünde daha uzun yılları var.
Açık hava müzesi niteliğinde olacak
Gündoğar bu çalışmasıyla ilgili de gerçeğinin 1/450 küçüklüğünde yaptığı maketinin bittiği gün 1/25 oranında belli başlı yapıları yapmaya başladığını anlatıyor. Gündoğar, “Bunların arasında camiler, kiliseler, hamamlar tarihi mekanlar ve bir kaç tane daha güzel yeri yapacağım. Çap olarak 67-48 metre gibi bir boyutta olacak. Yaptığım çalışma açık hava müzesi niteliğinde olacak. Örneğin Sur’a bir rehber gezi turu yaptıracağı zaman İç Kale, Hasan Paşa Hanı, Ulu Cami, Keçi Burcu, On Gözlü Köprü gibi yerleri gezdirip gidiyor. Hiç kimse de bir şey anlamıyor. Ama yaptığım çalışmalara baktıkları zaman hepsi göz önünde olacak ve hepsini bir anda görebilecekler. Kısacası yaptığım daha iyi bir tanıtım olacak.”
Çalışmasının tamamlama aşamasına geldiğinde belediyeden yer isteyeceğini söyleyen Gündoğar, “Yerin de güzel bir yer olması lazım. Bir kaç yer var aklımda. Biri Sümer Park. Burası Sur’a yakın olduğu için olabilir. Suriçi’nde bir yer verirlerse daha iyi olurdu. O zaman daha önce yaptığım maketi de onun içine koyardım ve iyi ilgi çekerdi” diyor.
Gündoğar, yeni çalışması için bütün boş zamanlarını değerlendiriyor. “Zamanı için kesin bir şey diyemem. En az 10-15 sene sürebilir. Hatta daha fazla da olabilir. Çünkü ileride ne olacağı belli değil” diyen Gündoğar, ömrü yeterse bitirmeyi düşündüğünü anlatıyor.
Sahip çıkılmazsa sur yok olup gidecek
Gelecekte Suriçi’ne ne olacağının bilinmediğini anlatıyor Gündoğar ve kendisinin yaptığı çalışmanın ise kentin hafızası niteliğinde olduğunu dile getiriyor. Gündoğar, şöyle konuştu: “En son yapılan yapıların hepsi beton ve bazı yerlere kabartma taş kullanmışlar. Her bir evi bir ustaya vererek, aslına uygun bazalt taştan yapabilirlerdi. Asıl Diyarbakır evi bazalt taşı ve üstü topraklı olduğu için güneş etki etmezdi. Şu an yapılan evler betondan ve insanları daha çok hasta yapıyor. Eskiden evlerde rutubet yoktu hastalık da yoktu.”
Sur’un bir kültür mirası olduğunu ve kimse sahip çıkmazsa yok olup gideceğini anlatıyor Gündoğar ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Burada 2-3 ay önce Ben û Sen burcunda yıkılma olmuştu. En güzel burçlardan biri sahipsizlikten yıkıldı. Dünyada bir benzeri yok. Böyle bir mirasa kimse sahip çıkmazsa yok olup gider. Burası Kültür Bakanlığına bağlı, hiç kimse bir çivi bile çakamaz. Bu yüzden sadece Kültür Bakanlığı yapabilir.”